KESK İstanbul Kadın Meclisi, İsmailağa Cemaati’ne bağlı Hiranur Vakfı’nın kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel’in kızını 6 yaşındayken imam nikahıyla evlendirmesini, yaptığı basın açıklamasıyla protesto etti. “Çocuklarımızı karanlığa teslim etmeyeceğiz” başlıklı basın açıklamasında, “Çocuğa karşı işlenmiş suçlarda sicili hayli kabarık olan Türkiye’de, bu olayla birlikte tarikat, cemaat ve diğer gerici yapılanmalarda kadına ve çocuğa yönelik şiddet ve istismarın nasıl korkunç düzeylerde yaşandığı, yaşananların nasıl örtbas edildiği bir kez daha gözler önüne serilmiştir” denildi.

KESK İstanbul Kadın Meclisi, İsmailağa Cemaati’ne bağlı Hiranur Vakfı’nın kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel’in kızını 6 yaşındayken imam nikahıyla evlendirmesi ile ilgili bugün bir basın açıklaması yaptı. “Çocuklarımızı karanlığa teslim etmeyeceğiz” başlıklı basın açıklamasını, İstanbul Eğitim Sen 9 No’lu Şube Kadın Sekreteri Özlem Dündar okudu. Açıklamada şunlar kaydedildi:

“YAŞANANLARIN NASIL ÖRTBAS EDİLDİĞİ BİR KEZ DAHA GÖZLER ÖNÜNE SERİLMİŞTİR: Günlerdir bir tarikat liderinin ve onun müridinin faili olduğu çocuk istismarını konuşuyoruz. İsmailağa Cemaati’ne bağlı bir dini örgüt olan Hiranur Vakfı’nın kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel’in, 6 yaşında kız çocuğunu, cemaatin mensubu olan ve o zaman 29 yaşında olan Kadir İstekli ile imam nikahı kıyıp evlendirdiği ortaya çıktı. Tarikat liderinin aynı zamanda müridi olan Kadir İstekli, bu andan itibaren çocuğa sistematik biçimde cinsel saldırılarda bulunmuştur. 14 yaşında yaşadığı cinsel saldırı sonrası hastaneye kaldırılan kız çocuğunun cinsel istismar yaşadığı açıkça ortaya çıkmasına rağmen türlü yalan beyan ve sahte raporlarla olay örtbas edilmiştir. Çocuğa karşı işlenmiş suçlarda sicili hayli kabarık olan Türkiye’de, bu olayla birlikte tarikat, cemaat ve diğer gerici yapılanmalarda kadına ve çocuğa yönelik şiddet ve istismarın nasıl korkunç düzeylerde yaşandığı, yaşananların nasıl örtbas edildiği bir kez daha gözler önüne serilmiştir.

FAİLLERİNİ CESARETLENDİREN YASAL DÜZENLEMELERLE ÇOCUK EVLİLİKLERİNİN ÖNÜNÜ AÇARAK BU SORUNU DAHA DA DERİNLEŞTİRMEKTEDİR: Tarikat ve cemaatlerin oylarını kaybetmek istemeyen iktidar ve yandaş medya, İsmailağa Cemaati’ndeki çocuk istismarına günlerce sessiz kaldı. Olayı açığa çıkaranlar ve haberleştiren basın mensupları, iktidar yandaşları ve bu karanlık gerici yapılar tarafından hedef alındı. Milyonlarca kız çocuğu, bu ülkede eğitim hakkından ve sosyal haklardan yoksun bırakılmaktadır. Eğitimden uzak kalan kız çocukları ya ev içi emek sömürüsüne ya da erken yaşta evlendirilerek cinsel saldırıya ve şiddete açık hale getirilmektedir. Öte yandan siyasi iktidar, çocuğa yönelik şiddet ve istismar vakalarının faillerini cesaretlendiren yasal düzenlemelerle çocuk evliliklerinin önünü açarak bu sorunu daha da derinleştirmektedir.

KIZ ÇOCUKLARI, ÇOCUK YAŞTA EVLİLİĞE ZORLANARAK ŞİDDET, İSTİSMAR RİSKİ ALTINDA YAŞAMAYA MAHKUM EDİLMEKTEDİR: Eğitim-Sen’in Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2021-2022 eğitim öğretim yılı okullaşma istatistiklerinden yola çıkarak aktardığı verilere göre, ilkokulda 195 bin, ortaokulda 298 bin, lisede 373 bin kız çocuğu eğitimin dışındadır. Açık öğretimde okuyan kız çocuğu sayısını ise 636 bin 270 olarak belirten istatistikler, toplamda 1,5 milyonu aşkın kız çocuğunun eğitim sisteminin dışında bırakıldığını göstermektedir. Eğitim hayatı sonlandırılan kız çocukları, çocuk yaşta evliliğe zorlanarak şiddet, istismar riski altında yaşamaya mahkum edilmektedir.

FAİLLERİNİ CEZASIZLIK POLİTİKALARIYLA AKLAYARAK, BU ÇOCUK YAŞTA EVLİLİKLERİN VE İSTİSMARIN SUÇ ORTAĞI OLMAYA DEVAM ETMEKTEDİR: Çocuk istismarının yargıya taşınmasının ardından çocukları her türlü şiddet ve istismardan koruyan yasal düzenlemelerin önemini bir kez daha konuşmalıyız. Zira mevcut siyasi iktidar, kadını ve çocuğu aile içi şiddete karşı koruyan İstanbul Sözleşmesi gibi kapsamlı bir uluslararası sözleşmeyi bir gecede feshetmekte, çocuğu koruyan diğer ulusal ve uluslararası sözleşmeleri etkin olarak uygulamamakta, şiddet ve istismar faillerini cezasızlık politikalarıyla aklayarak, bu çocuk yaşta evliliklerin ve istismarın suç ortağı olmaya devam etmektedir.  Öte yandan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık ‘Çocuk istismarı, çocuğa yönelik istismar vakaları siyasetin konusu değildir’ açıklaması yaparak yine siyasi iktidarın sorumluluğunu yok saymıştır. Oysaki çocuk istismarı, kadın cinayetleri gibi politik olup toplumsal ve siyasal yönü göz ardı edilemez. Çocuk istismarı, ülkeyi yönetenlerin, siyaset kurumunun çözmesi gereken birincil konularındandır. Bakan’ın, iktidarın temel sorumluluğunu bulanıklaştırmak adına söylediği bu sözleri kabul etmiyoruz.

KADINLAR OLARAK, KARANLIKLARI YOK EDEREK ÖZGÜR VE EŞİT BİR TOPLUMU TÜM ÇOCUKLAR İÇİN İNŞA EDECEĞİZ: KESK İstanbul Kadın Meclisi olarak, çocuk istismarına karşı mücadelemiz bitmeyecek. Çocuk evliliklerini meşrulaştıran zihniyetle savaşımız bitmeyecek. Kadın düşmanı ve çocuk istismarcısı cemaatler ve tarikatlar şunu bilsin ki karanlığa mahkum ettiğiniz çocukların kurtuluşunu örgütlü kadın mücadelesi gerçekleştirecektir. Kadınlar olarak, karanlıkları yok ederek özgür ve eşit bir toplumu tüm çocuklar için inşa edeceğiz"

Kaynak: anka