CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kuşoğlu, İstanbul Finans Merkezi ile ilgili kanun teklifi görüşmelerinde; “7'nci maddede diyor ki; ‘Bu İstanbul Finans Merkezinde çalışma yapan şirketler isterlerse kayıtlarını Türkçe tutmayabilirler.’ Finans merkezleri, finans merkezlerinde çalışan şirketler, hepsi Türk hukukuna tabi şirketler, hepsi Türkiye kurumları, Türkiye hukukuna göre kurulmuş şirketler. Bunların kalkıp da Türkçe kayıt tutmaması diye bir şey nasıl söz konusu olabilir? Biz egemen bir ülke değil miyiz, nasıl Türkçe kayıt tutmazlar? Burası serbest bölge değil, bakın, serbest bölge olduğunda, serbest bölge Türkiye toprağı değil; orada Türkçe dışında kayıt tutulabilir, onu anlarım ama burası Türkiye toprağı, Türkiye hukukuna tabi, Türk hukukuna tabi şirketler orada. Ne demek Türkçe kayıt tutmayacaklar? Bunu anlamak mümkün değildir; bu, egemenliğin devridir” dedi.  

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu, TBMM Genel Kurulu’nda görüşülen İstanbul Finans Merkezi ile ilgili kanun teklifi hakkında dün konuştu. Kuşoğlu, kanun teklifinin 7’in maddesindeki; “Bu İstanbul Finans Merkezinde çalışma yapan şirketler isterlerse kayıtlarını Türkçe tutmayabilirler” kısmına tepki gösterdi.  

“NİYE ORAYA GİDECEK ŞİRKETLER? VERGİ AVANTAJI VAR, GELİR VERGİSİ ÖDEMEYECEK BELLİ KOŞULLARDA”

Kuşoğlu ayrıca, İstanbul Finans Merkezi’nde çalışacak şirketlere tanınan vergi avantajını da eleştirdi. Kuşoğlu; “Niye oraya gidecek şirketler? Vergi avantajı var, gelir vergisi ödemeyecek belli koşullarda, kurumlar vergisi ödemeyecekler, BSMV, banka sigorta muameleleri vergisi ödemeyecekler, harç ödemeyecekler, damga vergisi ödemeyecekler; avantajları bu olacak. Lüks bir merkezde çalışacaklar, vergi ödemeyecekler ama ‘İstanbul Finans Merkezi Kanunu çıktı, binaları var’ diye şu anda Türkiye'ye finans alanında ilave getirilen bir avantaj söz konusu olmayacak. Sadece bu bankalar -ki bankaların çoğu yabancı ortaklıdır biliyorsunuz- finans kuruluşları vergi avantajına sahip olmuş olacaklar” diye konuştu.

Kuşoğlu, İstanbul Finans Merkezi ile ilgili kanun teklifi hakkında şunları söyledi:

“Çok önemli bir konuyu görüşüyoruz aslında, bu sıralar bu kadar boş ama çok önemli bir konu bu. Finans, sürdürülebilir bir ekonomi için, büyüme ve istihdam için, bu istihdamın, büyümenin sağlıklı bir ekonominin oluşmasında çok önemli bir rol oynuyor. Dolayısıyla finansa çok çok ihtiyacımız var. Finans merkezleri de bu finans ihtiyacının karşılanmasında çok önemli rol oynayan merkezler. Finans merkezleri, bir anlamda finans konusunda kümelenmelerin olduğu, finans konusundaki şirketlerin bir araya geldiği, kümelendiği çarşılar, yoğunlaştığı merkezler başşehirler. ‘Çok önemli’ dedim, sonuç olarak İstanbul Finans Merkezi Kanun Teklifi'ni eksiklerine rağmen, hatalarına rağmen desteklemek istiyoruz. Ancak bazı sorularımız var, bunu Plan ve Bütçe Komisyonu’nda da sorduk, cevap almaya çalıştık, burada da soracağız, cevap almaya çalışacağız; bunlarla ilgili olumlu cevaplar verilebilirse de desteklemek istiyoruz.

“BENİM BU SORULARI SORABİLMEM İÇİN BURADA SİYASİ İRADEYE SAHİP HİÇ KİMSE YOK”

Bu eleştirilerimize cevap verilebilirse böyle bir kanun teklifinin gerçekten de desteklenmesi gerekir. Peki, kimlere soru sormamız gerekiyor, hep beraber, milletvekilleri olarak bu soruları kimlere soracağız? Tabii ki bunları yürütme erkinde olan, siyasi irade sahibi kişilere soracağız. Kimler bu siyasi sorumlular? Eskiden siyasi sorumlular başbakanlardı, bakanlardı bunlara sorardık, gelirlerdi, burada ya da Plan ve Bütçe’de otururlardı, komisyonlarda bulunurlardı. Ancak şimdi görüyorsunuz siyasi iradeye sahip, seçilmiş hiç kimse yok. Benim bu soruları sorabilmem için burada siyasi iradeye sahip hiç kimse yok. Bu soruları hep beraber hâlbuki siyasi iradeye sahip kişilere sormamız lazım.

“NEDEN ANKARA'DAN İSTANBUL'A GÖTÜRÜYORSUNUZ? İSTANBUL'DAKİLERİ NEDEN BELLİ BİR YERE TOPLUYORSUNUZ?”

Türkiye'de, İstanbul'da bir finans merkezi kuruluyor, önce bölgesel sonra da küresel çapta olacak; Merkez Bankası gibi, Hazine gibi kurumlarımızı, tüm büyük bankalarımızı, BDDK'yi, SPK'yi hep oraya alıyoruz, hep orada topluyoruz, bütün finansla ilgili şirketler orada toplanıyor. Bunu nasıl yapıyorsunuz, niçin yapıyorsunuz, bunun haricinde bizim bilmemiz gereken neler var? Sormamız lazım. Neden Ankara'dan İstanbul'a götürüyorsunuz? İstanbul'dakileri neden belli bir yere topluyorsunuz? Hepsini sormamız lazım. Kime soracağız? Yok işte kimse. Seçilmiş hiç kimse, siyasi iradeye sahip hiç kimse yok bunları sorabilmemiz için.

“SAYIN CUMHURBAŞKANI GELEMİYOR BURAYA, ONUN ADINA BURADA OLMASI GEREKEN KİŞİLERE DE BU SORULARI SORAMIYORUZ”

Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde maalesef böyle bir durum var; bakanlar atanmış, seçilmiş değiller yani burada olsalardı dahi bu soruları sormak ve olumlu cevaplar almak mümkün değildi maalesef. Sayın Cumhurbaşkanı gelemiyor buraya, onun adına burada olması gereken kişilere de bu soruları soramıyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı ve ilgili bakanların burada olması lazım, o da yok.

“HUKUK YOKSA SADECE BİNAYLA OLUR MU?”

Ben İstanbul Finans Merkezini gezdim, arkadaşlarımızla beraber iki hafta kadar önce İstanbul Finans Merkezini gezdik. Muhteşem bir yer, bir kere onu söyleyeyim, gerçekten çok başarılı binalar var; 3,4 milyar dolara mal olmuş; 3,4 milyar dolar, şu andaki dünyadaki artışla beraber en az 5 milyar dolarlık bir merkez; belki de dünyada fiziki olarak en iyi koşullara sahip finans merkezi olacak İstanbul Finans Merkezi ama bina olarak var. Onun haricinde finans merkezlerini finans merkezi yapan konu demokrasidir, adalettir, şeffaflıktır, hesap verilebilirliktir. Şimdi, değerli arkadaşlar, bunlar yoksa, hukuk yoksa sadece binayla olur mu? Yani o dediğim, biraz önceki metaforda olduğu gibi çocuğunuza sevgisiz, saygısız, psikolojik desteksiz, ilgisiz sadece okul veriyorsunuz; bu da böyle. Böyle bir yerde başarının olması mümkün müdür? Teşbihte hata olmaz, maalesef böyle bir sıkıntı var.

“ŞU ANDA TÜRKİYE'YE FİNANS ALANINDA İLAVE GETİRİLEN BİR AVANTAJ SÖZ KONUSU OLMAYACAK”

Ve bir soru daha sormak istiyorum, bunu Komisyonda da sordum, net olarak cevap alamadım. Şimdi, değerli arkadaşlar, değerli milletvekilleri, İstanbul Finans Merkezi yapılıyor, kanun da çıkarıyoruz. Bizim finans kuruluşlarımızın, bankalarımızın, finansla ilgili tüm kuruluşlarımızın şu anda yapamadığı, yapmadığı, İstanbul Finans Merkezi açıldığında yapabileceği hiçbir şey yok, hepsini şu anda yapıyoruz, ilave hiçbir şey yok. İstanbul Finans Merkezi kuruluyor, oluşuyor diye, kanunu çıkıyor diye, binaları yapıldı diye finansla ilgili ilave yapılacak hiçbir şey yok, hepsi şu anda Türkiye'de yapılıyor zaten. Ama finans merkezi kuruluyor diye farklı olarak ne var? Niye oraya gidecek şirketler? Vergi avantajı var, gelir vergisi ödemeyecek belli koşullarda, kurumlar vergisi ödemeyecekler, BSMV, banka sigorta muameleleri vergisi ödemeyecekler, harç ödemeyecekler, damga vergisi ödemeyecekler; avantajları bu olacak. Lüks bir merkezde çalışacaklar, vergi ödemeyecekler ama ‘İstanbul Finans Merkezi Kanunu çıktı, binaları var’ diye şu anda Türkiye'ye finans alanında ilave getirilen bir avantaj söz konusu olmayacak. Sadece bu bankalar -ki bankaların çoğu yabancı ortaklıdır biliyorsunuz- finans kuruluşları vergi avantajına sahip olmuş olacaklar, bütün bu.

Bunun, tabii, bir maliyeti olacak. Hâlbuki finans merkezleri güven, istikrar ve hukuk merkezleridir yani muhteşem akıllı binalar var -gerçekten muhteşem o binalar, tam bitmemişti, öyle olacak- ama güven, istikrar yoksa orasının bir finans merkezi olması mümkün değil biliyorsunuz. Hesap verilebilirlik yoksa, şeffaflık yoksa, açıklık yoksa bu mümkün değil.

“TÜRKİYE SANSÜR ÜLKESİ OLUYOR. İKİSİ BİR ARADA OLMAZ”

Bir de tabii önümüzdeki günlerde buraya da gelecek bu sosyal medya yasası. Sosyal medya yasasının da çıkmasıyla beraber Türkiye bir sansür ülkesi oluyor, dikkat edelim. Bundan sonra da İstanbul Finans Merkezi Kanunu Teklifi'ni getiriyoruz, görüşüyoruz. İkisi bir arada olmaz. Bizler muhalefete mensup milletvekilleriyiz ama iktidara mensup milletvekillerimizin de iktidarı uyarması lazım; bunlarla Türkiye yol alamaz, devam edemez. Bu konularda hiç olmazsa iktidar milletvekillerinin iktidarı uyarması lazım. ‘İktidar milletvekili’ derken yanlış kullanmayayım, tabii ki iktidar milletvekilleri yok artık ‘1'inci partinin milletvekilleri’ demek lazım çünkü iktidar burada yok artık, iktidar sadece Meclis dışında oluşuyor maalesef Mecliste yok.

“BİZ EGEMEN BİR ÜLKE DEĞİL MİYİZ, NASIL TÜRKÇE KAYIT TUTMAZLAR?”

Canımı sıkan, beni üzen bir konu daha var, onu da burada belirtmemiz lazım. Şimdi, kanunun 7'nci maddesi var, şimdi, burada, 7'nci maddede diyor ki: ‘Bu İstanbul Finans Merkezinde çalışma yapan şirketler isterlerse kayıtlarını Türkçe tutmayabilirler.’ Finans merkezleri, finans merkezlerinde çalışan şirketler, hepsi Türk hukukuna tabi şirketler, hepsi Türkiye kurumları, Türkiye hukukuna göre kurulmuş şirketler. Bunların kalkıp da Türkçe kayıt tutmaması diye bir şey nasıl söz konusu olabilir? Biz egemen bir ülke değil miyiz, nasıl Türkçe kayıt tutmazlar? Burası serbest bölge değil, bakın, serbest bölge olduğunda, serbest bölge Türkiye toprağı değil; orada Türkçe dışında kayıt tutulabilir, onu anlarım ama burası Türkiye toprağı, Türkiye hukukuna tabi, Türk hukukuna tabi şirketler orada. Ne demek Türkçe kayıt tutmayacaklar?

“ANLAMAK MÜMKÜN DEĞİLDİR. BU, EGEMENLİĞİN DEVRİDİR”

Bunu anlamak mümkün değildir; bu, egemenliğin devridir. Buna hepimizin karşı çıkması lazım, bu, hepimizin hassas olması gereken bir konu değerli arkadaşlar. Yani bunu, ‘Türkçe tutmayabilirler’ hükmünü getirerek doğru bir iş yapmıyoruz. Bununla da bir avantaj sağlayacağımızı düşünmeyelim; hiçbir avantajı yok bu konunun. Bu, maalesef çok yanlış bir düzenlemedir ve bunun muhakkak düzeltilmesi gerekir. Anayasa'ya da aykırıdır bu, bunu muhalefet şerhinde de özellikle belirttik, muhakkak düzeltilmesi gereken bir konu bu."

 

Kaynak: anka