Van Merkezden ayrılıp, konaklayacağımız yere döndüğümüzde saat iyice geveyi yarılamıştı, ertesi sabah yorucu olacağı belli bir gün bizi beklediğinden, üç dört saat de uyumak iyi gelecekti. Uyuduktan sonra, (ki nerdeyse 10 dakikada bir meydana gelen artçı sarsıntılar oluyordu ama Allah tan yorgunluktan hissetmemiştim uyuyabildim bir miktar) sabah ilk işimiz o en kötü şekilde etkilendiği söylenen Erciş'e yola çıkmaktı, geceden anlaştığımız taksici abimiz geldi ve 25 Ekim 2011 sabahı yola koyulduk.
Van Erciş arası yaklaşık 100 km lik bir duble yol, niyetim Erciş'e gidene kadar arada yer alan köylere de uğrayıp durumlarını öğrenip hiç değilse bir geçmiş olsun demekti. Hoş beraberimizde bir miktar yardım malzemesi de vardı ancak, elbette beraberimizde taşıyabileceğimiz kadar bagaja sığacak malzemeler, son derece yetersizdi.
Erciş'e doğru giderken, eski ve asıl adı Canik olan ama malum saçma ve manasız düzenlemelerle adı alaksız bir isimle değiştirilmiş bir köy olan Gedikbulak'tan geçerken yolun hemen kenarında bir kalabalık görünce durduk. Bu bir taziye hazırlığının kalabalığı idi. Vatandaşın o koşullar altında ve yokluğa rağmen taziyeyi ihmal etmemesi etkileyici idi.
Canik neredeyse yerle yeksan olmuştu, Sayın Ayşe Gül Ayanoğlu'nun objektifinden Canik görüntülerini bu linkten inceleyebilirsiniz.
Canik Fotoğrafları için tıklayın
Canikli depremzedelerle hasbihal ve başsağlığı dileme sonrası durumları ile ilgili bilgileri de not alıp, Erciş'e doğru yola koyulduk. Erciş e girdiğimiz anda insanı ilk bakışta ürküten ve ah çektiren bina enkazları bizi karşıladı. Manzara hakikaten korkunç ve iç acıtan cinstendi. Bu esnada Erciş İlçe Jandarma Komutanlığının önündeki oldukça uzun bir kuyrukta dondurucu soğukta bekleşen vatandaşları görünce aracı durdurup, ne olup bittiğini sorduğumda ise vatandaşa çadır dağıtılmakta olduğunu öğrendim.
Ancak ne yazık ki az miktarda ve kuyrukta bir umut bekleyen vatandaşın ihtiyacını asla karşılamayacak sayıda olduğunu da vatandaşın kendi ifadelerinden öğrendim. Oysa TVlerde yapılan ilk acıklamalarda Kızılay Başkanı ve hatta Sayın Bakan Atalay 8.000 adet çadırın halka ulaştırıldıgını söylemişlerdi. Ancak üzülerek belirtmek isterim ki ben bu belirtilen sayıda çadıra, ne Van'da ne de Erciş'te, ne kurulu vaziyette ne de vatandaşa verilmiş olarak tespit edemedim. Bakanımız ve Kızılay gibi bir kurumun başkanı dahi halkın gözünün içine TVlerde baka baka böyle hassas bir konuda yanlış bilgi verecek değillerdi ya. Elbette vardır da biz görmedik demek ki.
Anayol'dan yani Erciş İlçe Jandarma Komutanlığının bulunduğu yerden ayrılıp, Ercişin ana caddelerine doğru ilerlemeye başladık. Vay anam vay ! Erciş'te adım başı enkaz ve bazı sokaklar enkaz nedeniyle tamamen kapalı idi. Erciş sokaklarını benim cep telefonum ile kaydettiğim aşağıdaki videodan izleyebilirsiniz.
7,2 Büyüklüğündeki Deprem Sonrası Erciş Sokakları via @youtube
Erciş sokaklarında yaya olarak gezinirken yerlerde duran çıplak elektrik kabloları tehlike arz ediyordu. Enkazların çoğuna henüz hiç uğranılamamıştı. Zaten depremin üçüncü günü itibariyle birçok yardım aracı ve arama kurtarma ekipleri Erciş e henüz varmaktaydılar. An itibariyle birkaç enkaz üzerinde çalışma yaparken gördüğüm ilk gözüme çarpan arama kurtarma ekipleri AKUT, Azeri Arama Kurtarma Ekibi, Askeri Arama Kurtarma Ekibi ve hangi ilden oldugunu hatırlamadığım bir UMKE ekibiydi.
Akşam olmuş hava yeni kararmıştı ki, zifiri karanlık altındaki Erciş te 5,4 lük artçı sarsıntı meydana geldi. Kaymakamlık meydanında ben yolda yürürken meydana gelen bu artçı ben dahil o meydanda Kaymakamlık binası kapısında çadır ve benzeri yardım alabilmek umuduyla bekleyen binlerce insanı buyuk bir paniğe sevk etti.
Artçı sarsıntı anında halkın adeta doğal bir refleks gibi neredeyse tamamının tekbirler getirdiği o an yine ömrüm boyunca aklımdan çıkmayacak anlardan olacaktır.
Alel acele cep telefonumun video kaydını çalıştırdım ve o andaki paniğe dair şu görüntüleri kaydedebildim. Görüntüler yağmakta olan yağmur ve zifiri karanlık nedeniyle çok iyi değil, ancak bir kolumla oradaki bir çokları gibi korkudan yol ortasındaki ağacın birine sarılmışken telaşla ancak bu kadar olabildi.

CENGİZ KOYUNCU