Dünyanın hızla değişmesi paralelinde insanlarda değişti. Bu değişen insan paralelinde yönetimde de yeni arayışlar başladı. Çünkü eski yönetim anlayışları günümüzün yönetim ihtiyaçlarına cevap veremiyor, problemlere çözüm üretemiyor. Bunun sonucunda kurumların yönetiminde ciddi sıkıntılar yaşanmakta ve yönetim zafiyetleri yaşanmaktadır. Bu yönetim sorunları şirketlerin performansına etki etmektedir.

           Yeni nesil iş dünyasına eskiye oranla daha fazla bilgi ile girmekte ve pek çoğu da özellikle bilgisayar ve bilgi teknolojileri açısından kendinden büyüklere oranla daha bilgili olmaktadır. Basit bir kural vardır; yönettiğiniz insanlar arasında sizden daha zeki, bilgili kişiler varsa onları yönetmek daha zordur. İşte yöneticilerin karşısında bu türden bilgisayar ve bilişim bilgisi kendilerinde fazla olan genç bir çalışan kitlesi var. Bu genç çalışan kitlesi yeni dünyayı daha çabuk kavrayan, sonuç odaklı ve esnek çalışma sistemlerine uyumlu bir yapıya sahip. Onlara eski çalışma alışkanlıkları dayatmak, süreçlerin ve bürokrasinin içinde boğmak sadece onların verimini düşürmeye yarar.

           Maalesef günümüzde yönetim diye bir bilim hatta sanat olduğunu bilmeyen, şirketi kabile anlayışı içinde yönetmek isteyen ve yöneten yönetici ucubeleri var. Bunlar bir şekilde yalakalıkla ya da başka şekillerde belli yönetim kademelerinde kendilerine yer bulmuş ancak yönetici vasfı olmayan insanlar. Bunlar her gün çalışanları mutsuz eden, iş yapmanın zevkinden mahrum bırakan anlayış fukarası zavallı yöneticiler. Eğer bu kişiler şirket sahibi ise kısa zamanda şirketlerinde aşağıya doğru giden bir trendle karşılaşabilirler. Eğer bunlar sadece yönetici ise şirket sahiplerinin böyle yöneticileri artık kapı dışarı etme zamanı geldi. Bu kişiler ise ya kendilerini değiştirecekler ya da sahneden çekileceklerdir. Çünkü bu yönetim anlayışları işyerinde duygusal zekânın çok önemli diye işlendiği bir dönemde daha da çok dillendirilmektedir.

           Eskiden şirketler daha çok yatırımı demirbaş ve binalara yaparlardı, artık en büyük yatırımı elindeki insan gücüne yapmaktadırlar. Bunun için yetişmiş insan gücü en büyük değer kalemini oluşturmaktadır şirketlerde. Durum böyle olunca şirketler var olan insan gücünü elinde tutabilmek için eskiye oranla daha fazla çaba sarf etmek zorundalar. Şirket için bu kadar büyük değer ifade eden insan gücünü kendini bilmeyen, insan yönetiminden habersiz birilerinin bilinçsizliğine terk etmek ne kadar doğru o da tartışılabilir.

           Gelecekte şirketlerin stratejik planları yapılırken bunun içinde yöneticilerin seçimi ve çalışanların şirkette kalması için yapılacaklar ana gündemi oluşturacaktır.