İYİ Parti’nin, sağlık hizmetlerinin sunulmasında yaşanan sorunların araştırılması, konuyla ilgili çözüm önerilerinin sunulması amacıyla TBMM Başkanlığı’na verdiği önergenin gündeme alınması önerisi AKP ve MHP’nin oylarıyla reddedildi. İYİ Parti Kayseri Milletvekili Dursun Ataş, “Yirmi yıldır iktidarda olan AKP'nin en çok övündüğü konuların başında sağlık hizmetleri gelmekteydi. Ancak bugün en çok sorun yaşanan konuların başında yine sağlık hizmetleri gelmektedir. Sağlık Bakanlığı hastalardan hekimlere, teknik personelden hasta yakınına, hemşireden 112 personeline, herkesin şikâyetçi olduğu bir kuruma dönüşmüştür” dedi.

İYİ Parti’nin, “Sağlık hizmetlerinde yaşanan sorunlar” konulu Meclis Araştırma Önergesi’nin, gündeme alınması önerisi AKP ve MHP’nin oylarıyla reddedildi. Önerinin gerekçesini açıklayan İYİ Parti Kayseri Milletvekili Dursun Ataş şunları söyledi:

“SAĞLIK BAKANLIĞI, HERKESİN ŞİKÂYETÇİ OLDUĞU BİR KURUMA DÖNÜŞMÜŞTÜR”

“Yirmi yıldır iktidarda olan AKP'nin en çok övündüğü konuların başında sağlık hizmetleri gelmekteydi. Ancak bugün en çok sorun yaşanan konuların başında yine sağlık hizmetleri gelmektedir. Bugün hastaneye giden her vatandaş sağlık hizmetlerinin sunulmasından şikâyetçiyken sağlık çalışanları da çalışma şartlarından, özlük haklarından şikâyetçidir. Yani Sağlık Bakanlığı hastalardan hekimlere, teknik personelden hasta yakınına, hemşireden 112 personeline, herkesin şikâyetçi olduğu bir kuruma dönüşmüştür. Sağlıkta geldiğimiz nokta 21'inci yüzyılın Türkiye'si adına utanç vericidir. Sağlıkta yaşanan ve dağ gibi biriken sorunlar çözülmezse durum çok daha kötüye gidecek, can kayıpları ve tedavi maliyetleri artacak, ciddi insan hakkı ihlalleri yaşanacaktır.

“BUGÜN HASTALARIN YAŞADIĞI EN ÖNEMLİ SORUNLARIN BAŞINDA HASTANE RANDEVULARI GELMEKTEDİR”

Bugün hastaların yaşadığı en önemli sorunların başında hastane randevuları gelmektedir. Hasta olan vatandaşlar önce randevu alabilmek için gece yarısı uyanıp ya bilgisayarın ya da telefonun başında uzun süre mücadele vermekte, randevu almayı başarsa da günlerce, hatta haftalarca randevu günü beklemek zorunda kalmaktadır. Bu sırada ne kadar acil de olsa hasta tedaviye ulaşamamakta, hastalıkları ilerlemekte, tedavi süreci daha da zorlaşmaktadır. Ayrıca, tanı konulması için elzem olan röntgen, ultrason, MR, PET gibi hususlarda ise randevular aylar, hatta yıllar sonrasına verilmektedir.

‘Eskiden kuyruklar vardı, biz geldik, sağlıkta çağ atladık’ diyen iktidar, ülkeyi sağlıkta kırk yıl öncesinin bile gerisine götürmüş, hastanede değil ama evde günlerce, aylarca, yıllarca beklenen sanal kuyruklar yaratmıştır. Türkiye'nin başkentinde Ankara İbni Sina Hastanesinde kanser şüphesi olan bir hastaya ultrason için 26 Ocak 2024 tarihine randevu verilmiştir. ‘Kanserde erken teşhis hayat kurtarır’ sloganını kullanan Sağlık Bakanlığına sesleniyorum: Erken randevu da hayat kurtarır.

“‘PARAN VARSA ÖZEL HASTANEYE GİT, YOKSA AYLARCA, YILLARCA BEKLE’ MANTIĞININ SORUMLUSU AKP İKTİDARIDIR”

Bugün hastalara yaşatılan ‘Paran varsa özel hastaneye git, yoksa aylarca, yıllarca bekle’ mantığının sorumlusu AKP iktidarıdır. Bu durumun sorumlusu doktorlara ‘Giderlerse gitsinler’ diyen zihniyettir. Bu zihniyet yüzünden son on yılda yurt dışına giden doktor sayısı 10 bini geçmiştir. Sadece 2022 yılının ilk dokuz ayında 2 bin doktor yurtdışına gitmiştir; ülkemizde kalan doktorların önemli bir kısmı da çalışma koşulları, maaşlarının az olması, şiddete uğramaları yüzünden istifa ederek özel hastanelere geçmişlerdir. Sağlık Bakanlığının bu duruma karşı tedbiri ne, biliyor musunuz? Göç eden, istifa eden, nitelikli, tecrübeli doktorlarımızın yerini Türkçe konuşmakta dahi zorluk çeken, tıp fakültelerine sınavsız giren Suriyeli doktorlarla doldurmaya çalışmak, doktorlara beş dakikada 1 hasta randevusu vermek, doktordan beş dakikada hastaya tanı koymasını, tedavi etmesini beklemek. İşte, ülkeye sağlıkta çağ atlattığını söyleyen AKP'nin sağlık politikası budur.

“HASTA GARANTİLERİ VEREN ZİHNİYETİN SAĞLIKTA ÜLKEMİZDE YAŞATTIĞI DİĞER BİR SORUN DA İLAÇ SIKINTISIDIR”

Hastayı değil, hastadan para kazanmayı düşünen, bunun için tüm hastaneleri kapatıp, şehir hastanelerini özel şirketlere kiralayan, yandaşlara hasta garantileri veren zihniyetin sağlıkta ülkemizde yaşattığı diğer bir sorun da ilaç sıkıntısıdır. Çünkü bu iktidar, 1979'da kurulan, yüzde 50 oranında daha ucuz 22 çeşit ilaç üreten SSK Şişli İlaç Fabrikasını 2005 yılında kapatmıştır. Çünkü bu iktidar, 1928'de kurulan, aşı üretiminde dünyaya örnek gösterilen Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsünü 2011 yılında bir KHK'yle kapatmıştır. Çünkü bu iktidar, biyologları, evrim teorisine inanıyorlar diye sağlık sisteminin içinden çıkarmış, sağlık sektörünün en önemli paydaşlarından biri olan eczacılara bilimsel çalışma imkânı sunmadığı gibi euro kuru 19,42 seviyesinde olduğu hâlde ilaçta euro kurunu 7,86'da tutarak eczacıları ekonomik darboğaza sokmuştur. Bunun sonucu olarak, ülkemizde ilaç tedarikinde ciddi sıkıntılar yaşanmakta, yaklaşık 5 ilaçtan 1'i eczanelerde bulunamamaktadır. Bugün, ilaç depolarında dahi ilaç sıkıntısı yaşanmaktadır, birçok hasta ilaca ulaşamamakta, eczanelerde bulunabilirse, bulunamazsa depolarda tane tane ilaç alınmaktadır. Kısaca, Türkiye'de sağlık sistemi iflas etmek üzeredir, bunun ağır sonuçları tamamen kendini göstermeden bu sorunların araştırılmasını ve çözümün ortaya konulması zorunludur.”

 

Kaynak: anka