ALİ GÜRELİ

Adana Ekoloji Platformu, 5 Haziran Dünya Çevre Günü dolayısıyla Abidin Dino Parkı'nda açıklama yaptı. Eğitim Sen Adana Şube Hukuk Sekreteri Cemil Özen, 'ekonomik büyüme, kalkınma, siyasi ve askeri egemenlik kurma adına yeryüzünün yaşanmaz hale geleceği endişesi taşıdıklarını' belirtti, “Kanal İstanbul gibi akıl ve bilim dışı projeler inatla uygulanmak isteniyor" dedi.

“BÖYLE GİDERSE 49 YIL SONRA ÇEVREDEN SÖZ ETMEK MÜMKÜN OLMAYACAK”

Özen, küresel çevre sorunlarına işaret ederken, "Bu yok edicilik hızla devam ederse, bir 49 yıl sonra çevreden söz etmek mümkün olmayacaktır. Çünkü, iklim değişikliği nedeniyle dünya 2050’ye kadar ortalama 2-3 derece daha ısınacak, ortalığı sel alacak, tarımsal üretim düşecek, denizlerde balık kalmayacak, iklim değişikliğinin gıda krizi, açlık ve iklim göçleri gibi sosyo-ekonomik sonuçları dünyamızı bugünkünden çok daha ağır ve yaşamsal krizlere sürükleyecektir" dedi.

Özen, Adanalı ekolojistler olarak, ekolojik krizden cinsiyet eşitsizliğine, yoksulluktan savaşlara kadar aşırı tüketime dayalı endüstriyel kapitalizmin derinleştirdiği tüm kötülükleri ortadan kaldırmak için mücadele etmekte kararlı olduklarını belirtti.

Açıklamanın satır başları şöyle:

"Türkiye son 19 yıldır, tam da böyle, ekonomik büyüme saplantısının esir aldığı, özgürlük, eşitlik, dayanışma gibi hiçbir değeri tanımayan, tıpkı işçi ve emekçi düşmanı olduğu gibi, doğaya ve diğer canlılara da düşman olan, onları ezen ve yok eden bir iktidar tarafından yönetiliyor.

Bugün AKP iktidarının vazgeçemediği şeyler, doğayı ve insanın doğayla uyumunu yok sayan enerji, tarım, madencilik ve sanayi politikalarıdır. AKP iktidarının yaşam alanlarını ve doğasını korumak için mücadele eden insanlara rağmen bu yıkıcı politikaları sürdürmek için aldığı önlemler, barışı ve demokrasiyi de tahrip ediyor. Türkiye bu politikalar nedeniyle dünyanın iklim, biyoçeşitlilik gibi tüm çevre göstergelerinde, dünya ülkeleri arasında son sıralarda yer alıyor.

AKP hükümeti, iklime, çevreye ve sağlığa en fazla zarar veren kömürlü termik santrallar kurmaktan vazgeçmiyor. Bölgemizde de bu öldürücü politikanın örneklerini yaşıyoruz. 20 yıldır çevreyi zehirleyen İSKEN kömür santrali yetmezmiş gibi, şimdi de yine Sugözü Köyü’nde ve İSKEN’in 7 kilometre yakınında Çinli firmaların sahibi olduğu EMBA kömür santraline izin verildi ve bu santral de yakında zehir saçmaya başlayacak. Tufanbeyli İlçesi’nde ENERJİ-SA’nın kurduğu kömür santrali de saatte 1000 ton kömür yakmaya on senedir devam ediyor.

Kaz Dağlarında, İkizdere'de, Van'da madencilik şirketlerinin tahribatı devam ediyor, Kanal İstanbul gibi akıl ve  bilim dışı projeler inatla uygulanmak isteniyor. Yürütülen ekoloji mücadelesi, aslında demokrasi mücadelesidir. Doğanın ve gelecek kuşakların hakları için verilen ekoloji mücadelesi, barış ve demokrasi mücadelesinin ayrılmaz bir parçasıdır.

Tüm canlıların yaşam kaynağı olan doğanın para kazanma aracı olarak görülmesini ve ticarileştirilmesini reddediyoruz. Doğa, ticari bir mal değildir. Ranta kurban edilmemelidir. Doğal varlıklarımız üzerinde vahşi saldırılara karşı, seslerimizi, ellerimizi, yüreklerimizi ve mücadelelerimizi birleştirme zamanıdır. Sesimizi duyan her bireyi, her örgütü Dünya Çevre Günü’nde, tüm canlıları ve yaşam alanlarını korumaya ve bu uğurda verilen mücadeleye destek vermeye çağırıyoruz."

Kaynak: anka