Bankamatikle ATM’den para çekerken hemen yanımda bir beyefendi geldi ve önce para çekmek yerine sigarasını yaktı ve sonra işini yapmaya devam etti. Ben sigara içmeyen biri olarak kokudan rahatsız oldum ve kendisine “Sigaranın kokusu beni çok rahatsız ediyor” dedim. Birden bana döndü ve “Burası kapalı yer değil kardeşim” dedi. Ben de “Ama burayı birlikte paylaşıyoruz; ben sizi değil siz beni rahatsız ediyorsunuz” dedim gülerek. Sonra “Burası açık alan ama sosyal bir alan ve herkese ait” dedim ve ekledim “Ben burada soyunsam tavrınız ne olurdu?” dedim. Beyefendi sustu ve “Ama Türkiye’de yaşıyoruz o kadar sorun var ki trafik, soygunlar, cinayetler vs. vs…” dedi. Ben de “Doğru ama biz sadece şu an bir konu üzerine konuşuyoruz ve bunlar konu dışı” dedim; beyefendi kendini savunmaya; asıl konu dışında yeni bahaneler üretmeye devam etmek isterken bende “Bunlara gerek yok, ben sigara içmenize karışamam ve size ne yapmanız gerektiğini söyleyemem ama ben kendi haklarımı korumak zorundayım” dedim ve biraz sonra bana “Bugün o kadar sinirliyim ki eşimle sabah tartıştım, ofisimde çalışanlarla sorun yaşıyorum” demeye başladı. Ben de “Güne iyi başlamamışsınız” dedim. “Evet” dedi ve sonra güldük karşılıklı ve gerilimi azaltarak birbirimizi çay içmeye ofislerimize davet ederek ayrıldık…

Amacım kimseye ders vermek değil ama kendi haklarımı korumak isterim. Yasa yapılırken “kapalı alan” denmiş ama asıl yazılması ve söylenmesi gereken konu mekan açık bile olsa orada “insan grubu varsa” orada kimse tamamen özgür değildir. İnsanlar seçeneklerini özgürce yapmalıdır ama kimseye zarar vermek kimsenin hakkı değildir masumca bile olsa…

Olayları kendi açımızdan ve tek taraflı bakma tuzağına düşmeden başkalarının açısından da düşünmeye başladığımızda farklı bir seviyeye geliriz hem bireysel hem de toplumsal olarak. “Halden anlamak”; başkalarının da varolduğunu ve en az bizim kadar saygıyı hakettiğini düşünmek önemlidir.

Sürekli haklı olmaya çalışmak doğru bir davranış değildir. Haklıysak tamam ama haklı olmak bir yerden sonra önemli olamaz. Önemli olan “doğru olmaktır”  haklı olmak yerine. Haklı olmak soyut bir kavramdır ve buradan tartışmaya girmek başlangıçta yenilgiyi göze almaktır.

Özür dilemeyi, “kusura bakma” demeyi neden bu kadar abartıyoruz bunun üzerine kafa yormak lazım. Özür dileyebilmek insanlığımızdan bir şey götürmez ama insan olmaya çok şey katar. Özür dilemek bizi başkalarının gözünde büyütür ve kendimize saygımızı da artırır.

Önemli olan değer odaklı bir yaşamdır. Sürekli kendimizi savunarak, haklı çıkartmaya çalışarak, başkalarını aşağı çekmeye çalışarak bir yere gidemeyiz ve mutsuz oluruz. Önemli olan; olgun olmaya, değerli olmaya, çalışmaya ve doğru işler ve şeyleri yapmaya odaklanmalıyız. Bu takdirde mutlu, daha dingin ve huzurlu bir yaşam yaşayacağımız kaçınılmaz olacaktır.