Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) tarafından bu cumartesi ve pazar günleri düzenlenecek olan “Savaş, Göç ve Mültecilik Kıskacında Emek” başlıklı sempozyumun duyurusu, bugün Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’ne (TMMOB) bağlı Makine Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi’nde yapıldı. KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik, “Sempozyumu düzenlerken en önemli amacımız, sorunun doğru temellerde tartışılması ve sorunların nasıl çözüleceğine dair birlikte bir iradenin açığa çıkarılmasına vesile olmasıdır. Tüm kesimleri ve halkımızı sempozyuma katılmaya ve düşüncelerini ifade etmeye davet ediyoruz” dedi.

KESK’in, bu cumartesi ve pazar günü saat 10.00’da Şişli Belediyesi Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde emek meslek örgütlerinin, siyasi partilerin ve uluslararası alanda yetkin isimlerin katılımıyla düzenleyeceği “Savaş, Göç ve Mültecilik Kıskacında Emek” başlıklı sempozyumun duyurusu bugün yapıldı. TMMOB Makine Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi’nde yapılan toplantıya KESK Eş Genel Başkanları Mehmet Bozgeyik ve Şükran Kablan Yeşil ile MYK üyeleri Şenol Köksal, Gönül Kural Şimşek, Varol Öztorun ve Döne Gevher Koyun da katıldı.

Sempozyuma ilişkin toplantıda konuşan Mehmet Bozgeyik, şunları söyledi:

“MAĞDURLAR EN ÇOK DA KADINLAR VE ÇOCUKLAR OLUYOR: Ülkemizde gündem sık sık değişiyor ve takip etmekte zorlanıyoruz. Bu yoğun gündem içerisinde kimi zaman birinci sıralara kimi zaman geri plana düşse de mültecilik, göç̧, sığınmacılar, göçmen emeği, mülteci karşıtlığı üzerinden gelişen ırkçı, milliyetçi politikalar, kayıt dışılık, emek sömürüsü tüm dünyanın ve ülkemizin sorunlarının başında geliyor. Son olarak Ukrayna- Rusya arasında devam eden, sayısız devletin bir şekilde dahil olduğu hegemonya ve paylaşım savaşının ilk yansıması, milyonlarca insanın yerinden yurdundan olması oldu. 2021’de 89,3 milyon olan yerinden edilenlerin sayısı Rusya-Ukrayna savaşıyla birlikte 100 milyon civarına yükselmiştir. Bu süreç, ağırlaşarak devam ediyor. Emperyalistlerin yol açtığı ve kışkırttığı irili ufaklı çatışmaların, savaşların mağdurları en çok da kadınlar ve çocuklar oluyor.

AKP- MHP BLOĞUNUN DIŞ POLİTİKASININ AĞIR SONUÇLARINI YAŞIYORUZ: Ne yazık ki aynı güçler, kendi yarattıkları sonuçları dahi fırsata çevirmek gibi insanlık dışı politikaları hayata geçirmekte tereddüt etmiyorlar. Ekonomik krizde olduğu gibi yerinden edilme hususunu da fırsata çeviren kapitalist sistem, daha fazla kâr elde etmeyi tüm değerlerin üzerinde görüyor ve buna yönelik düzenlemeleri hızla hayata geçiriyor. Uluslararası ilişkilerde bir pazarlık unsuru olarak görülen göçmen ve mültecilerin temel insan haklarına erişimleri, güvencesizlik, toplumsal ve ekonomik etkileri, kamu hizmetlerine erişim ve işgücü̈ piyasasına katılımları Türkiye’de önemli gündem maddelerinin basında gelmektedir. AKP- MHP iktidar bloğunun içeride ve dışarıda gerginliği, kutuplaşmayı ve çatışma politikalarını esas almasıyla biraz da yeni Osmanlıcılık hayalleriyle yayılmacı dış̧ politikasının ağır sonuçlarını en çok bu hususlarda yasadık, yaşıyoruz.

İNSAN CANI ÜZERİNDE KİRLİ PAZARLIKLAR YAPILDI: 2011’de başlayan Suriye’deki savaşın ardından sayıları hızla artan mültecilerin yanı sıra hem Orta Doğu ve Bağımsız Devletler Topluluğu gibi çevre ülkelerden hem de Uzak Doğu ve Sahraaltı Afrika’dan pek çok göçmen ve mülteci Türkiye’de yasamaktadır. Bugün Birleşmiş̧ Milletler tarafından açıklanan resmi verilerle 4 milyonu aşan sığınmacı ve mültecinin yanı sıra 1,5 milyondan fazla kayıtlı göçmen ve sayıları milyonu aşan kayıtsız göçmenin Türkiye’de yaşadığı tahmin edilmektedir. Avrupa genelinde ise 7 milyonun üzerinde sığınmacı ve mülteci bulunmaktadır. Hükûmetin göçmen ve mültecilerin giriş, kalış̧ ve iş gücüne katılımlarına dair son 10 yılda oluşturduğu yasal mevzuat, güvenlik merkezli göç̧ politikaları ve uygulamalarının gittikçe artan toplumsal sorunlara çözüm üretmekte yetersiz kaldığı görülmektedir. Öte yandan, gelen milyonlarca insana mülteci statüsü verilmedi, geçici sığınma gibi bir statü icat edildi. Avrupa Birliği ile yapılan geri kabul anlaşmasıyla insan canı üzerinde kirli pazarlıklar yapıldı. Bunun acı sonuçlarını neredeyse her gün Ege Denizi’nde, Edirne ve diğer sınır boylarımızda insanlık trajedileri olarak yaşıyoruz.

KAMU EMEKÇİLERİ BAKIMINDAN ZORLUKLAR YAŞANMAKTADIR: Türkiye’de farklı hukuki statülerde ya da kâğıtsız olarak kalan göçmen ve mültecilerin, ucuz ve güvencesiz işgücü̈ olarak kayıt dışı işlerde çalışması, sağlık, eğitim ve barınma gibi temel haklara erişimde yaşanan sorunlar, toplumsal cinsiyetlendirilen iş alanlarında çalışan kadın göçmenlerin maruz kaldıkları toplumsal cinsiyete dayalı şiddet, çocuk işçiliği ve zorla evlendirme, göçmen ve mülteci işçilerin yerli işgücü tarafından bir tehdit götürülmesi, hızla artan nefret söylemi ve ayrımcılık, bugün yaşadığımız temel sorunlardan sadece bir kısmıdır. Eğitim, sağlık, ulaştırma, belediye hizmetleri vb. kamu hizmetlerinde hem hizmet alan yurttaşlar hem de hizmet sunan kamu emekçileri bakımından zorluklar yaşanmakta ve yeni ihtiyaçlar ortaya çıkmaktadır. Özellikle Suriye savaşının ardından son 10 yılda sayısı hızla artan ve çeşitlenen göçmen ve mültecilerin Türkiye’de kalıcılaşma eğitimi ile birlikte toplumsal ve ekonomik yaşama önemli etkileri de ortaya çıkmaktadır.

AMAÇ, SORUNUN DOĞRU TEMELLERDE TARTIŞILMASINA VESİLE OLMAKTIR: Bu önemli konuyu mümkün olan en geniş̧ hatlarıyla değerlendirmek, sorunları farklı boyutlarıyla tartışmak, politika önerileri olusturmak ve ortak mücadele alanları örmek amacıyla Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu olarak 24- 25 Eylül 2022’de İstanbul Şişli’de, Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde ‘Savaş̧, Göç̧, Mültecilik Kıskacında Emek’ başlıklı bir uluslararası sempozyum düzenleyeceğiz. Sempozyumu düzenlerken en önemli amacımız, sorunun doğru temellerde tartışılması ve sorunların nasıl çözüleceğine dair birlikte bir iradenin açığa çıkarılmasına vesile olmasıdır. Sempozyumun programına bakıldığında, bu amaca uygun olarak güçlü ve nitelikli bir katılımın olduğu görülecektir. Sempozyumun forum bölümü, serbest tartışma şeklinde olup kurum temsilcileri ve katılımcıları görüşlerini ifade edebileceklerdir. Başta emek, meslek ve demokrasi güçleri olmak üzere tüm kesimleri ve halkımızı sempozyuma katılmaya ve düşüncelerini ifade etmeye davet ediyoruz.”

Ortadoğu’da ve tüm dünyada savaşlar nedeniyle ya da ekonomik gerekçelerle ülkelerini terk ederek daha iyi yaşam koşulları için sığınmacı- mülteci olarak başka ülkelere göç etmek zorunda kalan milyonların temel insan haklarına erişimlerinin, güvencesizliğin, toplumsal ve ekonomik etkilerinin, kamu hizmetlerine erişimin ve işgücü piyasasına katılımları konusundaki sorunların farklı boyutlarıyla tartışılacağı belirtilen sempozyumda, politika önerileri oluşturmanın ve ortak mücadele alanlarının örülmesinin hedeflendiği kaydedildi.

Göç ve mülteciliğe yol açan faktörler ve sonuçları, göçmen emeği ve ortak mücadele olanakları, göçmen emeği açısından uluslararası deneyimler ve gözlemler, göçmen kadın emeği ve ortak mücadele olanakları başlıklarıyla 2 gün sürecek sempozyum, katılımcıların söz aldığı forum ile sona erecek.

Sempozyuma Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) Türkiye Ofisi Direktörü Numan Özcan, Doç. Dr. Evrim Hikmet Öğüt, Doç. Dr. Suna Gülfer Ihlamur Öner, Prof. Dr. Kuvvet Lordoğlu, Dr. İbrahim Soysüren, Küresel Göç Politikaları Merkezi Başkanı Patrick Taran, İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konsey Başkanı Şebnem Korur Fincancı, Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Erinç Sağkan, PSI Arap Bölgesi Sekreteri Najwa Hanna, Almanya DGB Konfederasyonu Entegrasyon Projesi Direktörü Felix Lıtschauer, Public Services International Mülteci Programı Direktörü Genevieve Gencıanos, ATUC Göç Birimi Koordinatörü Mohammad Al Maıta,  Avrupa Ekonomik Ve Sosyal Haklar Komitesi Üyesi José Antonio Moreno, İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, Doç. Dr. Çağla Ünlütürk Ulutaş, Sosyoloji Mezunları Derneği Başkanı Özgür Aktükün, Doç. Dr. Emel Coşkun, ILO Türkiye Ofisi Uzmanı Billur P. Eskioğlu, ITUC Mülteci Politikaları Danışmanı Irem Arf ve siyasi partilerin temsilcileri ile ulusal ve uluslararası alanda yetkin birçok isim katılacak.

 

Kaynak: anka