Bugün özellikle şiddet ve şiddet içeren davranış (taciz, istismar, tecavüz vs.) biçimlerinin toplumda daha farkına varılır olduğunu görüyoruz. Aslında hep var olan bu yapı şimdi medya sayesinde daha da görülür duyulur oldu.

 

İnsan zihninin gördükleri, duydukları ve hissettikleri ile programlandığını bildiğimizden aslında medyanın bu gücü olumlu yönde de işimize yarayabilir.

 

İnsanların içinde farklı eğilimler hep vardır. İnsanın benliğine kimsenin müdahale edebilme şansı yok ama insanlar toplumsal hayat dolayısıyla bir üst benlik oluşturarak toplumdaki davranış biçimlerini belirler ve çoğunlukla da iç benliklerini toplum içinde kontrol ederler. Eğer özellikle de medyada sıklıkla kendi eğilimleri ile benzer eğilimlerin sergilendiğini görür ya da duyarlarsa, üst benliğinde “bu yapılabilir” deme olasılığı yükselir.

 

Burada bahsettiğim, haber programlarından öte, özellikle dizilerde şiddetin normalleştirilmesi… Herhangi bir dizide “bizden” birinin suçlar işlediğine şahit olabiliyoruz. İşte özellikle de bu durum toplumun zihninde şiddetin gayet de normal olduğu düşüncesini oluşturuyor.

 

Yani kısacası olumlu ya da olumsuz davranışların sergilenmesi, toplumda bu davranışların artmasıyla doğru orantılıdır. Hatta, olumlu ya da olumsuz davranışların kesin kabuller biçiminde sergilenmesi bunların toplum tarafından da kesin kabuller olarak algılanmasını sağlar.

 

Bu bağlamda, bizim zihnimizin “şiddeti önlemek” gibi bir anlayışı yoktur. Şiddetten olumlu ya da olumsuz bahsedilmesi şiddeti arttırır. “Şiddeti önlemenin” tek yolu, “olumlu davranışları övmektir.

 

Uzm. Psk. Kazım Yurdakul