İstanbul Güngören’deki kentsel dönüşüm mağduru Tozkoparan Mahallesi sakinleri, CHP Genel Merkezi önünde ANKA’nın sorularını yanıtladı. Tozkoparan ve Mehmet Nesih Özmen Mahalleleri Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Ömer Kiriş, "İstanbul beton çölünün ortasındaki Tozkoparan vahası iktidarın ağzını sulandırıyor" dedi.

Kentsel dönüşüm mağduru Tozkoparan Mahallesi halkı, bugün önce Danıştay’ın ardından da CHP Genel Merkezi’nin önünde taleplerini dile getirdi. Vatandaşlarla birlikte ilk açıklamayı, CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç yaptı. Genel Merkez önündeki mahallelilere, CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel de destek verdi. Özel, şunları söyledi:

“KARINCANIN KARDEŞİ VAR, O DA CUMHURİYET HALK PARTİSİ'DİR”

"Bazı açıklamaların, bazı eylemlerin zamanı manidar oluyor, bazısının da yeri manidar oluyor. Hepimiz Danıştay’ın kararını bekleyeceğiz ve saygılı olacağız. Ama TEM ile E5’in arasında Merter’in yanındaki bir arazinin, İstanbul’da bu kadar sıkıntılı yer varken ve kendi bölgesinde yedinci sırada, dokuzuncu sırada risk açısından öncelik sırasındayken birden orayla ilgili hiçbir yerde yapılmayanın yapılması da akıllara şüphe getiriyor.

Bu iktidarın her durumdan bir rant ortaya çıkarması ve bu rantı da daha sonra kendi yandaşlarıyla paylaşması, akıllara şüpheleri de getiriyor. Mahallenin yıllarca cefasını çekenlerin şimdi bu duruma düşürülmüş olması düşündürücü, ürkütücü. Biz bunu dikkatle takip edeceğiz.

Tabii ki riskli yerlerde oturulmaması lazım ama burada adil olunması, şeffaf olunması ve herkese eşit davranılıyor olunması lazım; mağduriyet yaratılmaması lazım.

Sizin yanınızdayız, arkanızdayız. Birileri kendilerindeki kamu gücünü, kendilerini çok yukarılarda, birilerini çok aşağıda görüp hep ezmeye çalışıyorlar. Biz de diyoruz ki onları karınca sanıp da ezmeye kalkmayın, karıncanın kardeşi var o da Cumhuriyet Halk Partisi’dir."

“MİNİMUM 180 BİN TL BORÇLANDIRIYORLAR"

Avukat Onur Cingil ise ANKA Haber Ajansı'na süreçle ilgili şu açıklamayı yaptı:

"Tozkoparan Mahallesi, Güngören içerisinde riskli mahalleler arasında dokuzuncu sırada, birinci değil. İstanbul’da da çok gerilerde ama Tozkoparan bir anda ‘riskli alan’ ilan edildi. Bu, teknik bir raporla yapılmadı, keyfe keder yapıldı. Ondan sonraki süreç pamuk ipliği gibi geldi. Planları değiştirdiler, parselleri küçülttüler; en son yıl başında 6306 sayılı yasanın bir maddesini değiştirdiler, 6A maddesi koydular ve o 6A maddesiyle birlikte elektrik, su, doğalgazlarını kestiler. Tapuları hazineye devrettiler.

Sözleşme yok ortada, bir güven ortamı yok, vatandaşla diyalog kuran yok, bir şeffaflık yok. Şu an devlet üniformasıyla vatandaşla diyalog kuran tek bir grup var o da çevik kuvvet. Mahalle 60 yıl önce kurulduğunda tankerden su alan insanlar, 60 yıl sonra şu an yine tankerden su alıp duş almak zorunda kalıyorlar. Rantı, kesinlikle müteahhitlerine vermeye çalıştıkları bir durum var. Kaç tane daire yapılacağı bilinmiyor. Bunu söylememelerinin tek bir sebebi var, o da daire sayıları bilinirse rantın kime gittiği belli olacak. Ortada bir proje yok, üstüne üstlük vatandaşın arazisini ve evini alıp bir de minimum 180 bin TL borçlandırıyorlar."

“KUPON ARAZİ YARATMA MERAKINDAN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİL”

Tozkoparan ve Mehmet Nesih Özmen Mahalleleri Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Ömer Kiriş, ANKA Haber Ajansı'na yaptığı açıklamada; depremin bahane edildiğini, burada rant çabasından başka bir şey olmadığını belirtti ve şunları söyledi:

"İstanbul beton çölünün ortasındaki Tozkoparan vahası ağız sulandırıyor. İktidarın, davalı kurumların ağızlarını sulandırıyor. Buralar çok değerli bir alana yakın oldukları için ranta dönüştürmek istiyorlar. Bunlar, geç gelen adaleti ranta dönüştürme çabasından başka bir şey değil. Depremmiş, mepremmiş hikaye.

Ben size perşembe günü planlara açılan bir davadan bahsedeyim. Hakim, iki profesör, bir araştırma görevlisi, iki avukat; keşif yaparlarken onlara gösterdiğim binalar için ‘Size ne güzel binalar yapılmış, bu binalar sizin için yapıldı değil mi?’ dediklerinde ‘Hayır, onlar altı ayda yıkılacak binalar’ dedim. Yani bilirkişileri şaşırtan güzellikteki bir silueti yıkıp ranta dönüştürme isteminden başka bir şey değil. 208 tane 20 dönümdeki alanı yıkıp 8 dönüme 141’ini sığdırdılar. Burada bir kupon arazi yaratma merakından başka bir şey yok.

"İSRAİL BİLE FİLİSTİNLİLERE BU KADAR ZULÜM YAPMIYOR"

Özellikle buradaki en büyük çıban başı Güngören Belediyesi’dir. Güngören Belediyesi’ne 2019 yılında gelen kadro, orada büyük bir pay kapmaya çalışıyor, ondan sonra da o payları istediği şekilde ihaleye çıkartıp, buradan belli bir rant elde etmeye çalışıyorlar. Plan lejantlarının altından Güngören Belediyesi yetkilisiyle bakanlık yetkililerinin kimler olduğuna araştırın, buradaki kumpası çok daha büyük olarak göreceksiniz.

Karakolun önünden geçmeyen insanlara polis; biber gazı, gaz bombası ve plastik mermiyle saldırtıldı. Polisler ağlıyor, yemin ediyorum polisler bunu yaparken ağlıyor. İsrail bile Filistinlilere bu kadar zulüm yapmıyor. Burada kentsel dönüşüm, insan hayatı… Bunların hepsi hikaye. Bunlar Güngören Belediyesi yetkililerinin yalanları ve bakanlık yetkililerini de kandırmaktan başka bir şey değil.

Bize, borçlandırmadan metrekaremiz kadar metrekare verilsin. Bize; çağdaş şartlarda, hukuki bir karşılıklı sözleşme sunulsun. Temel isteğimiz bu ama bunu yapmıyorlar. Bizi konserve kutusu binalara da sığdıramazsınız. Yapılaşmanın yüzde 14 olduğu bir alanda siz burayı tam tersine çevirip yüzde 14 yeşil alan yüzde 86 betona çevirirseniz burada böyle bir kentsel dönüşüm olmaz. Onların yapmak istedikleri ikinci söylediğim."

"BİZ KARŞI DEĞİLİZ AMA BENİM EVİMİ BANA GERİ VER"

Tozkoparanlı bir vatandaş ise Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın vatandaşlara bir sözleşme sunmasını isteyerek şu açıklamayı yaptı:

"Bize dayatılan sadece bir muvafakatname. ‘Bunu imzala sonra çek git, nereye gidersen git. Sonra ben istersem seni çağırırım ya da çağırmam ya da paranı veririm.’ Onların demek istediği bu. Bizim istediğimiz sadece yerinde dönüşüm, fark ödemeden dönüşüm. Çünkü ödeyemiyoruz, çünkü 2 bin lira emekli maaşı alıyoruz. Biz, açlık sınırının altında maaşı alıyoruz, biz bunu nasıl öderiz. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın bize bir sözleşme sunması bu kadar zor mu? Yap kardeşim tamam, biz karşı değiliz ama benim evimi bana geri ver. Ben ödeyemiyorum, imkanım yok. Çünkü devlet bana 2 bin lira maaşı layık görüyor.

"YAŞLI VAR DEMEDİLER, HASTA ÇOCUK VAR DEMEDİLER; ELEKTRİĞİMİZİ, SUYUMUZU KESTİLER"

Biz Türk vatandaşı olarak Türkiye Cumhuriyeti’nde 2021’de mağduriyet yaşıyoruz. Bize düşman gibi davranılıyor. Benim kendi tapulu evim, bana böyle yapmaya hakları yok. Hak, hukuk, adalet nerede? Bin tane çevik kuvveti yıktılar kapılarımıza. Biz direnirken çevik kuvvet, zorla kapılarımızı kırarak; bize gaz bombası, biber gazı, plastik mermi atarak zorla girdiler; elektriğimizi, suyumuzu kestiler. Yaşlımız var demediler, çocuklarımız var demediler, makineye bağlı hasta çocuklarımız var demediler, felçli hastalarımız var demediler, kanser hastalarımız var demediler, insülin kullanan, ilaç kullanan insanlar ne yapacak demediler. Bu, vicdansızlıktan başka nedir? Biz bu mağduriyeti yaşıyoruz. Ben bir Türkiye vatandaşı olarak bu yaşadıklarımdan utanıyorum."

Görüntü Dökümü

1-CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel

2-Avukat Onur Cingil

3-Tozkoparan ve Mehmet Nesih Özmen Mahalleleri Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Ömer Kiriş

4-Tozkoparanlı vatandaş

 

Kaynak: anka