Eski Dışişleri Bakanı Şükrü Sina Gürel, İstiklal Caddesi’ndeki bombalı terör saldırısına ilişkin, “Bu olayın PKK/PYD’den ayrı olduğuna dair şüpheler de fazla. Bunu yapanlar Suriye-Arap kökenli, PKK da üstlenmedi. Gerçekten aydınlanması gereken çok soru var” dedi. Emekli Tuğgeneral Haldun Solmaztürk ise “Benim okumam bu saldırı PKK ile ilgili değil. Dinci-şeriatçı örgütlerin eylemi. PKK/PYD’nin TSK’nın hışmını üzerine çekmesi için şu anda sebep yok. Ama İdlib'te var” değerlendirmesini yaptı. 

Zafer Partisi Genel Başkan Yardımcısı Şükrü Sina Gürel ve Emekli Tuğgeneral Haldun Solmaztürk dün akşam KRT TV’de ‘Haftanın Panoraması’ programında Semra Topçu’nun, geçen hafta İstiklal Caddesi’nde düzenlenen bombalı terör saldırısıyla ilgili sorularını yanıtladı. Gürel konuya ilişkin, şunları söyledi:

“SIĞINMACI POLİTİKASININ SONUCU”

“Bilinmeyen ve izahı zor etmenler var ama açık olan bu hükümetin, Türkiye Cumhuriyeti’nin, sınırlarını gerektiği gibi denetleyemediğidir. Uygulanan sığınmacı-kaçak göçmen politikası, ileri düzey hoşgörü ve ülkemizin 12, 13 milyon kaçak göçmen sığınmacı ile dolması ve bunun artık güvenlik sorunu yarattığını herkesin görmesi gerekiyor. ABD’nin Suriye’nin kuzeydoğusunda PKK/PYD’yi desteklediği, onlara binlerce TIR’lık savaş malzemesi yolladığı, kongreden yardım geçirdiği hepimizin gözü önünde yaşanan olaylar. Yalnız PKK değil, dünyanın pek çok yerinde terörün arkasında olma günahı var. ABD zaten dünyanın en büyük terörist devleti. Ama bu olay muğlak. Bunun PKK/PYD eylemi olup olmadığı ve hangi devletin olduğu pek belli değil. Hatta bu olayın PKK/PYD’den ayrı olduğuna dair şüpheler de fazla.  

“AYDINLANMASI GEREKEN ÇOK SORU VAR”

Bombacı bunun terör eylemi olup olmadığından haberdar mıydı? Belki de uyuşturucu kuryeliği yaptığını zannediyordu. Hatta o bombacının Birleşmiş Milletler yardım programına kayıtlı olup olmadığına ilişkin de epeyce kuşku var. Bakın, yakalananlar arasında daha önce bir PKK eylemine bulaşmış biri de yok. Bunu yapanlar Suriye-Arap kökenli, bunu PKK da üstlenmedi. Gerçekten aydınlanması gereken çok soru var.

“O KADAR SIKI KONTROL VARSA NİYE BÖYLE OLDU”

İçişleri Bakanı Soylu’nun bu konuda çok açığa düştüğünü de söylemek gerek. Teröristlerin sayısının 100’den az kaldığını, ayakkabı numaralarına kadar bildiklerini söylemişti. Mersin’deki olayda havadan geldiklerini söyleyerek, Bond filmlerine yakışır bazı izahlarda bulunmaya çalıştı, o kadar sıkı kontrol varsa niye böyle oldu? Biraz da gülünç duruma düştü. Çünkü teröristin Türkiye’ye İdlib’den değil, önce Afrin’den sonra Münbiç’ten geldiğini söyledi. Ama sonuç olarak bakıyoruz ki, İdlib’ten gelmiş. Ne kötü tesadüf ki, bu terör olayı gerçekleşirken İçişleri Bakanı Soylu da İdlip’te biriket evlerin tahsisini yapmakla meşguldü. Dolayısıyla burada trajikomik bir durum var ama tabii hepimizi üzen, kayıplarımıza yandığımız bir olay gerçekleşti. Sorumluların bunu aydınlatması, Türk halkının haklı olarak kafasına takılan sorulara açık cevaplar oluşturmalı.   

“BUNLAR DAVUTOĞLU’NUN DEYİMİYLE ‘ÖFKELİ ÇOCUKLAR’”

Sil baştan derken, silinmesi gereken sayfaları, 11 yılı nasıl bir kirliliğe ve kötülüğe yol açtığını görüp bunun muhasebesini yapmaları gerekiyor. Hayaller bizi bu noktaya getirdi. Artık silinmesi gereken şeyler var demek ki, Cumhurbaşkanı da böyle söylüyorsa. Uluslararası camiayı ve Suriye’deki fiili durumu dikkate almadan ve tabii Esad ile görüşmeden bunu nasıl yapacaklar ben de merak ediyorum. Türkiye’nin denetlediği bir bölge var, neden denetim oluşturmak istedi? Çünkü, Türkiye’de faaliyet gösteren terör örgütleri yuvalandı, tehdit ettiler ama Türkiye’nin Katar ve Suudi Arabistan’la silahlandırdığı gruplar bunlar. Davutoğlu’nun deyimiyle, ‘öfkeli çocuklar’. Bunların hesabı verilmeden sil baştan filan yapamazsınız. 

“SIĞINMACI SORUNUNU YALNIZCA SURİYE REJİMİYLE GÖRÜŞEREK ÇÖZEBİLİRSİNİZ”

Sığınmacı-kaçak göçmen sorununa Suriye’nin meşru hükümetiyle iş birliği yapmadan çözüm bulmamız mümkün değildir. Erdoğan’ın bakış açısını değiştirmesi gerekiyor. O şöyle bir hesap içinde görünüyor: Suriye’nin kuzeyine biriket evler yaparız, sığınmacıları oraya yıllarız yavaş yavaş. Ama bu gösteriş olur çünkü en fazla yollayabileceğiniz 500 bin kişi olur. Türkiye’de kalan 12 milyondan fazla insan olur. Bu çare değil. Doğrusu göçmenleri geldikleri yerlere yeniden yerleştirmek. Onu da ancak ve ancak Suriye rejimi ile görüşerek yapabilirsiniz.”   

SOLMAZTÜRK: BENİM OKUMAM DİNCİ-ŞERİATÇI GRUPLARIN VERDİĞİ BİR MESAJ

Yayın konuğu olan emekli Tuğgeneral Solmaztürk de konuya ilişkin, şu değerlendirmeyi yaptı:

“Benim okumam bu saldırı PKK ile ilgili değil. Dinci şeriatçı örgütlerin eylemi. PKK/PYD’nin TSK’nın hışmını üzerine çekmesi için şu anda sebep yok. Ama İdlib'te var; ben bu riske uzunca süredir dikkat çekiyordum. Sanıyorum seçimlere kadar Erdoğan’a süre verildi, Şam’la görüşme için. Cihatçı örgütler de buna yönelik mesaj veriyorlar. Benim okumam dinci şeriatçı grupların verdiği mesajdır. 

“CİHATÇI GRUPLAR TÜRKİYE’NİN KONTROL ETTİĞİ BÖLGEYE SIZDI”

Bakın 10 bin ile 60 bin arasında gücü değişen ÖSO var. Suriye Milli Ordusu falan diyorlar, uydurup uydurup bir şeyler söylüyorlar. Böyle bir ordu yok, ordu dediğiniz, komutanı olur, merkez karargahı olur. Bunlar yamalı bohça. Bunları birbirine bağlayan hiçbir şey yok, çıkar dışında. Bunlar zavallı insanlar. Acınası haldeler. Bunları ben gördüm. Netice itibariyle hayatta kalmak zorundalar. On binlerce silahlı kişinin geleceği belirsiz. Küçük bir kısmını Amerika besliyor, şu anda büyük bir kısmını biz besliyoruz. Maaş veriyoruz, merkezi bütçeden besliyorlar bunları. Bunlarda bir gelecek kaygısı var. Orda başka gruplar var, IŞİD var. Türkiye’nin kontrol ettiği bölgeye sızdılar. Bizde bütün bunlar konuşulmuyor ama yok değil.”

 

Kaynak: anka