Her türlü başarımızda en önemli unsur nedir diye aklımıza bir soru gelse herhalde herkes kendine göre önemli olanları sıralamaya başlayacaktır. Kimisi sağlık, para, bilgi, çevre, akıl, zeka diyecek, kimisi bunlara farklı şeyler ekleyecek; kimisi ise bunların karışımından bir şeyler söyleyecektir. Kimse verdiği yanıtta yanlış değildir. Herkes kendi deneyimine göre haklıdır ve tüm yanıtlar geçerlidir.
Öyle bir şey var ki özel olan, bizi yöneten, onsuz hiçbir şey yapamayacağımız ve bizi diğerlerinden ayıran farklı ve o kadar da değişken; çok çabuk değişen ve bazen kendimizin bile anlayamadığı çok özel bir şey…

“ Ruh Hallerimiz” yani içinde bulunduğumuz duygu durumu. Her şey ama her şey ruh halimize bağlıdır. Kendimizi kötü, işe yaramaz ve yalnız hissediyorsak, dünya üstümüze gelse yanlış olduğumuzu söylese bile kimse bizi yolumuzdan çeviremez. Ruh halimiz düşüncemizi ve dolayısıyla davranışımızı kontrol eder. Nasıl davranıyorsak biliyoruz ki, bizi o davranışa iten ruh hali içerisindeyizdir. Bir anlamda “şovu götüren duygulardır” dersek abartmış olmayız.

Hayır. Son yılların oldukça gözde kavramı ve konusu olan duygusal zekadan (EQ) bahsedecek değilim. Gerçi bazı boyutları ile duygusal zekanın bir unsuru gibi görülse de ruh hallerimiz daha geniş ve farklı bir alanı kapsamaktadır.

Bir iş görüşmesine giderken ne kadar yetenekli, bilgili ve deneyimli olursanız olun, eğer o an geldiğinde kendinizi iyi hissetmiyorsanız- hastalık dışında- işler iyi gitmeyecektir.

Bir müşterinizle önemli bir proje için görüşeceksiniz ama yine kendinizi iyi, yeterli ve gününde hissetmiyorsanız, keyfiniz yerinde değilse yine işiniz ters gidecektir. Bir sporcu ne kadar antrenman yaparsa yapsın, kendini hazır, formda hissetmiyorsa maça çıktığında galibiyet kendine uzak olacaktır.

Örneklerimizi çoğaltabiliriz. Farklı alanlardan farklı fakat benzer örnekler verebiliriz. Galatasaray Futbol Takımı ile UEFA Kupasını, A Milli Futbol Takımız ile Dünya ve Konfederasyon Kupasını kazandığımızda, Yelken Milli Takımı İLe Dünya Şampiyonu olduğumuzda; Atina Olimpiyatlarında Nurcan Taylan ( buna örnek birçok sporcu ve takımla) ile Olimpiyat rekorunu kıracağımız daha önceden biliyorduk. Çünkü hem inanmış, hem kendimizi buna hazırlamış ve bu ruhsal durumu yaratmayı öğrenmiştik.

Kısacası hazırdık. Bu “hazır hale” gelmek için çok çalışılmıştı. Bu hazırlık duygusu şampiyonların şampiyon olduğu, rekorların kırıldığı, insanın kendini bile aşan işler yaptığı o inanılmaz ve biraz da gizemli gibi görünen “ruh halleri” farkı yaratan en önemli unsurdu. 





İnsan kötümser, kaygılı ve endişeli olarak büyük başarılar üretemez. Belki bazen kaygı harekete geçmek için insanı motive eder ama büyük başarılarda haz ve zevk insanı kendi sınırlarının ötesine götüren en önemli içsel ve doğal kaynaktır. 

Birçok insan kendinden kaçmak, olumsuz ruh hallerini iyiye götürmek için - maddi durumları ve kariyerleri ne olursa olsun- ilaç, sigara, alkol, uyuşturucu vs kullanır. İnsan, yapısı gereği doğal olarak ürettiği hormonları kullanarak kendini iyi hissetmek yerine ilaç, alkol ve uyuşturucu gibi zararlı ve suni şeylerden almaya gitmesini anlamak zordur.

Başarının ve mutluluğun önemli ve o kadar da özel durumudur insanın kendisini iyi hissetmesi. Belki de kendimizi iyi hissetmek için çok çalışıyor, para kazanıyor, çevre ediniyor veya başka şeyler yapıyoruz.

Kendimizi iyi hissetmek için çok şey istemediğimizde ve belki de bir nefes alabilmek yettiğinde hayat kolaylaşacak ve kendimizi belki de çok ama çok güçlü hissetmeye başlayacağız…

İlaçsız, nedensiz, koşulsuz…