CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, TBMM'de kabul edilen Antalya Diplomasi Forumu Vakfı Kanunu’na tepki göstererek, “Vatandaş hayat pahalılığı ile mücadele derdine düşmüşken AKP de koltuk derdine düştü. Seçime beş ay kala yangından mal kaçırır gibi, ballı makamlar oluşturdukları bir vakıf kuruyorlar. Dışişleri Bakanlığı’nın adı bile yok. Vakıf yönetimini Cumhurbaşkanı atayacak. Vakıf, nakdi yardım, bağış, yurt içi-yurt dışı menkul ve gayrimenkul toplayacak. Siz Mehmetçik Vakfı ya da Darüşşafaka mısınız da bağış topluyorsunuz? Diplomasi Vakfı’na kim bağış yapacak? Tabii ki vatandaşın vergileriyle beslediğiniz Beşli Çeteler ve ülkelerindeki yolsuzlukları örtmeye çalışan diktatörler para yağdıracak” dedi.

Antalya Diplomasi Forumu'nu düzenlemek üzere Antalya Diplomasi Forumu Vakfı kurulmasına ilişkin kanun teklifi, TBMM Genel Kurulu’nda dün kabul edildi. Genel Kurul’daki görüşmeler sırasında söz alan CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, teklifi eleştirerek şunları söyledi:

“Bu teklifle Antalya Diplomasi Forumu, henüz üçüncü yılında, çok açık ve net şekilde Dışişleri Bakanlığı’nın elinden alınıyor. Bakanlık kadrolarımızın emeğinin ürünü olan bu tartışma ve düşünce ortamı, bir anda AKP'li Cumhurbaşkanı’nın vakfı hâline dönüşmekte. Dışişleri Bakanlığı’nın, adı dışında hiçbir etkisi, yetkisi yok burada. Sadece neresinde var, biliyor musunuz? Bütçesinde var. Çünkü ilk bütçesi, yani 5 milyon lira, Dışişleri Bakanlığı bütçesinden aktarılacak. Başka hiçbir yerinde Bakanlığın ismi dahi yok. Sadece Dışişleri Bakanlığı da değil, Vakıf mütevelli heyetinin Meclis’teki partilerin görüşüyle oluşturulması taleplerimiz da kabul edilmedi. Kanunun gerekçesinde, ‘Türkiye'nin dış ilişkilerini tanıtma, Türkiye'nin diğer ülkelerle dostluğunu, iş birliğini geliştirme, uluslararası ilişkiler ve diplomasi alanlarındaki kamu, özel kurum ve kuruluşlarla iş birliği’ deniliyor. Bunlar zaten Dışişleri Bakanlığı’nın ana sorumluluğu değil mi? Tüm bu saydıklarınızı Antalya'daki saray vakfı yapacaksa Dışişleri Bakanlığı’na ne gerek var? Kapatın gitsin.

“SARAYIN VAKFI DEMEYELİM DE NE DİYELİM”

Bu kanun, tek adam rejimiyle yönetildiğimizin en son, en somut kanıtı. Vakfın mütevelli heyetinin 11 üyesinden 6’sı doğrudan, 3’ü dolaylı, yani tam 9 üyesi Cumhurbaşkanı tarafından atanacak. Şimdi biz buna ‘Erdoğan’ın vakfı, sarayın vakfı’ demeyelim de ne diyelim?

“İKTİDAR SONRASINA BİLE MAKAM DOLDURMA PEŞİNDELER”

Ülkede işçi, çiftçi, esnaf geçim derdindeyken; faturasını ödeyemeyen fakir fukara Askıda Fatura kampanyasıyla, öğrenciler belediyelerimizin verdiği akşam yemekleriyle derdine derman ararken, öğretmenler atama beklerken, emekliler açlık sınırı altında maaşla kara kışı atlatmaya çalışırken bu iktidar, ‘İlle de koltuk olsun, ille de bizim koltuğumuz olsun’ diyor. 20 yıldır doldurduğunuz koltuklar yetmedi, iktidar sonrasında dahi hâlâ koltuk, hâlâ makam doldurma peşindesiniz. Yazıklar olsun.

“ANTALYA DİPLOMASİ FORUMU VAKFI KİMLERDEN BAĞIŞ ALACAK”

Yangından mal kaçırır gibi kurduğunuz bu vakıf ayni ve nakdi yardım alabilecekmiş. Antalya Diplomasi Forumu Vakfı kimlerden bağış alacak? Bu vakfa bağış yapmak için kimler koşacak? Hesap verebilir demokratik yönetimler mi bağış yağdıracak sarayın vakfına? Hayır. Ülkesindeki yolsuzlukları, halkına yaptığı işkenceleri örtmek isteyen, başka hiçbir yerde insan içine çıkamayan diktatörler yağdıracak bu paraları. Başka kim yağdıracak? Tabii ki yıllarca vatandaşın vergileriyle beslediğiniz Beşli Çeteleriniz yağdıracak. Anlaşılıyor ki siz, biraz da yağacak bu bağışlar için bu forumu Dışişleri bünyesinden koparıp 6 yandaşın kontrolüne verme telaşındasınız.

“DİKTATÖRLER KUMPANYASI, ANTALYA’YA HAKSIZLIK OLUR”

Elinizi vicdanınıza koyun. Bu tek adam düzeninde ne kadar devre dışı kalmış, örselenmiş olsa da tecrübesi, bilgisi yok sayılsa da yine de kurumsal yapısı olan bir Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı’mız var. Şimdi onun düzenleyeceği bir uluslararası toplantı formatı ile bu kanunla tarif ettiğiniz, parayı basanın düdüğü çalacağı bir diktatörler kumpanyası aynı şey midir? Sizi uyarıyoruz. Böyle bir görüntü, özellikle de ismini kullanacağınız güzel Antalya'mıza en büyük haksızlık olacaktır.

“BÖYLE BİR YAPI SARAYDA BİRİLERİNİN İŞİNE YARAYABİLİR”

Vakfın başka ne geliri olacakmış? Yurt içi-yurt dışı her türlü ürün, hizmet, menkul, gayrimenkul irat ve vasiyet bağışları ile ayni ve nakdi yardım kabul edecekmiş. Soruyorum o zaman; siz Mehmetçik Vakfı mısınız, şehit ailelerine bağış mı yapacaksınız? Ya da Darüşşafaka mısınız? Annesiz babasız çocukları mı okutacaksınız da vasiyet peşindesiniz; arsa, bina bağışı peşindesiniz? Böyle bir yapı sarayda birilerinin işine yarayabilir. Kimi koltuk, kimi mal mülk, kimi para pul derdinde olabilir ama dış politikayı konuşurken böyle bir kanun çıkarmak, milletin Meclisi olarak bizlere, yüce Meclis’imize, Gazi Meclis’imize yakışmaz.

“NEDİR SİZİN BU AKÇELİ İŞLERE MERAKINIZ”

Bu tür toplantılar nasıl düzenlenir, davet nasıl yapılır, program nasıl oluşturulur, gelenler nasıl ağırlanır, hepsi belli. Dile kolay, 500 yıllık hariciye birikimi var ortada. Mekan deseniz, o en kolayı. Antalya'mızda hepimizin gurur duyduğu, dünyanın en iyi, en konforlu otelleri var. Zaten iki yıldır orada yapılıyor toplantılar. Dışişleri Bakanlığı’mız bunu düzenliyor. Beğendiğimiz yönleri var; eksik bulduğumuz, eleştirdiğimiz yönleri var tabii ki ama şimdi böylesine formatı, belli bir yapıyı alıp devasa bir akçeli vakıf işine dönüştürmekten maksadınız nedir? Evet, soruyorum; nedir sizin bu akçeli işlere merakınız?

“HANGİ SİVİL TOPLUMDAN BAHSEDİYORSUNUZ, SİVİL TOPLUM MU BIRAKTINIZ”

Ortada bağımsız düşünen üniversite mi bıraktınız Allah aşkına? Öğrencileri hapse atarken, akademisyenleri işinden atarken kiminle hangi iş birliğini yapacaksınız? Hangi sivil toplumdan bahsediyorsunuz, sivil toplum mu bıraktınız? Canlarına okudunuz. İşte, Gezi direnişine katılan sivil toplumun temsilcileri aylardır, yıllardır zindanlarda çürütülüyor. Kamu yararı güden, vatandaşın hakkını koruyan baroları, odaları kapatmak peşindesiniz. Medyada haber yaptıracaklarmış. Ortada haber yapacak gerçek gazeteci mi bıraktınız? Gazeteleri, televizyonları sansürlerinizle, karartmalarınızla susturmuşken kimle neyin haberini yapacaksınız? Kime inandıracaksınız?

“ANA SORUN ORTADA DURUYOR”

Çünkü ana sorun ortada duruyor. Ana sorun; demokrasi eksiği, hukuk devletinden uzaklaşma, denge ve denetimin yok edilmesi. İşte, bu vakfın kuruluşunda dahi tek adam rejiminin gölgesi üzerimizde. Tek bir kişinin iki dudağı arasından çıkan sözlerle yönetilen dış politikanın ülkemize ödettiği bedellerin farkında değil misiniz? İdeolojik, saplantılı dış politika tercihlerinizdeki hatalarınızdan yaptığınız her biri ilkesiz U dönüşleriyle yurttaşımızın yüzünü nasıl yere eğdirdiğinizin farkında değil misiniz? Şimdi, emeklilik projesi bu vakıflarla dış politikayı düze çıkaramazsınız.”

Kaynak: anka