CHP İstanbul Milletvekili Sibel Özdemir TBMM’de, “İçişleri, Adalet Bakanları bir araya gelerek hukuksuz, dayanaksız, gerekçesiz iddialarla mevcut İBB yönetiminin değil hepimizin gördüğü gibi asıl kendi dönemlerinin suçlarını ifşa etmişlerdir. Hepimizin şahit olduğu bir dava süreci sonunda siyasi yasak kararı verildi. Davanın açılma gerekçesi, konusu tartışmalıyken, mahkeme süreçleri devam ederken değiştirilen hâkimler yargıya müdahale eden en açık kanıtı değil midir” diye konuştu.

CHP İstanbul Milletvekili Sibel Özdemir, TBMM Genel Kurulu’nda görüşülen Antalya Diplomasi Forumu Vakfı Forumu Kanun Teklifi üzerine dün gece konuştu. Özdemir, şunları söyledi:

“Özellikle 2018 yılından itibaren uygulanmaya başlanan yeni yönetim sisteminin tüm sorunlarının, işlevsizliğinin, keyfiliğinin, denge ve denetleme mekanizmalarının eksikliğinin, kurumsuzlaşma ve kuralsızlığının ekonomik ve toplumsal maliyetlerini çok ciddi şekilde yaşıyoruz. Bu sistemin keyfî ve antidemokratik uygulamaları tüm kurumlara ve süreçlere sirayet etmiş durumdadır. Böylesine bir süreçte, bu görüştüğümüz kanun teklifiyle, Dışişleri Bakanlığı’nın kadroları tarafından iki yıldır gerçekleştirilen Antalya Diplomasi Forumu'nun vakıflaşması gündeme getirilmiştir. Bu sistemin en belirgin özelliği olan tüm atamaların ve kararların tek bir kişi tarafından alınmasının kanun teklifine, bu vakfa da sirayet ettiğini görüyoruz.”

“VAKFIN ASIL BAŞKANI ASLINDA YİNE BU TEK KİŞİ OLMAYACAK MI?”

“Vakfın karar organı olan Mütevelli Heyeti 11 kişiden oluşmakta ve bu 11 üyenin 6'sı Cumhurbaşkanı tarafından daimî üye olarak atanmakta. Şimdi, bu 6 üye Dışişleri Bakanlarından, büyükelçilerden, Cumhurbaşkanlığı Güvenlik ve Dış Politikalar Kurulu üyelerinden, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu üyelerinden ve 5 dolaylı üye Cumhurbaşkanı tarafından atanacak, başkanını yine Cumhurbaşkanı atayacak. Dolayısıyla, bu Vakfın asıl başkanı aslında işte yine bu tek kişi olmayacak mı?”

“ULUSLARARASI ALANDA ÇOK CİDDİ İTİBAR KAYBI VE TARTIŞMALARA KONU OLMUŞTUR ÜLKEMİZ”

“Bu sistemle birlikte, demokratik değerlerden uzaklaşan uygulamalarla uluslararası alanda çok ciddi itibar kaybı ve tartışmalara konu olmuştur ülkemiz. Ülkemizin itibarını ve diplomatik başarısını artıracak olan bir vakıf kurmak değil; demokratik değerleri içselleştirme, yargı bağımsızlığı, hukukun üstünlüğü ve evrensel mahkeme kararlarının uygulanmasıdır aslolan. İşte, ben de bir İstanbul Milletvekili olarak tüm bu yaşanan hukuksuzlukların en son örneği olarak şuna vurgu yapmak istiyorum. Gerçekleştirilen seçim sonuçlarının kabul edilmemesi, seçimle göreve gelenlerin yetkilerinin alınması, bütçelerinin engellenmesi, gerekçesiz ve hukuksuz açılan davalarla İBB Başkanımıza siyasi yasak getirilmesi kararı tartışmaları da asıl uluslararası alanda itibar kaybettiğimiz süreçler olmuştur.”

“KENDİ DÖNEMLERİNİN SUÇLARINI İFŞA ETTİLER”

“Sayın Başkana yönelik haksız hukuksuz uygulamalar ve süreçler hızla devam etmektedir. İçişleri, Adalet Bakanları bir araya gelerek hukuksuz, dayanaksız, gerekçesiz iddialarla mevcut İBB yönetiminin değil hepimizin gördüğü gibi asıl kendi dönemlerinin suçlarını ifşa etmişlerdir. Hepimizin şahit olduğu bir dava süreci sonunda siyasi yasak kararı verildi. Davanın açılma gerekçesi, konusu tartışmalıyken, mahkeme süreçleri devam ederken değiştirilen hâkimler yargıya müdahale eden en açık kanıtı değil midir?”

“İBB, İDDİA EDİLEN ÇALIŞANLARLA İLGİLİ İÇİŞLERİ’NDEN, VALİLİK’TEN BİLGİ İSTEDİ AMA VERİLMEDİ”

“İçişleri Bakanının görev alanında objektif, şeffaf olması gereken soruşturmalar elbette olur. Ancak bu soruşturmaların sadece İBB'ye yönelik olması, heyetlerin oluşturulması, atanan müfettişler, soruşturmalar devam ederken müfettişlerin değiştirilmesine hepimiz şahitlik ediyoruz. Meclis’te, İçişleri Bakanı’nın neler söylediğine hepimiz şahitlik ettik. İBB'de terörle iltisaklı kişilerin çalıştığını iddia edildi. İBB, bu kişilerin bilgilerini İçişleri Bakanlığı’ndan istedi ama maalesef bir bilgi verilmedi. İBB yönetimi, İstanbul Valiliği’nden bu iltisaklı kişilerin bilgisini istedi yine bir bilgi verilmedi. Aslında bu yetki KHK'yle İçişleri Bakanına verilmişti, yetkisi vardı, bu iltisaklı kişileri görevden alırdı ama almadı. Neden bir görev suçu işledi İçişleri Bakanı? Neden eski yönetimlere karşı bu tür uygulamalar ya da bu iltisaklı kişiler için işlem yapılmadı? Bu soruları sormak durumundayız.”

“16 MİLYON İSTANBULLUNUN VİCDANLARINA BIRAKIYORUZ”

“İBB Başkanı ve yönetimi tüm belgeleriyle bütün bu detayları ortaya koydular, çağrılar yaptılar, açıklamada bulundular ama değerli milletvekilleri, bunların hepsi karşılıksız kaldı. Zaten bu da İBB'ye yönelik yürütülen sürecin asıl amacının başka bir niyet taşıdığını ortaya koyuyor. İstanbul Milletvekili olarak bu sürecin, bu asıl amacın ne olduğunu, yaşamış olduğumuz bu süreci, seçimler sonrasında seçimlerin yenilenme sürecini, daha sonraki o hukuksuz süreci sizlerin vicdanına ama elbette 16 milyon İstanbullunun vicdanlarına bırakıyoruz. Halkın iradesiyle seçilmiş belediye başkanlarına karşı, özellikle İstanbul gibi, gerçekten dünyanın en önemli metropollerden birinin Belediye Başkanına karşı yapılan bu hukuksuz, haksız süreç varken, ortadayken şimdi biz istediğimiz kadar burada, Meclis’te ya da ülkemizde forumlar yapalım, diplomatik toplantılar yapalım, vakıflar kuralım, maalesef, üzülerek söylüyorum, ülkemizin demokratik kurumlar ve evrensel değerler anlamında uluslararası alanda itibar kaybına engel olamayacağız.”

 

Kaynak: anka