Hoca merhum, bir keresinde günlük elbisesi ile bir merasime iştirak etmişti. Eski - püskü elbise ile kimse hocaya itibar etmedi, hatta yemek sofrasına bile çağırmadılar. Hoca anladı itibarın elbiseye olduğunu... Doğru eve gitti, en yeni elbiselerini giyip geldi. Bu kerre onu yepyeni kürk içinde gören halkın dikkatini çekti ve baş köşeye buyur ettiler.

    Hoca yemek sofrasına oturdu ve kendisi başlamadan evvel tabağa kürkünü uzatarak:

    — Ye kürküm ye!, diye söylenmeye başladı. Oradakiler:

    — Ne oluyor hoca efendi?. Hiç kürk yemek yer mi? dediklerinde:

    — Ne münasebet! Biraz evvel yine ben burada idim. Fakat kimse buyur etmiyordu. Şimdi ise bana baş köşeyi vermelerine bu kürk sebep olmuştur. Yemek yemek onun hakkıdır, dedi.


Çocuklarımıza anlattığımız bu hikayeyi demek ki bazılarımız idrak edememiş.. UMKE elbisesi giymekle UMKE gönüllüsü olunmaz.. İlgililere düşen görev o "kutsal" elbiseyi giyecek erdemli kişilerin titizlikle seçilmesidir..

Bize ulaşan aşağıda ki uyarıyı, üzülerek okuduk.. Bazılarıysa utanmadan yapıyor..

"Ceylanpınar sahra hastanesine gelen UMKE ciler çocukça ve insanfsızca davranıp devletın çadırına tükenmez kalemle isimlerini bölgelerini yazmasınlar ve hatta ileri gidip resim çizmesinler merakları olan evlerındekı duvarlara yazsınlar çok ayıp...
Sizler burada insanlıklarınızla ve yaptığınız işle anılın devlet malına zarar vererek değil..
"