CHP Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkin, Amasra Maden Kazasını Araştırma Komisyonu’nda, “Bu cenazeler üzerinden kim siyaset yapıyorsa Allah belasını versin. Yani böyle bir şey olamaz arkadaşlar. Burada 42 vatandaşımızın hayatından söz ediyoruz ve bunlar tekrarlana geliyor” dedi.

Müzeyyen Şevkin, TBMM’de kurulan Amasra Maden Kazasını Araştırma Komisyonu’nun bugünkü toplantısında söz aldı. Şevkin, görüşmeden şunları söyledi:

“BU CENAZELER ÜZERİNDEN KİM SİYASET YAPIYORSA ALLAH BELASINI VERSİN”

Şimdi, tabii acı olan, 41 vatandaşımızın, biri de hastanede olmak üzere 42 vatandaşımızın hayatını kaybettiği, ikiz çocuklarını kucaklayamayan, öldükten beş gün sonra doğan çocuğunu kucaklamayan cenazeler üzerinden siyaset yaptığınızı söylemek en hafif tabiriyle… Yani kullanmak istemiyorum ama çok üzücü bir durum. Bu cenazeler üzerinden kim siyaset yapıyorsa Allah belasını versin. Yani böyle bir şey olamaz arkadaşlar. Burada 42 vatandaşımızın hayatından söz ediyoruz ve bunlar tekrarlana geliyor. Burası bir araştırma komisyonu, elbette ki bir aksaklık var ki bu insanlar yaşamını yitirmiş ve bu araştırma komisyonunun görevi de bunları ortaya koymak. Dolayısıyla bundan neden rahatsızlık duyuluyor, bunu anlamakta güçlük çektiğimi ifade ederek başlamak istiyorum sözlerime. Şimdi, bakın, deniliyor ki ‘Isıtıp ısıtıp tekrar’… Efendim, sekiz yıl önce meydana gelmiş Soma kazası, 13 Mayıs 2014 Soma kazası sonrası İSG’yle ilgili önermeler sunmuş, o günün komisyonunda değerli çalışan arkadaşlarımız. ‘İş güvenliği uzmanının tanımı, iş güvenliği mühendisliği ve iş güvenliği teknik elemanı olarak ayrı ayrı tanımlanmalıdır’ diye bir önermede bulunmuş. Buna katılıyor musunuz diye sormak isterim. Yine ‘Maden iş yerinde en az bir iş güvenliği uzmanının tam zamanlı olarak çalışması gerekir’ denilmiş sekiz yıl önce hazırlanan raporda. Yine ‘İş güvenliği uzmanı, iş yeri hekimi ve teknik nezaretçilerin denetim yaptıkları iş yerlerinde farklı görevlerde çalışmaları yasaklanmalıdır’ demiş.

“SOMA'DAN BU YANA 200’Ü AŞKIN VATANDAŞIMIZI DA KAYBETTİĞİMİZİ BİLİYORUZ”

Söz konusu maden kazasının yaşandığı ocakta bunlar var mıydı, bunu da sormak isterim. ‘İş güvenliği uzmanları, iş yeri hekimleri ve teknik nezaretçilere yönelik mesleki mesuliyet sigortaları oluşturulmalıdır’ demiş. ‘Maden teftişi yapacak iş müfettişinin eğitimlerinde maden konularına ağırlık verilmeli ve yardımcılık döneminin sahaya geçirilmesi sağlanmalı, ayrıca akademiye benzer bir yetiştirme akademisi kurulmalıdır’ denmiş. Devam ediyor, ‘En az 20 fiili olarak sahada görev alan müfettişlerin eğitim, rapor inceleme ve Bakanlığın mevzuat hazırlama birimlerinde görev almaları sağlanmalıdır. Maden iş yerinin çalışma koşullarının mevzuata uygunluğunun sağlanması açısından işin yürütümü yönünde her yıl periyodik olarak denetlenmesi sağlanmalıdır’ demiş. Yine ‘ILO 176 sayılı Madenlerde Güvenlik ve Sağlık Sözleşmesi hükümleri doğrultusunda ulusal mevzuatta düzenlemeler yapılmalıdır’ demiş. Mesela ‘Seri havalandırma yasaklanmalıdır’ demiş. Pek çok şey var, ben çok önemli olanları söylemek istiyorum. ‘Yer altı havalandırma kapılarının merkezi izleme sisteminden kontrol edilmesi zorunlu hale getirilmelidir’ gibi bir dizi önermeler sunulmuş arkadaşlar.

Bunları inceleme fırsatınız oldu mu, bilmiyorum; 680 sıra sayılı, sekiz yıl önce yapılmış çalışmalar. Yine bizim bir araştırma komisyonu kurulmuş ve bu önermeler sunulmuş. İş güvenliği uzmanları olarak bu önermelerin ne kadarı hayata geçirildi ve bunların hangi birimleri hayata geçirilmedi ki bu maden kazaları hâlâ olagelmeye devam ediyor? Sadece toplu ölüm olduğunda ne yazık ki gündeme geliyor ama bir sürü madende 1, 2, 3’e varan ölümlerin yaşandığını, Soma'dan bu yana 200’ü aşkın vatandaşımızı da kaybettiğimizi biliyoruz. Şimdi, birkaç soruyla da tamamlayacağım hemen kısaca, sözlerime son vermek istiyorum. Şimdi, Amasra'da bu maden kazasının gerçekleştiği yerde -ben sunumun ne yazık ki biraz sonuna doğru yetişebildim komisyonda olduğum için, bağışlayın eğer siz bunu sunduysanız- o maden alanında iş müfettişi sayısı yeterli miydi? İki; İSG kontrollerinde, en son İSG kontrolünde herhangi bir aksaklık gözlenmiş miydi? Üç; ne sıklıkla teftiş yapılıyordu bu maden ortamında? Dört; teftiş raporlarının etki analizleri yapılıyor mu, yani caydırıcı olması için ne gibi önlemler alınıyor, bunlar kontrol ediliyor muydu daha sonra? Teftişe giderken bir önceki teftiş raporundaki aksaklıklar ve raporlar inceleniyor muydu? Bunlar yerine getirilmiş mi, kontrol ediliyor muydu?

Şu önemli; bilirkişi raporu var biliyor musunuz, sizler bu konunun uzmanısınız, çoğunuz maden mühendisi, herhâlde iki makine mühendisi var, az önceki tanıtımdan anladığımız kadarıyla. 42 vatandaşımızı yitirdiğimiz bu süreçte, sonuçta bir kaza oldu, ölümler oldu, bir iş cinayeti oldu -adına her ne derseniz deyin- buna somut olarak neyin sebep olduğuna ilişkin görüşünüz nedir? Bu kadar uzman insansınız, somut olarak… Bir ihmal mi dersiniz, kaza mı, ne derseniz deyin, buna ilişkin somut görüşünüz nedir? Bir de son olarak; uçaklardaki kara kutu benzeri bir kutunun olduğundan söz ediliyor, buna ulaşılabildi mi? Bundan alınan bir veri var mı?”

Kaynak: anka