CHP’nin 21 köy enstitüsünü ziyaret programının ardından “Dünden Bugüne Çözüm Köy Enstitüsü” konulu panel düzenlendi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Lale Karabıyık, "O zaman okulları biz köye götürmüşüz, köy çocuklarını yetiştirmiş. Bugün, o köy okullarını kapattılar. Çocuklar da artık taşımalı eğitimle başka bir yere taşınıyorlar. Orada bir öğretmen yok, orada İstiklal Marşı okunmuyor, bayramlar kutlanmıyor” dedi. Köy enstitülerini yerinde incelediklerini belirten Yıldırım Kaya ise, "Her köy enstitüsünde binlerce kitap var. Bazı okul müdürleri inadına korumuşlar. Ama Hasanoğlan’da 10 bin kitabımız kayıp. Kuyruklu piyanomuz kayıp. Demirbaşlarımız kayıp" diye konuştu.  

CHP’nin Ankara Milletvekili Yıldırım Kaya başkanlığında gerçekleştirilen 21 köy enstitüsünü ziyaret programının ardından bugün Doğan Taşdelen Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde “Dünden Bugüne Çözüm Köy Enstitüsü” konulu panel düzenlendi.

Köy enstitülerinin kurucusu eğitimci İsmail Hakkı Tonguç’un mezarı başında anılmasının ardından başlayan panelde, köy enstitülerinin ilk hali ve bugünkü halini gösteren fotoğraflar sergilendi. Panelde, CHP Genel Başkan Yardımcısı Lale Karabıyık ve CHP Ankara Milletvekili Yıldırım Kaya konuşma yaptı.   

“TÜRKİYE’NİN EĞİTİM TARİHİNDE BU GÜZEL ÖRNEKLERDEN SONRA BURAYA NASIL GELİNDİ?”

Karabıyık, konuşmasında şunları söyledi:

“Köy enstitülerini anlatıyoruz. Fakat öyle bir dönemdeyiz ki bize şu anki eğitim sisteminde gördüklerimiz köy enstitülerini özlemle tekrar hatırlatıyor. Türkiye’nin eğitim tarihinde bu güzel örneklerden sonra herkes diyor ki buraya nasıl gelindi? Tarihe şöyle bir baktığımızda, nasıl bir hedef ve mantıkla köy enstitüleri oluşturulmuş? Kalkınmak gerek, okuma yazma öğretmek gerek. Bir ülkenin kalkınmasını sağlayacaksanız… Eğitmek için öğretmenlerin olması ve yetiştirilmesi gerekiyor. Çocuklar gençler yetiştirilecek öğretmen olacak. Peki nerede bu çocuklar gençler? Köylerde. Bu çocuklar nasıl gidecek öğretmen olmak için eğitilecekleri okula? E biz o zaman okulları köye getirelim. Böyle bir mantık ve doğru hedefle oluşturulan sistem.

"ATATÜRK BÜSTLERİ YERLERDE"

O zaman okulları biz köye götürmüşüz. Köy çocuklarını yetiştirmiş ve ülkeye faydalı kalkınmada çok büyük önemi olan gençler olarak yetiştirmişiz. Bugün o köy okullarını kapattık, kapattılar. Çocuklar da artık taşımalı eğitimle başka yerlere taşınıyorlar. Her geçen gün taşınan öğrenci sayısı yüksek maliyetlerine rağmen arttı. Ardından orada bir öğretmen yok. Orada İstiklal Marşı okunmuyor, bayramlar kutlanmıyor. Ben yeni vekil olduğum zamanlarda da çok fazla köy okulunu gezmiştim. O manzaraları o zaman görmüştüm. O köy enstitüleriyle kıyasladığınızda yıllar sonra köy okullarının Atatürk büstleri yerlerde ve içlerinde domates biber kurutulan sınıflara dönüşmüşlerdi. Her bu örneği gördüğünüzde köy enstitülerini bir kez daha hatırlıyor ve nereden nereye geldiğimize gerçekten üzüntü duyuyoruz.”

“ÇÜNKÜ KÖYLÜ AYDINLANIRSA CUMHURİYETİN GELENEKLERİNE SAHİP ÇIKACAKLARINI BİLİYORLARDI”

21 köy enstitüsünü yerinde incelediklerini söyleyen Kaya ise şunları söyledi: 

Köy enstitüleri 21 kaynaktan fışkırdı, tohumlar umut oldu Anadolu’ya. Umudun düşmanları boş durmadılar elbette. İftiralarıyla yalanlarıyla yıkmaya çalıştılar ve sonunda kapattılar. Kapattıkları 1954 yılındaki sadece köy enstitüleri olmadı. Köy enstitülerini kapatanlar durmadılar. Köydeki okulları da kapattılar. Çünkü köylü aydınlanırsa, bilinçlenirse Cumhuriyet’in geleneklerine sahip çıkacaklarını biliyorlardı. Onlar bunu bildikleri için kapattılar. Biz de aydınlanmanın ışığının eğitim devrimleri olduğu için inadına ‘çözüm köy enstitüleri’ diyoruz.

“HER GİTTİĞİMİZ YERDE BİR İLKEYİ GÖRDÜK”

Her gittiğimiz yerde bir ilkeyi gördük. Birinci ilkemiz mücadeledir. Anladık ki köy enstitüleri her şeyden önce mücadele demektir. Bu tuğlalar, her bir köy enstitüsünde yıkmaya çalıştıkları ama inatla Hasan Balkır’ın Çorum’dan gelen öğrencileriyle birlikte Gölköy Enstitüsü’nde 3 bin tuğlaya ihtiyaç varken, 2850 tuğla yaparak paraları yetmediği için İsmail Hakkı Tonguç’a ‘hayallerini yitirme, karamsarlığa kapılma, Milli Eğitim Bakanlığı’ndan bütçe istemiyoruz’ diye 4 tane tuğlayı gönderirler. İkinci ilkenin dayanışma olduğunu gördük. Öğrencileri paylaşma mantığıyla yetişmişler. Köy enstitülerin binalarını bu öğrenciler yapmış. Üçüncü ilkeleri eğitim hakkıymış. Dördüncüsünü cinsiyet eşitliğini gördük. 1940 yılında cinsiyet eşitliği yaratılmış. Beşinci ilkemiz laiklik, bunu gördük. ‘Okullar tatil oldu kurtulduk diyorsunuz’ değil mi? Kurtulamadınız. TÜGVA, TÜRGEV, ENSAR, İlim Yayma cemiyetleri şimdi Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı olan okullarda kurslar açmaya başladılar. Altıncı ilkeleri demokratik eğitim ilkeleri olmuş. Demokratik eğitim ilkelerini hayata geçirirken, öğrenciler tartışmışlar, her yazarı okumuşlar. İkinci Cumhurbaşkanımız İsmet İnönü’nün yediği yemeği eleştirebilecek kadar özgür düşünceyi egemen kılmışlar.

“HASANOĞLAN’DA 10 BİN KİTABIMIZ KAYIP”

Bilimsel eğitimdir köy enstitüleri. Parası olmayan yoksul köy çocuklarının ayak yalın karda yürüyen Ümit Kaftancıoğlu’nun okuyabileceğidir. Ama nereden bilsinler ki 1980’de faşist katiller tarafından katledileceğini. Dokuzuncu ilkemiz kardeşliktir. Köy enstitülerin 11. ilkesi öğretmene saygıdır. O zaman öğretmenin tüm ihtiyaçları köy enstitüsünde üretiliyor. Şunu üzülerek gördük. Her köy enstitüsünde binlerce kitap var. Bazı okul müdürleri inadına korumuşlar. Ama Hasanoğlan’da 10 bin kitabımız kayıp. Kuyruklu piyanomuz kayıp. Demirbaşlarımız kayıp."

 

Kaynak: anka