Zeytinliklerin madenciliğe açılması, sendikalara toplu sözleşme ikramiyesinden yararlanması için yüzde 2 baraj getirilmesi, özelleştirilen limanların sözleşme süresinin 49 yıllığına uzatılması düzenlemelerini içeren torba kanun teklifi, TBMM Sanayi ve Teknoloji Komisyonu’nda görüşülüyor. CHP Kocaeli Milletvekili Tahsin Tarhan, “Böyle bir kanun yapılamaz, biz bunu kabul etmemeliyiz Sanayi, Teknoloji, Enerji Komisyonu olarak. Burada zeytinlikler konuşuluyor, Tarım Komisyonu görevlendirilmemiş yani biz zeytinlikleri konuşuyoruz, Tarım Komisyonu görevlendirilmemiş. Maden işletmenin zeytinliklere verebileceği zararları değerlendirmeleri için Çevre Komisyonu görevlendirilmemiş, Çevre Komisyonu da yok. ‘Ölmez ağacını nasıl öldürürüz’ planı bu bence bu kanun” dedi.

Zeytinliklerin madenciliğe açılması, sendikalara toplu sözleşme ikramiyesinden yararlanması için yüzde 2 baraj getirilmesi, özelleştirilen limanların sözleşme süresinin 49 yıllığına uzatılması düzenlemelerini içeren torba kanun teklifi, TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu’nda protestolar arasında görüşülmeye başlandı. Görüşmelerde söz alan CHP Kocaeli Milletvekili Tahsin Tarhan, şöyle konuştu:

6 Ocakta Resmi Gazete'de yayımlanan limanlara dair düzenlemeyi Anayasa Mahkemesi 20 Temmuz 2022'de iptal etti. Bu kez 24 Ekim 2022'de, şu an Komisyonumuza getirilen 2'nci maddeyle aynı dönemde Plan ve Bütçe Komisyonuna sunulmuştu, görüşmeler sırasında Plan ve Bütçe Komisyonunda geri çekildi. Bugün bir kez daha bizim gündemimize getiriliyor.

Maddeye ilişkin Anayasa'ya aykırılık sorununun tartışmaya açılmasını talep ediyorum. Bu teklifin zeytinliklerle ilgili 1'inci maddesi ve limanlara ilişkin 2'nci maddesi hakkında yüksek mahkemelerce verilmiş kesin kararlar var. 2'nci madde hakkında ise Anayasa Mahkemesinin verdiği bir Anayasa'ya aykırılık kararı var.

“ANAYASA'YA AYKIRI’ DİYE UYARDIK, DİNLEMEDİNİZ VE ELLER YİNE HALKA DEĞİL, RANTA KALKTI”

Öncelikle, limanların özelleştirme sürelerini uzatan düzenlemeye bir bakalım. Bu düzenleme ilk kez 23 Kasım 2021'de Komisyonumuzda görüşüldü; burada sizleri ‘Anayasa'ya aykırı’ diye uyardık, dinlemediniz ve eller yine halka değil, ranta kalktı. Teklif 2 Aralıkta Genel Kurula geldi; biz yine karşı çıktık, kamuoyu karşı çıktı ve düzenlemeyi geri çektiniz. Teklif 16 Aralık 2021'de yani tam bir yıl önce bir kez daha Komisyonumuza geldi; biz yine karşı çıktık, siz yine dinlemediniz. Siz ne dediniz? ‘Biz Araştırma ve İnceleme Bürosundan görüş aldık, orası 'Anayasa'ya uygun.' dedi. Siz Anayasa Mahkemesine götürün’ dediniz bize, biz de götürdük.

“ANAYASA MAHKEMESİ OY BİRLİĞİYLE BU KARARI VERMİŞ. BU KARARI OKUYUP HALEN İHALESİZ BİR UZATMAYI DAYATMAK SADECE ANAYASA'YA DEĞİL, AYNI ZAMANDA AKLA VE MANTIĞA DA AYKIRIDIR”

Anayasa Mahkemesi ne dedi? ‘CHP haklı; burada rekabet koşulları yok, Anayasa'nın ihlali var’ dedi. Yani sizin 'Anayasa'ya uygun’ dediğiniz düzenlemeye Anayasa Mahkemesi "Anayasa ihlali." dedi ve düzenlemeyi iptal etti. Siz bu teklifi 3'üncü kez Plan Bütçe Komisyonuna getirdiniz, sonra gene geri çektiniz; şimdi, 4'üncü kez Komisyonun gündemine getirdiniz. Bu kez bizi dinleyin arkadaşlar, değerli Komisyon üyeleri; Anayasa suçuna ortak olmayın… Anayasa Mahkemesi oy birliğiyle bu kararı vermiş. Bu kararı okuyup halen ihalesiz bir uzatmayı dayatmak sadece Anayasa'ya değil, aynı zamanda akla ve mantığa da aykırıdır.

“YASAMA VE YÜRÜTME ORGANLARI İLE İDARE, MAHKEME KARARLARINA UYMAK ZORUNDADIR. BU ORGANLAR, İDARİ MAHKEME KARARLARINI HİÇBİR SURETLE DEĞİŞTİREMEZ VE BUNLARIN YERİNE GETİRİLMESİNİ GECİKTİREMEZ”

Kesinleşmiş yargı kararının uygulanması yasama organı dahil bütün devlet kurumları açısından anayasal bir zorunluluktur. Yasama organı, çıkaracağı bir yasayla yargı kararlarının uygulanmasını imkansız hale getiremez. Bu yükümlülük aynı zamanda Anayasa'nın 2'nci maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesiyle 36'ncı maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkının da bir gereğidir. Giresun Limanı'nın özelleştirilmesine ilişkin Başbakanlık Özelleştirme idaresi tarafından gerçekleştirilen idari işlem Danıştayın 10. Dairesinin 2000/4544 sayılı Kararı'yla Anayasa'ya aykırı bulunarak iptal edilmiş ve bu karar kesinleşmiştir. Sinop Limanı'nın özelleştirilmesine ilişkin Başbakanlık Özelleştirme idaresinin işlemi de Danıştay 10. Dairesinin 2000/4543 sayılı Kararı'yla Anayasa'ya aykırı bulunarak iptal edilmiş ve bu karar kesinleşmiştir. Aynı şekilde, Ordu Limanı'nın özelleştirilmesine ilişkin Başbakanlık Özelleştirme İdaresinin işlemi de Danıştay 10. Dairesinin 2000/4546 sayılı Kararıyla Anayasa'ya aykırı bulunarak iptal edilmiş, bu karar kesinleşmiştir. Aynı şekilde, Tekirdağ Limanı'nın özelleştirilmesine ilişkin Başbakanlık özelleştirme idaresinin işlemi de Danıştay 10. Dairesinin 2000/2871 sayılı Kararıyla Anayasa'ya aykırı bulunarak iptal edilmiş ve bu karar kesinleşmiştir. Benzer şekilde Hopa Limanı'nın özelleştirilmesine ilişkin Başbakanlık Özelleştirme İdaresinin işlemi de Danıştay 10. Dairesinin 2000/4540 sayılı Kararıyla Anayasa'ya aykırı bulunarak iptal edilmiş ve bu karar kesinleşmiştir. Benzer şekilde, Antalya Limanı'nın özelleştirilmesine ilişkin Başbakanlık Özelleştirme idaresinin işlemi de Danıştay 10. Dairesinin 199813742 sayılı Kararıyla Anayasa'ya aykırı bulunarak iptal edilmiş ve bu karar kesinleşmiştir. Kararları verilen Antalya Limanı'nın da ilk sözleşmesi yok hükmündedir aslında. Yani bu karar idare tarafından çeşitli gerekçelerle uygulanmamıştır.

“GETİRİLMEK İSTENEN KURAL, YASAMA ORGANININ MAHKEME KARARLARINA UYMAMASI VE MAHKEME KARARLARININ NORMATİF SONUÇLARINI DEĞİŞTİRİLMESİ ANLAMINA GELMEKTEDİR”

Liman-İş Sendikası yargı kararlarını uygulamadığınız için Avrupa insan Hakları Mahkemesine başvurdu değerli arkadaşlar. Avrupa insan Hakları Mahkemesi Liman-İş Sendikası tarafından yapılan bireysel başvuruda söz konusu yargı kararlarının uygulanmaması nedeniyle başvurucunun adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir; isteyenlere Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararını da verebiliriz... Yani limanların özelleştirilmesine dair işlem temelden sakat. Esas sözleşmeleri Danıştay iptal etti. Bu sözleşmeler yok hükmünde. Ama siz mahkeme kararlarını değil, sözleşmeleri uygulamaya devam ettiniz. Danıştayın bu kararları idare tarafından uygulanmadığı için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin verdiği ihlal kararı da var. Bu teklifin 1'inci maddesiyle getirilen düzenlemeyle bu hukuksuz durum hukuki işletilmek istenmekte. Yok hükmünde olan esas sözleşme ek sözleşme adı altında yapılacak yeni sözleşmeler yoluyla hem süre uzatılmakta hem de daha önceki mahkeme kararlarının uygulanmamasına ilişkin hukuki bir altyapı oluşturulmak istenmektedir. Nitekim yeni kanun teklifinde Danıştaydan görüş alınmayacağına ilişkin yeni konan ibare de bu mahkeme kararlarının idare tarafından yok sayılacağını göstermektedir. Mahkeme kararlarını yok saymak da Anayasa suçudur. Seri katiller vardır, peş peşe adam öldürürler. Siz de bu liman düzenlemesinde seri Anayasa suçu işliyorsunuz.

“ÖZEL KANUNA YANİ ZEYTİN KANUNU'NA AYKIRI DÜZENLEME YAPARSANIZ O DÜZENLEME GEÇERSİZ OLUR”

Sayın Başkan gelelim zeytinlikleri düzenleyen 1'inci maddeye. Bu maddede de durum farklı değil. Teklif zeytin alanlarının korunmasına ilişkin ayrıntılı hükümler içeren 3573 Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun'a açıkça aykırıdır. 5929 sayılı Kanunla katılmamız uygun bulunan Uluslararası Zeytinyağı ve Sofralık Zeytin Anlaşması'na da aykırıdır. 3573 sayılı Kanun zeytinlik sahalarına 3 kilometre mesafede sadece zeytinyağı fabrikaları bulunabileceğini, bunun dışında kalan, kimyevi atık bırakan, toz ve duman çıkaran tesislerin zeytinliklerin yakınına yapılmayacağını söylemektedir. Bu kanunu delmeye çalışan düzenlemeler her seferinde yargı engeline takılmış, kanun teklifleri ise her seferinde geri çekilmek zorunda kalmıştır. Zeytinlikleri yok edecek kanun teklifleri 3/7/2009'da, 21/4/2010'da, 161612004'te, 17/5/2017'de 14/2/2019'da ve 5/10/2020'de Türkiye Büyük Millet Meclisine getirildi ve her seferinde kamuoyu baskısı nedeniyle geri çekildi. İdare bu kez yönetmelikle bu düzenlemeyi getirmeye çalışıyor. Yine normlar hiyerarşisi devreye girdi. Piramitten bahsetmiştik. Danıştay ‘Kanununa aykırı yönetmelik yapamazsınız’ dedi. Zeytin Kanunu ortada duruyor, o kanuna dokunulmayacağını anlayan iktidar bu kez bu kanunu Maden Kanunu'na düzenleme ekleyip arka kapıdan dolaşma peşine düşmüş durumda. Ancak Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; bu normlar hiyerarşisi denilen tabloda bir kural daha vardır. Eğer aynı basamakta olan bir kural varsa özel olan geçerli. Yani 2 yasa ayrı düzenlemeler içeriyorsa bu kez hangisi özel kanun diye bakmak gerekir. Zeytin söz konusu olduğunda Zeytin Kanunu özel kanun, Maden Kanunu ise genel kanun. O halde özel kanuna yani Zeytin Kanunu'na aykırı düzenleme yaparsanız o düzenleme geçersiz olur. Değerli Başkan, bir hususa daha dikkati çekmek istiyorum. Bu düzenlemede bir yürürlük, bir yürütme ve bir geçici madde olmak üzere toplam 15 madde var. Teklifin 6'ncı maddesi ise bizim Komisyonumuzun ihtisas alanına girmiyor. Sosyal güvenlikle ilgili düzenlemeler var. Toplu iş sözleşmesi ve sendikacılığa dair düzenlemeler var. Bir de OHAL düzenlemesi var. Bu düzenleme kapsamında OHAL sürekli hale getirilmiş oluyor. ‘Kanun hükmünde kararnamelerle atamaya devam edeceğiz ama artık Komisyon bakmasın’ deniliyor yani artık komisyon bakmasın, kanun hükmünde kararnamelerle devam edelim. OHAL'i sürekli hale getirmek de Anayasa'ya aykırılığı tartışılması gereken bir husustur. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı esas komisyon olarak bizi görevlendirmiş fakat 2 de alt komisyon var. Sayın Başkan, Plan ve Bütçe Komisyonu ile Sağlık, Aile, Çalışma, Sosyal işler Komisyonu da görevlendirilmiş, neden bu Komisyonlar toplanmadı? Komisyon Başkanı Erzurum Milletvekili Recep Akdağ'ın Komisyon üyelerine verdiği cevap hayli ilginç: ‘Zaman olmadığı için toplanamadık’ diyor.

“ANAYASA'YA AYKIRILIK DEĞERLENDİRİLMESİNİN KAPSAMLI OLARAK YAPILMASI GEREKTİĞİNİ BİR KEZ DAHA HATIRLATMAK İSTİYORUM”

Değerli arkadaşlar, böyle bir kanun yapılamaz, biz bunu kabul etmemeliyiz Sanayi, Teknoloji, Enerji Komisyonu olarak. Burada zeytinlikler konuşuluyor, Tarım Komisyonu görevlendirilmemiş yani biz zeytinlikleri konuşuyoruz, Tarım Komisyonu görevlendirilmemiş. Maden işletmenin zeytinliklere verebileceği zararları değerlendirmeleri için Çevre Komisyonu görevlendirilmemiş, Çevre Komisyonu da yok. "Ölmez ağacını nasıl öldürürüz planı bu bence bu kanun. Sayın Başkan, biz ihtisasımızda olmayan bu düzenlemeleri neden görüşüyor? Yani bizim Komisyonumuza baktığımız zaman ağırlıklı iş insanları; içimizde hukukçu yok OHAL'i görüşüyoruz, içimizde sendikacı yok sendikal, sosyal hakları görüşüyor.. Sayın Başkan neden ilgili alt komisyonun raporlarını beklemiyorsunuz? Ihtisaslaşmanın amacından vazgeçtiysek tüm komisyonları kapatalım, her teklifi biz görüşelim, bu komisyonun adı da torba komisyonu olsun. Değerli Başkan, sözlerime son verirken kapıda halk ‘Zeytinime dokunma’, ‘Limanlarımı satma’ diyor; telefonlarımız susmak bilmiyor, maillerimiz iki gündür doldu taştı. Komisyonumuza, halkın ve hukukun sesine kulak vermesi ve Meclisin ağırlığına, Anayasa ve İç Tüzük'ün yüklediği görevlere layık ve uygun davranması çağrısında bulunmak istiyorum. Bu nedenle, Anayasa'ya aykırılık değerlendirilmesinin kapsamlı olarak yapılması gerektiğini bir kez daha hatırlatmak istiyorum.”

 

Kaynak: anka