Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, geçen yıl tarım sektöründe yaşanan sorunlara dikkat çekti ve bu yıl atılması gereken adımları açıkladı. Bayraktar, “Girdi fiyatları makul seviyelere çekilmeli veya girdi destekleri üreticinin alım gücü göz önüne alınarak artırılmalıdır. Destek bütçesi, Tarım Kanunu’nda belirtildiği gibi Gayrisafi Yurtiçi Hasıla’nın en az yüzde 1’i oranında olmalıdır. Destekler ekimden önce açıklanmalı ve zamanında verilmelidir. Desteklerde adalet sağlanmalı, küçük aile işletmelerine öncelik verilmelidir. Tarımdan kaçışı önlemek için genç çiftçilere yönelik ek teşvik ve destekler getirilmelidir” dedi.

TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, bugün yaptığı açıklamada, tarım sektörünün 2022 yılını değerlendirerek 2023 yılı beklentilerini açıkladı. Bayraktar, 2022 yılının, pandeminin getirdiği sağlık sorunları açısından bir toparlanma, fakat ekonomik anlamda zor bir yıl olduğunu belirterek şunları söyledi:

“TARIM ÜRETİCİ FİYATLARI ENFLASYONU, KASIM AYINDA BİR ÖNCEKİ YILIN AYNI AYINA GÖRE YÜZDE 169,45 ORANINDA ARTTI”

“Tarım sektörü, ülke ekonomisinde önemli bir yere sahiptir ve üretime, istihdama ve dış ticaretimize hatırı sayılır bir katkı vermeye de devam ediyor. 2022 yılının ilk 9 aylık verilerine göre tarım sektörü, Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’nın yüzde 6,6’sını sağladı. Tarım sektöründeki ilk 9 aylık büyüme, 2022’de bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 0,1 azaldı. 2021 yılında aynı dönemde de tarımsal Gayri Safi Yurtiçi Hasıla yüzde 4,6 azalmıştı. 2022 yılı toplam bitkisel üretimi TÜİK üçüncü tahmin verilerine göre; bir önceki yıla göre yüzde 9,1 artarak, 117,9 milyon tondan 128,6 milyon tona yükseldi. Hayvansal üretimde ise ocak-ekim döneminde yumurta üretimi yüzde 9,5, tavuk eti üretimi yüzde 2,1 arttı. Sanayiye aktarılan süt miktarı ise bu dönemde yüzde 3,3 azaldı. Öte yandan tarım sektörü, istihdamdaki önemini koruyor. Üçüncü çeyrekler itibarıyla 2021’de yüzde 18,3 olan tarımın istihdamdaki payı, 2022’de yüzde 16,9’a geriledi. 2022 yılının üçüncü çeyreğinde ise tarım, 4,9 milyon kişiye istihdam sağladı. Tarım üretici fiyatları enflasyonu kasım ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 169,45 oranında artarken enflasyon aralıkta yüzde 84,39, gıda enflasyonu ise yüzde 77,87 arttı.

“TARIMA DESTEK BÜTÇESİNDE ARTIŞ YAPILMIŞ OLSA DA GİRDİ FİYATLARINDAKİ ARTIŞLAR VE ENFLASYON DİKKATE ALINARAK BU RAKAMIN DAHA DA ARTIRILMASI GEREKİR”

Ocak-kasım döneminde gıda ve tarım ihracatı bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 20 artarak, 22 milyar 303 milyon dolardan 26 milyar 822 milyon dolara yükseldi. Aynı dönemde gıda ve tarım ithalatı, bir önceki yıla göre yüzde 36 artarak, 15 milyar 624 milyon dolardan 21 milyar 231 milyon dolara yükseldi. Böylece tarım ve gıda dış ticareti fazlası, ocak-kasım döneminde bir önceki yıla göre yüzde 16,3 azalarak, 6 milyar 679 milyon dolardan 5 milyar 590 milyon dolara geriledi. 2022 yılı bütçesinde tarım sektörüne tarımsal destekler için, bir önceki yıla göre yüzde 65,1’lik artışla 39 milyar 832 milyon lira kaynak ayrıldı. 2023 yılı destek bütçesi ise 54 milyar olarak planlandı. Her ne kadar destek bütçesinde artış yapılmış olsa da girdi fiyatlarındaki artışlar ve enflasyon dikkate alındığında belirlenen bu rakamın daha da artırılması gerekir. Diğer yandan, destek bütçesinin Tarım Kanunu’nda belirtildiği gibi Gayrisafi Yurtiçi Hasıla’nın en az yüzde 1’i oranında olması gerekirken bu rakam da yüzde 0,39 düzeylerinde kaldı.

“GÜBRE, MAZOT, ZİRAİ İLAÇ VE YEM FİYATLARINDAKİ ARTIŞLAR ÜRETİMİ ETKİLEDİ”

2023 yılında ödenecek 2022 yılı desteklerinde gübre ve mazot kalemlerinde artışa gidilirken destek uygulanan 18 üründen sadece çay için artırılan prim destekleri, daha sonra pamuk ve ayçiçeği için de yükseltildi. Organik tarım ve iyi tarım uygulamalarında destek miktarları artırılmadı. Genelde hayvancılık desteklerinde artış sağlanırken yem bitkileri destekleri aynı kaldı. Tarımsal üretimi planlamada önemli bir rolü olan kalem bazında destek miktarlarının doğru belirlenmesi, tarımsal üretimin sürdürülebilirliği açısından önemlidir. 2021/2022 sezonu, tarımsal girdi kullanımı açısından zorlu geçti. Çiftçilerimizin bir kısmı, gübre ve mazottaki yüksek fiyat artışları nedeniyle girdi kullanımı azalttı. Gübre fiyatlarındaki artışlar yüzde 400’leri aşarken, mazot fiyatlarındaki artışlar yüzde 250’leri geçti. Zirai ilaç ve yem fiyatlarındaki artışlar yüzde 100’ü aşarken elektrik fiyatlarında yüzde 140 artış görüldü. Bir önceki yıla göre sezonun büyük bölümünde gübre fiyatlarındaki yüzde 200-300 aralığındaki artışın etkisi devam etti. Hava koşullarının olumlu gitmesi, yetersiz kullanılan gübrenin olumsuz etkisini hafifleterek verim kaybını azalttı. Yem fiyatlarındaki artış, çiğ süt ve karkas et fiyatlarının para etmemesi sonucu hayvansal üretim de daha zor günler yaşadı.

“PAMUK, AYÇİÇEĞİ VE MISIRDA ÜRETİCİ BEKLEDİĞİ GELİRİ ELDE EDEMEDİ”

2022’de üreticimiz birçok üründe emeğinin karşılığını alırken pamuk ve ayçiçeğinde umduğunu bulamadı. Bu iki üründe geçen sezon fiyatların yüksek seyretmesi üreticileri bu ürünlerin üretimine yönlendirdi ve arz arttı. Özellikle pamuk ülkemize sıfır gümrükle girerken küresel olarak pamuğa talep düştü, fiyatlar geriledi. Girdi maliyetlerinin de tavan yaptığı bir ortamda üreticinin geliri düştü, pamuk elinde kaldı. Benzer bir durum ayçiçeğinde de yaşandı. Gümrük vergisiyle de korunamayan ayçiçeği arzı, talebin gerisinde kaldı. Artan üretim maliyetleri ise çiftçinin ürününü maliyetinin altında satmasına sebep oldu ve gelirini düşürdü. Mısır üretimi, 2022’de 8 milyon 300 bin tona ulaşarak rekor kırdı. Ancak artan üretime rağmen mısır ithalatı da yüzde 41,8 oranında arttı. Devam eden hasatla birlikte artan ürün arzı nedeniyle üretici, alıcı bulmakta zorlandı. TMO tarafından ağustos ayında yüzde 14 nem mısır için tonu 5 bin 700 lira olarak açıklanan alım fiyatı, piyasada tonu 5 bin 100 liraya kadar geriledi. Nem oranları bu aylarda yüzde 30’lara kadar çıktığı için ürünün ton fiyatı da 3 bin liraya kadar düştü. Üretimi artan mısırda üreticimiz, bu yıl beklediği geliri elde edemedi.

Bu üç ürün için yaptığımız açıklamalarda, fiyatların düşüklüğüne dikkat çekerek ürün primlerinin artırılması talebinde bulunduk. Açıklanan 2022 tarımsal destekleme programında pamuk ve ayçiçeğinde primler artırıldı ama üreticimizi tatmin etmedi. Bu durum, bu üç üründe 2023 sezonunda ekiliş alanlarına olumsuz yansıyacaktır. Hâlihazırda arz açığı verdiğimiz bu ürünlerde ithalat artacak ve kısır döngü devam edecektir.

“SON BİR YILLIK SÜREÇTE BANKALARDAN TARIMSAL KREDİ KULLANIMI YÜZDE 79,8 ORANINDA ARTTI”

2022’de artan girdi ve sabit üretim masrafları, üreticiyi her üründe yüksek maliyetlerle karşı karşıya bıraktı. Bu durum, talep edilen tarımsal kredilerin beklenenin üzerinde artmasına neden oldu. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu verilerine göre; 2021 yılı ekim ayı sonunda, tarım ve balıkçılık nakdi ve takipteki toplam kredi bakiyesi 159,1 milyar lira olarak gerçekleşirken 2022 yılı ekim ayı sonunda 286 milyar liraya ulaştı. Son bir yıllık süreçte bankalardan tarımsal kredi kullanımı yüzde 79,8 oranında arttı. 2021 yılında ülke genelinde yaşanan kuraklık, bu yıl Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yaşandı. Ülkemizde 1 Ekim 2021–30 Eylül 2022 tarihleri arasında kümülatif yağışlar normalinin altında, bir önceki yıl yağışlarının ise üzerinde oldu. Kümülatif yağışlar normallerinin yüzde 3,9 altında gerçekleşirken geçen yıl yağışlarının ise yüzde 18,4 üzerinde gerçekleşti. 2021-2022 üretim döneminde yağışlar, normallerine göre en fazla Karadeniz Bölgesi’nde yüzde 8 artarken en fazla azalma ise yüzde 29 ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde gerçekleşti. Ayrıca, yağışlar Akdeniz Bölgesi’nde yüzde 5 artarken Marmara Bölgesi’nde normali civarında, Doğu Anadolu Bölgesi’nde yüzde 12, Ege Bölgesi’nde yüzde 7, İç Anadolu Bölgesi’nde ise yüzde 5 azaldı.

“ÇİFTÇİYİ TARIMDA TUTMAK İÇİN, YAŞANAN AFETLER SONRASINDA DEVLET YARDIMLARI DEVAM ETMELİ, BU ALANA DAHA FAZLA KAYNAK AYRILMALI”

Türkiye Ziraat Odaları Birliği, TARSİM’e kurulduğu 2006 yılından bu yana desteğini sürdürüyor. 1 Ocak-22 Aralık 2022 döneminde, bir önceki yılın aynı dönemine göre toplam prim yüzde 85 oranında artarak 8,2 milyar liraya ulaştı. Bu yıl yaşanan afetler nedeniyle sigorta yaptıran üreticilerin aldığı tazminat, geçen yıla göre yüzde 30 oranında artarak 3,1 milyar lirayı buldu. Sigortalanan alan yüzde 21 oranında artarak 32,9 milyon dekara, toplam sigortalanan hayvan sayısı ise yüzde 31 oranında artarak 17,1 milyona ulaştı. Çiftçi gelirlerinin yetersizliği, bazı afetlerde çiftçi zararının karşılanmasında beklentilerin altında kalınması, ortalama işletme ölçeklerinin küçüklüğü, küçük alanlarda tarım yapan çiftçilerin sigortaya ilgi göstermemesi, işletme başına düşen hayvan sayısının azlığı ve bu işletmelerin gelirinin düşük kalması gibi sebeplerle tarım sigortası yeteri kadar gelişemiyor. Yaşanan ve gelecekte beklenen afetlere karşı ülkenin gıda güvencesini korumak ve çiftçiyi tarımda tutmak için yaşanan afet sonrasında devlet yardımlarının devam etmesi ve bu alana daha fazla kaynak ayrılması zorunluluktur.

“BAĞ-KUR PRİMİ, AYLIK BİN 845 LİRA 31 KURUŞTAN 2 BİN 952 LİRA 36 KURUŞA YÜKSELDİ. ÇİFTÇİLERİMİZİN İÇİN BU MİKTAR BİLE ÇOK YÜKSEK”

Çiftçilerimizin tarım BAĞ-KUR primleri, açıklanan asgari ücret ve aylık prim gün sayısının 29 günden 30 güne çıkması nedeniyle yüzde 59,99 oranında artarak 2 bin 158 lira 08 kuruştan 3 bin 452 lira 76 kuruşa çıktı. Borcu bulunmayan çiftçilere verilen 5 puanlık Hazine desteği göz önünde bulundurulsa bile çiftçimizin ödeyeceği tarım BAĞ-KUR primi, aylık bin 845 lira 31 kuruştan 2 bin 952 lira 36 kuruşa yükseldi. Çiftçilerimizin içinde bulunduğu durum düşünüldüğünde bu miktar bile çok yüksektir. 2022 yılında toplam bitkisel üretim TÜİK üçüncü tahmin sonuçları, bir önceki yıla göre yüzde 9,1 oranında artarak 117,9 milyon tondan 128,6 milyon tona ulaştı. 2022 yılında tahılların ve diğer bitkisel ürünlerin üretimi bir önceki yıla göre yüzde 14,6, meyvelerin, içeceklerin ve baharat bitkilerin üretimi ise yüzde 7,7 arttı. Sebze üretiminde ise bir önceki yıla göre 0,5 azalma oldu.

“ÜRETİCİ BİR KİLO KARKAS ET SATTIĞINDA 2021 YILINDA YILLIK ORTALAMA 15,51 KİLO YEM ALIRKEN BU MİKTAR OCAK 2022’DE 14,74'E KADAR GERİLEDİ”

Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre; 2020’de 18 milyon 158 bin baş olan büyükbaş hayvan sayımız, 2021 yılında 18 milyon 36 bin 117 başa gerilemiş, 2022 yılı haziran ayında ise 2021 yılının aynı ayına göre yüzde 2,4 azalarak 17 milyon 875 bin 632 başa düşmüştür. 2020 yılında 54 milyon 113 bin baş olan küçükbaş hayvan sayısı ise 2021’de 57 milyon 519 bin 204 başa yükseldi. 2022 yılının haziran ayında ise 2021 yılının aynı ayına göre yüzde 1,68 artarak 58 milyon 447 bin 555 başa çıktı. 2021 verilerine göre büyükbaş ve küçükbaş kesilen hayvan sayısı 27,2 milyon baş, kırmızı et üretimi ise 1,95 milyon ton olarak gerçekleşti. 2022 yılı kırmızı et üretim rakamları ise açıklanmadı. Kırmızı ette parite ise olması gereken rakamdan oldukça uzaklaştı. Üretici bir kilo karkas et sattığında 2021 yılında yıllık ortalama 15,51 kilo yem alırken bu miktar, Ocak 2022’de 14,74'e kadar geriledi. Parite, Aralık 2022’de 17,60 seviyesine yükselse de olması gereken ideal oran olan 20'nin altında kaldı. Sürdürülemez karkas fiyatları ve artan yem fiyatları neticesinde kimi üreticilerimiz, damızlıklarını kestirip elden çıkarmaya, genç dişi hayvanları ise damızlığa çekmek yerine besleyip kesime göndermeye başladılar. Toplam süt üretimi, 2021 yılında 23 milyon 200 bin 306 ton olarak gerçekleşti. Türkiye’de üretilen sütün yaklaşık yarıya yakını sanayiye aktarılıyor. 2022 yılının 10 aylık döneminde sanayiye aktarılan çiğ süt miktarı, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 3,3 azalarak 8 milyon 487 bin 892 tondan 8 milyon 206 bin 40 tona geriledi.

“GİRDİ DESTEKLERİ, ÜRETİCİNİN ALIM GÜCÜ GÖZ ÖNÜNE ALINARAK ARTIRILMALIDIR. DESTEK BÜTÇESİ, GAYRİSAFİ YURTİÇİ HASILA’NIN EN AZ YÜZDE 1’İ ORANINDA OLMALIDIR”

Ülkemizde girdi fiyatları, üreticilerin alım gücünün çok üstündedir. Girdi fiyatları makul seviyelere çekilmeli veya girdi destekleri üreticinin alım gücü göz önüne alınarak artırılmalıdır. Destek bütçesi, Tarım Kanunu’nda belirtildiği gibi Gayrisafi Yurtiçi Hasıla’nın en az yüzde 1’i oranında olmalıdır. Destekler ekimden önce açıklanmalı ve zamanında verilmelidir. Desteklerde adalet sağlanmalı, küçük aile işletmelerine öncelik verilmelidir. Tarımdan kaçışı önlemek için genç çiftçilere yönelik ek teşvik ve destekler getirilmelidir. Üzerinde tarımsal üretim yapılan, fakat çeşitli nedenlerle Çiftçi Kayıt Sistemi’ne dahil edilemeyen araziler de tarımsal destekleme sistemine dahil edilmelidir.

“ÇAY KANUNU TASLAĞI BİR AN ÖNCE YASALAŞMALIDIR. HAYVANSAL ÜRETİM KAYIT ALTINA ALINMALI”

Zeytinyağı ve pamuk prim desteğine getirilen dekara verim sınırlaması kaldırılmalıdır. Üretim fazlalığında veya krizlerde olduğu gibi talep azalışının yaşandığı durumlarda üreticimizin fiyatı düşüyor ve alıcı bulunamıyor. Bu durumda devletin, kurumlarıyla piyasaya müdahalesi şarttır. Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri, çiftçimizin düşük faizli kredi ihtiyacının tamamını karşılamalıdır. Bu amaçla tarımsal kredi kullanımı için verilen destek miktarı artırılmalıdır. Çiftçi Kayıt Sistemi’ne dahil olmayan çiftçiler de tarım sigortası yaptırabilmelidir. 2022 yılında pilot olarak uygulanmaya başlanan Gelir Koruma Sigortası, çiftçileri afetlere karşı daha fazla koruyacak şekilde yaygınlaştırılmalıdır. Yıllardır çay alımı ve pazarlaması konusunda yeterince etkin bir politikanın uygulanamaması çayda sorunları artırmıştır. Bu sorunların çözümü için hazırlanan Çay Kanunu taslağı bir an önce yasalaşmalıdır. Hayvansal üretim kayıt altına alınmalı, veriler sürekli güncellenmelidir.

“GELİR DÜZEYİ DÜŞÜK VATANDAŞLARIN ET, SÜT VE YUMURTA GİBİ HAYVANSAL ÜRÜNLERE ULAŞABİLMESİ İÇİN SOSYAL YARDIMLARIN KAPSAMI GENİŞLETİLMELİDİR”

Ülke içi bitkisel ve hayvansal üretim teşviklerine devam ederek besicilikte dana da dahil her türlü ithalatın kısa zamanda ülke gündeminden çıkarılması sağlanmalıdır. Çocuklar ve gençler başta olmak üzere gelir düzeyi düşük vatandaşların et, süt ve yumurta gibi hayvansal ürünlere ulaşabilmesi için sosyal yardımların kapsamı genişletilmelidir. Son günlerde yaşanan kalifiye eleman sıkıntısına çözüm bulunmalıdır. Sektör masaya yatırılmalı; üretim, pazarlama, dış ticaret olmak üzere kısa, orta ve uzun vadeli atılacak adımlar belirlenmeli, bu adımlar titizlikle takip edilmelidir. Tarımsal yayım ve danışmanlık hizmetinin kesintisiz sürdürülebilmesi gerekiyor. Dolayısıyla tarım danışmanlarımızın ve onlardan önemli bir hizmet alan çiftçilerimizin mağduriyetlerinin önlenmesi için tarımsal yayım ve danışmanlık desteği artırılmalıdır. Bununla ilgili mevzuat ivedilikle çıkarılmalıdır.

“ÇİFTÇİLERİMİZİ RAHATLATMAK İÇİN YIPRANMA PAYI VERİLMELİ”

Kadın ve genç çiftçilere pozitif ayrımcılık yapılmalı, zor şartlarda üretim yapan çiftçilere her yıl için 90 gün fiili hizmet zammı verilmelidir. Genç çiftçilerin tarım BAĞ-KUR primleri devlet tarafından karşılanmalıdır. Tarımda çalışan kadınlar, sigortalı olmadan önce gerçekleşen doğum nedeniyle hizmet borçlanması yapabilmelidir. Muafiyette geçen süreler çiftçilerimizin çalışma gün sayılarına eklenmelidir. Diğer sigortalılar 7 bin 200 prim gün sayısı ile emekli olurken Tarım BAĞ-KUR’lular ve esnaf BAĞ-KUR’lular 9 bin gün prim ödüyor. Çiftçilerimizi rahatlatmak için yıpranma payı verilmeli, diğer meslek gruplarına göre çiftçimizin tarımı terk etmemesi için bu avantaj sağlanmalıdır. Bakanlığımızın daha fazla sayıda tarım danışmanı istihdamı için daha kapsamlı düzenlemeler yapmasını ve bu bağlamda ziraat mühendislerinin daha fazla desteklenmesini bekliyoruz. Sonuç olarak; 2022 yılında görülen rekor girdi fiyatları artışlarına rağmen, hava koşullarının da geçen yıla göre iyi gitmesiyle bitkisel üretimde önemli bir artış yaşandı. Çiftçilerimiz, bütün zor şartlara rağmen üretimini sürdürdü. Bu, büyük bir şanstır. Başta girdilerin pahalılığı olmak üzere çözülmesi gereken sorunlarımız bulunuyor. Bu sorunlar çözülür ve yeterli destek verilirse çiftçilerimiz üretimden kopmaz ve 2023 yılında üretimde sıkıntı yaşamayız.”

Kaynak: anka