HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, “Hukuku tamamen siyasetin intikam aracı haline getirdiler ve muhalif avına çıkmış durumdalar. Son bir haftada Diyarbakır’da 21 gazeteci gözaltına alındı ve gözaltı süreçleri hala devam ediyor. Gizlilik kararları ile birlikte ilk dönem avukatlarıyla görüştürülmediler şimdi de gözaltı süreleri 16 Haziran’a kadar uzatılmış durumda. Gazeteciler yaptıkları meslek dolayısıyla hakikatleri yazdıkları için özgür basın mensupları gözaltındalar” dedi.

HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş TBMM’de bugün basın toplantısı düzenledi. Beştaş özetle şunları söyledi:

“GAZETECİLER MESLEK DOLAYISIYLA GÖZALTINDA”

“Hukuku tamamen siyasetin intikam aracı haline getirdiler ve muhalif avına çıkmış durumdalar. Son bir haftada Diyarbakır’da 21 gazeteci gözaltına alındı ve gözaltı süreçleri hala devam ediyor. Gizlilik kararları ile birlikte ilk dönem avukatlarıyla görüştürülmediler şimdi de gözaltı süreleri 16 Haziran’a kadar uzatılmış durumda. Gazeteciler yaptıkları meslek dolayısıyla hakikatleri yazdıkları için özgür basın mensupları gözaltındalar.”

“BASINA SANSÜR YASASIYLA TÜM MUHALEFET HEDEF ALINIYOR”

“Basında sansür (dezenformasyon) yasasının zamanlaması ve hemen gazetecilerin gözaltına alınması tabii ki tesadüf değil. Basına sansür yasasıyla tüm muhalefet hedef alınıyor bunu anlamak için çok da bilmeye gerek yok. Önce yine Kürtlerden başladılar, özgür basın geleneği temsilcilerini gözaltında tutuyorlar. Kadın basını da gözaltında tutuyorlar. Jinnews dünyada ve Türkiye’de ilklerden birini oluşturuyor, sadece kadın ajansı, kadın haberleri yapıyorlar onlar da gözaltında.”

“AB’NİN DAHA OBJEKTİF TUTUM ALMASI GEREKİYOR”

“Türkiye’de demokrasi hukuk devleti temel hak ve özgürlüklere dair elle tutulur bir ilerleme kaydedilmediğini bu raporda (Avrupa Parlamentosu’nda geçen hafta oylanarak kabul edilen 2021 Türkiye raporu) görüyoruz. AB ile müzakere sürecinin başlama şansı olmadığı net bir şekilde ifade edilmiş oldu. Hatta Türkiye raportörü ‘HDP’nin kapatılması halinde Türkiye’nin AB’ye katılım sürecinin devam edeceğini düşünmüyorum’ sözlerini kullandı. ‘AB’ye gireceğiz’ diye AKP iktidarı yola çıkmıştı şimdi ise AB’nin kapısından geçemeyecek bir iktidarla karşı karşıyayız. Hakikaten bu rapordan belgelerden sadece bir tanesi. Tabii ki bu tesadüf değil 94 yılında DEP’in kapatılması sürecinde AP Türkiye ilişkileri durma noktasına gelmişti. AB raporları çok önemli, önemsiyoruz ama AB’nin tutum almakta çok da ilerlemediğini ifade etmek istiyorum daha objektif somut tutumlar alması gerekiyor. Türkiye, hayatın her alanında hakikaten içler acısı bir durumda.”

“HALK ARTIK BUNLARI CİDDİYE ALMIYOR”

“İşsizlik, açlık, yoksulluk aynı hızla devam ediyor. Fahrettin Altun twitter hesabında bir video paylaşmış bir masal tablosu aslında. Bu masal tablosunda vatandaş yok. Bu ülkenin her alanına sirayet eden bir çöküş hikayesi görüyoruz. Bu masal tablosunda her alanda başarılı bir ülke çiziliyor ama burası Türkiye mi emin değiliz. Türkiye olmadığını bu ülkede yaşayanlar olarak söyleyebiliriz. Gerçekler o kadar eğilip bükülmüş ki ne ağzına kadar dolan cezaevleri ne her gün işlenen kadın cinayetleri ne ranta ekolojik talana dair veriler ne sağlık ve eğitimdeki çöküş ne de ekonomik buhran var bu masalın içinde. Halk artık bunlar ciddiye almıyor. Bunların yalan olduğunu gayet iyi biliyor.”

“HANGİ YÜZLE VATANDAŞA BU MASALLARI ANLATIYORLAR”

“Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçmesinden bu yana ekmeğin fiyatı yüzde 200 arttı benzer şekilde süt yüzde 200’ün üzerinde ayçiçek yağı yüzde 300’e yakın, yumurta yüzde 200’ün üzerinde zamlandı. Akaryakıt zamları ise aslında bütün zamların temel nedeni olmaya devam ediyor. Akaryakıt zammı yüzde 256 oranında devam ediyor. Yoksulluk sınırının 19 bin 602 TL olduğunu da aklımızdan hiç çıkarmayalım. Bu rakamlar ortada dururken hangi yüzle vatandaşa bu masalları anlatıyorlar hakikaten ben bunlara inanamıyorum. Şunu söylemek istiyorum demokratikleşme olmadan ekonomi düzlüğe çıkmaz. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi devam ettiği müddetçe ekonomi düzelmeyecek. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ile ceberut ve içinde halk olmayan bir sistem inşa ediyorlar. En son getirdikleri GES ve daha önceki kur korumalı sistemde halk yine yok. Parası olanlar, zengin olanlar var onları kurtarmaya ve onları daha çok zenginleştirmeye çalışan bir iktidar aklıyla ekonomi düzlüğe çıkmayacak. Fabrika yerine cezaevlerinin yapıldığı bir ülkede ekonomik buhran bitmez.”

“KÜRT TÜRK KARDEŞTİR HİKAYELERİYLE KAÇAK GÜREŞMESİNE GEREK YOK”

Beştaş, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun, Demokratik Bölgeler Partisi Eş Genel Başkanı Salihe Aydeniz’in polise yumruk attığını belirterek paylaştığı görüntüyle ilgili olarak da şunları söyledi:

“İstanbul’daydık. Ben de oradaydım. Dünden bu yana çeşitli spekülasyonlar var. Biz HDP olarak işkenceye, savaşa, mutlak tecrite karşıyız. Tecrit bir işkencedir, işkenceye karşı olmak insan olmanın gereğidir. Bugün AKP iktidarı MHP ile birlikte ‘ben işkencenin yanındayım, işkence yapıyorum ve devam ediyorum’ diyorsa çıkıp açıklasınlar. ‘Tecriti ben bilerek ve isteyerek uyguluyorum, hukuksuzlukta ısrar ediyorum’ diyorsa çıkıp ifade etsin. Böyle kaçak güreşmesin. ‘Kürt halkıyla Türk halkı kardeştir’ hikayeleriyle kaçak güreşmesine gerek yok. Diyorlar ki neden bu dönemde. Her gün cenazeler geliyor. Tam da bu dönemde önemli. Her gün gençler toprağa düşüyor. Bu cenazelere dair TBMM’nin tek görevi yas dilemek değil savaşı durdurmak ve bu meseleyi çözmektir. Kürt meselesinin demokratik bir şekilde çözülmediği Türkiye, ne ekonomi ne hukuk devleti olma ilkesinde ne hak ve özgürlüklerde ne eşitlik mücadelesinde bir milim ileri gidemez. İmralı’nın anlamı ne?”

“DÜNKÜ ETKİNLİK SAVAŞA KARŞI BİR ETKİNLİKTİ”

“İstisnalar hariç 2013-2015 arası hiçbir gencin burnu kanamadı. Bir bahar iklimi geldi. Çünkü Trabzon’daki bir asker annesi de ‘benim çocuğum güven içinde’ dedi. Hakkari ve Mardin’deki bir Kürt gencinin annesi de ‘çocuğum çatışmada değil, bu sorun çözülecek’ dedi. Bu nedenle İmralı Adasından gelecek çözüm çağrısı tecrit altında tutuluyor. Biz HDP olarak diyoruz ki ‘tecriti kaldırın, İmralı kapılarını açın, buraya cenaze gelmesin, huzur gelsin.’ Dünkü etkinliğimize birçok kesimden katıldılar. Sadece HDP ve bileşenleri değil demokratik kamuoyu da Kadıköy’deydi. Çünkü ölüm haberlerinin gelmesini istemiyoruz bunun karşısında mücadelemize devam ediyoruz. Dünkü etkinlik savaşa karşı bir etkinlikti.

Fakat onlar ne yaptılar? Ağır bir saldırı ile bunu kapatmaya çalıştılar. Türkiye, çözüm projelerinden ve Öcalan’ın görüşlerinden korkuyor. Engelliyor. Duyulmasını istemiyor. Onlar içeride seçim çalışmaları kapsamında savaş tamtamlarını çalmaya devam ediyorlar. Çünkü milliyetçiliği büyütecekler, kutuplaşmayı artıracaklar. Çünkü insanlar birbirine yaklaşırsa, birbirini dinlerlerse, bu meselenin çözülebilir olduğunu görecek ve AKP ve MHP kaybedecek.

Dünkü etkinlikte bütün İstanbul polisi Kadıköy’deydi. Polis basını da çıkardı. İnsanlar her yerde öbek öbek işkenceye karşı ses çıkarmak için alana toplanmışlar ama polis var gücüyle saldırıyor, işkence yapıyor.”

"KARAR VERSİN, MUHALEFET Mİ İÇİŞLERİ BAKANI MI"

Bir plastik kelepçe zorla milletvekilimize takıldı. Getirdim ibret olsun diye. Şu anda rapor alsak hepimizin raporu olacak. İçişleri Bakanı dün çıkıp bunun talimatını verdiğini söyledi. Bu bizim için sır değildi. Başka bir şey daha vardı. Şaşkınlık ve üzüntüyle karşıladığımı ifade edeceğim. Sayın Akşener de açıklama yaptı. Kadınlar yürütülmüyor, sanki bizler orada özgürce yürümüşüz, açıklama yapmışız gibi bir twit var. Yanılıyorsunuz Sayın Akşener. Konuşmasına bile, yürüyüşe, en demokratik hakka izin vermediler. 'Kadınlar yürütülmüyor' diyorsunuz doğru ama kadınlar yürütülmeyince de şiddet gören biziz. Ali İsmail Korkmaz'ın anmasında da HDP var. Orada da engelliyoruz. Meral Hanım karar versin. Muhalefet mi İçişleri Bakanı mı? İçişleri Bakanlığı'na mı özeniyor? Şaşırmamak mümkün değil. Muhalefet yapmak istiyorsa Kürt düşmanlığını körükleyen politikalardan uzak durması lazım.”

 

Kaynak: anka