MEHMET REBİİ ÖZDEMİR

Tüm Bel-Sen Samsun Şube Başkanı Suat Yıldız, sahte enflasyon rakamlarına göre değil insanca yaşamaya yetecek bir ücret istediklerini belirterek, "En düşük maaşın yoksulluk sınırı üzerine çıkarılması gerekmektedir. Tüm tüketim maddelerine yapılan zamlar geri alınmalı, bu maddelerde KDV sıfırlanmalıdır. Akaryakıt ürünlerinden telefona kadar lüks olmaktan çıkan her üründe ÖTV kaldırılmalıdır” dedi.

Tüm Bel-Sen Samsun Şube Başkanı Suat Yıldız, TÜİK’in enflasyon rakamlarına tepki gösterdi. Yıldız, "Sahte enflasyon rakamlarına göre değil insanca yaşamaya yetecek bir ücret istiyoruz. Zam sağanağı hız kesmiyor. TÜİK rakamlarına göre resmi enflasyon bir yılda yüzde 73,5, son beş ayda ise yüzde 35,64 arttı. Bizim çarşıda, pazarda, mutfakta yaşadığımız gerçek enflasyon ise bu resmi rakamları katlıyor. Özellikle başta yaşamsal ihtiyaçlarımız olan gıda ürünlerinde, doğalgazda, elektrikte ve kiralarda yaşanan zamlar resmi enflasyonun çok daha üzerinde" diye konuştu. Yıldız, şöyle devam etti:

"BU NOKTAYA, BU YOKSULLUĞA NASIL GELDİK?"

“Yıllardır maaş artışlarımız bizim çarşıda, pazarda, mutfakta yaşadığımız gerçek enflasyonla hiçbir ilgisi olmayan TÜİK resmi enflasyonuna göre artırıldı. Kendine ‘yetkili’ diyen sendikalar ise hem ‘enflasyon zammı sıfır zam demektir’ dedi hem de masa başında oluşturulan bu sahte rakamların altına imza attı. Maaş artışlarımızı düşük tutmak için enflasyon da düşük gösterildi. Bunun için yapılan hileler özellikle enflasyon farkı alacağımız aylar yaklaştıkça daha da arttı. En son mayıs ayında yapılan hileyle TÜİK kurulduğundan beri yapılan enflasyon sepetine dayalı sistem ortadan kaldırıldı. TÜİK enflasyon sepetinde yer alan 409 ürün, madde ve hizmetin fiyatını paylaşmayacak. Yani TÜİK artık enflasyonu açıklarken kendi ‘enflasyon sepetini’ bile dikkate almayacak.

"HAYAT PAHALILIĞIMIN YARISINI YANSITMIYOR"

Tüm bunlara rağmen ülkeyi yönetenler, açlık sınırına yaklaşan maaşlarımızın hala takla attırılan enflasyon rakamlarına göre artırılması ile yetinmemizi istiyorlar. İçine sürüklendiğimiz derin yoksulluğa karşı kimileri ise çözüm olarak eşel mobil sistemini göstermenin ötesine geçemiyor. Her ayın resmi enflasyonunun o ayın maaşına yansıtılmasını isteyen eşel mobilciler ‘böylece enflasyon farkı için altı ay beklemeyeceğiz’ diyor. Oysa resmi enflasyon rakamlarının bizim yaşadığımız hayat pahalılığının yarısını bile yansıtmadığı ortada. Üstelik enflasyonu sürekli düşük tutanların başvurduğu hilelere her gün bir yenisi ekleniyor.

Sahte enflasyon rakamlarına göre artış sonucunda; 20 yıl önce asgari ücretin 3,5 katına denk gelen ortalama maaşımız bugün asgari ücretin 1,5 katına indi. Asgari ücretin en az 1,5 katı olan emekli maaşlarımız ise 20 yılın sonunda asgari ücret seviyesine yaklaştı.

"EN DÜŞÜK MAAŞ YOKSULLUK SINIRININ ÜSTÜNDE OLMALI"

En düşük maaşın yoksulluk sınırı üzerine çıkarılması gerekmektedir. Bunun için, eşi çalışmayan, iki çocuklu, en düşük maaşı alan kamu emekçisinin geliri maaşının yanı sıra eş ve çocuk yardımı, kira yardımı, ulaşım yardımı, yiyecek yardımı, ikramiye, yakacak yardımı gibi kalemlerde artışlarla yoksulluk sınırının üzerine çıkarılmalıdır. Tüm tüketim maddelerine yapılan zamlar geri alınmalı, bu maddelerde KDV sıfırlanmalıdır. Akaryakıt ürünlerinden telefona kadar lüks olmaktan çıkan her üründe ÖTV kaldırılmalıdır. Halkın, emekçilerin cebinden alıp zenginlere, beşli çeteye, yandaşlara aktarmanın araçları olan Kur Korumalı Mevduat Sistemi, Kamu Özel İş Birliği Projeleri, döviz garantili ihaleler sonlandırılmalıdır. Yukarıda sıralanan talepler 2023 Ağustos ‘toplu sözleşmesi’ beklenmeden hayata geçirilmeli, hem kamu emekçilerini, emeklilerin hem de asgari ücretlilerin kayıpları bir an önce giderilmelidir."

 

 

Kaynak: anka