TBMM Genel Kurulu’nda, dün İYİ Parti’nin kadına yönelik şiddetin önlenmesiyle ilgili araştırma önergesinin gündemin ön sırasına çekilmesine ilişkin grup önerisi AKP ve MHP oylarıyla reddedildi. Önerge sahiplerinden İYİ Parti Isparta Milletvekili Aylin Cesur, “İktidarın 20 yıllık karnesi ile bizi toplumsal çöküşe götüren diğer önemli ve kanıksanmasından endişe duyduğum diğer erozyonları gibi, kadın cinayetlerinin kanıksanır hale geliyor olmasından utanıyorum” dedi.

TBMM Genel Kurulu’nda, dün İYİ Parti’nin Isparta Milletvekili Aylin Cesur ve 19 milletvekilinin kadına yönelik şiddetin önlenmesiyle ilgili verdiği araştırma önergesinin gündemin ön sırasına çekilmesine ilişkin grup önerisi görüşüldü. Öneri, AKP ve MHP milletvekillerinin oylarıyla reddedildi.

“KADIN CİNAYETLERİNİN KANIKSANIR HALE GELİYOR OLMASINDAN UTANIYORUM”

Öneri üzerine söz alan Aylin Cesur, “Gece yarısı Düzce Gölyaka’da meydana gelen depremden etkilenen vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimizi iletiyorum. Yüce Allah milletimizi ve tüm insanlığı, hayvanları ve canlıları korusun” diyerek konuşmasına başladı. Cesur, şunları söyledi:

“25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü’ne 34 saat kaldı ve geçtiğimiz ay sadece 34 kadınımız daha öldürüldü. Kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri her ay, her hafta, her gün arttı ve belki de en kötü boyuta ulaştı; o boyut ne biliyor musunuz? Sıradanlaşması, kanıksanması! Ve her gün duyduğumuz vahşetin sinsice, yavaş yavaş kabullenilmesi.  

Ben, iktidarın 20 yıllık karnesi ile bizi toplumsal çöküşe götüren diğer önemli ve kanıksanmasından endişe duyduğum diğer erozyonları gibi, kadın cinayetlerinin kanıksanır hale geliyor olmasından utanıyorum. Ben ülkemizde hiçbir şeyin değişmediği, daha da kötüleştiği bir tabloyu sürekli paylaşmak zorunda kalmaktan utanıyorum. Her gün ölen kadınlarımıza rağmen, bireyi olmaktan gurur duyduğum ülkemin Aile Bakanı’nın ‘cinayetleri tolere edilebilir bulduğunu’ söylemesinden utanıyorum. İktidarın, kadınların haklarını koruyormuş gibi bir hava yaratıp, bir yandan da tüm itirazlarımıza rağmen buradan çıkardığınız yeni ve kifayetsiz düzenlemelerle hak gaspının, sürdürülebilir hak gaspı haline getirilmesinden utanıyorum.

6284 sayılı Şiddetle Mücadele Yasası’nı etkin uygulamak, ortak bir eylem planı geliştirerek kadın cinayetlerini ve kadına karşı şiddeti önlemek için Meclis’i defalarca göreve çağırmamıza rağmen, adına ne derseniz deyin, demokrasi kılıfı ile sunduğunuz bir ortaoyunundan farksız hale getirdiğiniz, sunduğumuz teklifleri reddettiğiniz sisteminizde, az sonra kadın cinayetlerini durduralım teklifimizi reddedecek olmanızdan ve ellerinizin Yüce Meclis’i kadınlarımıza, kızlarımıza, çocuklarımıza, analarımıza, onların ırzlarına, canlarına kast edenleri araştıralım teklifimize bir kez daha redde kalkacak olmasından utanıyorum.

İşte bu utançla her kadın cinayetiyle başım öne eğildiğinde, yeniden Atatürk’ün bize verdiği haklarla başımı dimdik göğe kaldırıyorum.”

“KADINLARIMIZ ARTIK KADIN ERKEK EŞİTLİĞİNİN SAĞLANMASINDA SİYASİLERE, YASA KOYUCULARA VE UYGULAYICILARA GÜVENMİYOR”

Atatürk’ün “Bir toplum, bir millet erkek ve kadın denilen iki cins insandan oluşur. Mümkün müdür ki bir toplumun yarısı topraklara zincirlerle bağlı kaldıkça diğer kısmı göklere yükselebilsin” sözlerini hatırlatan Cesur, konuşmasına şöyle devam etti:

“Ve bizden somut adımlar bekleyen kadınlarımız geliyor aklıma. Sizin burada verdiğimiz önergeleri reddetme ve bir de çözüm üretmeme kararlılığınız nedeniyle, kadınlarımız artık kadın erkek eşitliğinin sağlanmasında siyasilere, yasa koyuculara ve uygulayıcılara güvenmiyor. İstanbul Ekonomi Araştırma tarafından yapılan ankete göre; başta mahkemeler ve hükümet olmak üzere beş kurum, kadına yönelik şiddeti önleme konusunda yetersiz bulundu. Toplumun yüzde 67’si, mahkemelerin kadına yönelik şiddeti önlemede ‘yeterli olmadığını’, yüzde 85’i mevcut yasal düzenlemelerin yeterli olmadığını, yasaların yeteri kadar uygulanmadığını düşünüyor. Kadınlarımızın içinde bulunduğu bu korkunç koşullar değişmeden ne halkımızı ne Avrupa’yı ne de dünyayı çağdaş bir hukuk devleti olduğumuza ikna edemezsiniz.

Yirminci yüzyılın ilk yarısında dünyada kadınlara seçme ve seçilme hakkını tanıyan ülkelerden biri olan, Avrupa’nın kadın hakları reformlarında örnek aldığı Türkiye; 21. Yüzyılın ilk yarısına geldiğinde uluslararası kuruluşların hazırladığı raporlara göre, ‘cinsel ayrımcılık, şiddet ve kadın cinayetlerinde liste başı ise ve 20 yıldır ülkeyi yöneten sizler, benim bugün burada yaşadığım utancın asıl sahibi olarak sıkılmıyorsanız eğer, bari süslü sözler etmeyin bugün.”

“AVRUPA, OECD ÜLKELERİ VE G20 ÜYELERİ ARASINDA KADINA ŞİDDETİN EN YÜKSEK OLDUĞU ÜLKEYİZ”

Türkiye’nin kadın cinayetleri ve cinsiyet eşitsizliği konusundaki konumuna değinen Cesur, şunları kaydetti:

“Küresel Cinsiyet Eşitsizliği 2022 Raporu’na göre 146 ülke arasında 124. sıradayız. Cinsiyet Eşitliği İzleme Derneği endeksine göre, OECD ülkeleri arasında 56.5 endeks değeriyle sondan birinciyiz. OECD'nin son yayınladığı rapora göre, üye ülkeler arasında kadın istihdamında 39 ülke içinde sonuncuyuz. Avrupa, OECD ülkeleri ve G20 üyeleri arasında kadına şiddetin en yüksek olduğu ülkeyiz. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkıldığı günden itibaren kadına şiddet ve kadın cinayetleri artıyor diyor veriler. 20 Mart 2021’de sözleşmeden çekildikten sonra en az 509 kadın, erkekler tarafından öldürüldü; 388 kadın şüpheli bir şekilde ölü bulundu diye bağırıyor veriler.”

“Devri iktidarınızda, kadınlarımızın hakları ve toplumsal cinsiyet eşitliği alanında gerilemeye devam edeceğiz o belli” diyen Cesur, “Çözüm de belli; kadına yönelik şiddetle mücadele edecekseniz, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini bitireceksiniz. Ama belli olan bir şey daha var. Biz kadınlar yıllardır mücadele vererek kazanılmış haklarımızdan vazgeçmeyeceğiz. Yan yana, el ele, her alanda her platformda haklarımıza sahip çıkacağız. Genel Başkanı kadın olan ve buna ant içmiş bir kadın olan bir partinin bir kadın milletvekili olarak söylüyorum. Milletimiz sizinle bu utancı sandığa gömünceye kadar, biz kadınlar direneceğiz ve geride kaldığınız günlerde; gözleri gülen, başı dik ve onurlu kadınlarımızla barış şarkıları söyleyeceğiz” dedi.

 

 

Kaynak: anka