Halkın Kurtuluş Partisi (HKP), asgari ücrete, memur ve emekli maaşlarına yapılan zamları, boş tencerede fatura yakarak protesto etti. HKP Ankara il yöneticisi Meliha Kuşçu, “AKP’nin bürolarına dönüşen resmi kurumlar, ne yazık ki artık tüm güvenirliklerini kaybetmişlerdir. TÜİK, yıllık enflasyonu yüzde 64,27, zam oranını belirleyecek altı aylık enflasyonu ise yüzde 15,39 olarak açıkladı. Oysaki bağımsız araştırma grubu ENAG, yıllık enflasyonu yüzde 137,55, altı aylık enflasyonu ise yüzde 38,57 olarak açıkladı. Peki şimdi soruyoruz sizlere; her gün geçim derdi ile mücadele eden halkımızın çarşıda, pazarda, markette yaşadığı enflasyon hangisi? Elbette ki yüzde 130’unda çok üstünde, hissettiğimiz enflasyon” dedi.

HKP’liler, bugün partinin Ankara’daki genel merkezi önünde toplandı ve asgari ücrete, memur ve emekli maaşlarına yapılan zamlara tepki olarak boş tencerede fatura yaktı. HKP Ankara il yöneticisi Meliha Kuşçu, şunları söyledi:

“Bin bir umutla 2023 yılını karşıladık. Ancak bu para babaları düzeninde umutlarımız, ne yazık ki yılın daha ilk günlerinde bir bir uçup gitti. 20 yıldır ülkemizi yöneten AKP iktidarı, ne yazık ki halkımıza işsizlik, pahalılık, yoksulluk ve açlık yaşatmıştır, yaşatmaya da devam ediyor. AKP iktidarının ekonomide ve siyasette uyguladığı yanlış kararların neticesinde ülkemiz, bir uçuruma doğru bayır aşağı sürüklenmektedir.

“GÜNÜMÜZ KOŞULLARINDA ASGARİ ÜCRETİN EN AZ 26 BİN 124 TL OLMASI GEREKİR”

Hepimizin bildiği gibi, 2023 yılında uygulanacak asgari ücret açıklandı. 5 bin 500 TL olan asgari ücrete yüzde 54,66 oranında zam yapıldı ve yeni asgari üret 8 bin 506 TL oldu. Yapılan zam oranı, TÜİK’in açıkladığı enflasyonun bile altında kalmıştır. Aralık ayında açıklanan bu asgari ücret, Birleşik Kamu-İş’in 9 bin 59 lira olarak açıkladığı 2022 Aralık ayı açlık sınırının altındadır. Birleşik Kamu-İş’in açıkladığı yoksulluk sınırı olan 26 bin 124 TL’nin ise kat be kat altındadır. Asgari ücretli, zamlı maaşını şubat ayının ilk haftası alacak. Dolayısıyla ocak ayında yaşanacak zamlarla birlikte şimdiden, yapılan zam çoktan, cebimize girmeden fazlasıyla geri alınmış olacak. Asgari ücret alan bir işçi, en az 4-5 bin lirayı kiraya verecek. Elektrik, ısınma, su vb. faturalarını ödeyecek. Gıda, yol, giyim vb. harcamaları da hesaba kattığımızda, dört kişilik bir ailenin 8 bin 500 TL ile ayın sonunu getirmesi mümkün değil. Bu nedenle bir kez daha ifade ediyoruz; asgari ücret, geçim endeksi olan yoksulluk sınırının altında olmamalıdır. Yani günümüz koşullarında en az 26 bin 124 TL olması gerekir.

“HER GÜN GEÇİM DERDİ İLE MÜCADELE EDEN HALKIMIZIN ÇARŞIDA, PAZARDA, MARKETTE YAŞADIĞI ENFLASYON HANGİSİ”

Ya memurlar? Onlara da her yıl enflasyon oranında ek zam yapılıyor. AKP’nin bürolarına dönüşen resmi kurumlar, ne yazık ki artık tüm güvenirliklerini kaybetmişlerdir. TÜİK, yıllık enflasyonu yüzde 64,27, zam oranını belirleyerek altı aylık enflasyonu yüzde 15,39 olarak açıkladı. Oysaki bağımsız araştırma grubu ENAG, yıllık enflasyonu yüzde 137,55, altı aylık enflasyonu ise yüzde 38,57 olarak açıkladı. Peki şimdi soruyoruz sizlere; her gün geçim derdi ile mücadele eden halkımızın çarşıda, pazarda, markette yaşadığı enflasyon hangisi? Elbette ki yüzde 130’unda çok üstünde, hissettiğimiz enflasyon. Ancak TÜİK, iktidarın elini rahatlatmak için enflasyon oranını oldukça düşük açıklamıştır. Böylelikle memura yapılacak zam oranı da düşük kalmıştır.

AKP’nin reisi, önce zam oranını yüzde 25 olarak açıklamış, aradan bir gün geçtikten sonra 5 puan daha ekleyerek kendi zammı üstüne bir zam daha yapmış ve yüzde 30’a çıkartmıştır. Akıl alır gibi değildir bu uygulama. Bir gün sonra ne değişti? Aklınıza ne geldi de 5 puan daha artırdınız? Hani sizin sırtınızda yumurta küfesi vardı? Ne oldu o küfeye? Ancak seçim yatırımı olarak da zam üstüne zam yapsanız, kamu emekçilerini de bir kez daha açlığa ve yoksulluğa mahkum ettiniz. Böylelikle AKP iktidara geldiğinde memur maaşı asgari ücretin üç katı iken bugün 1,3 katına düşmüştür.

“EMEKLİLERİMİZ DE AÇLIK SINIRININ KAT BE KAT ALTINDA MAAŞLA YAŞAM MÜCADELESİ VERMEKTEDİRLER”

Emeklilerimizin durumu ise daha da içler acısıdır. Yapılan bu yüzde 30’luk zam, en düşük emekli aylığını yine asgari ücretin altında bırakmıştır. Oysaki en düşük emekli aylığı, en az asgari ücret kadar olmalıdır günümüz koşullarında. Bu yüzden emeklilerimiz de açlık sınırının kat be kat altında maaşla yaşam mücadelesi vermektedirler. Önceden emekli maaşları, asgari ücretin neredeyse 1,5 katı idi. Aradaki makas yıllar içinde açılmış, şimdi asgari ücretin yarısına kadar gerilemiştir. Kısacası AKP iktidarı, her kesimin maaşını asgari ücrete indirgemiştir. Ülkemizde çalışanların yüzde 60’a yakını asgari ücret almaktadır. Yıllardır gasp edilen emeklilik haklarını almak için mücadele eden ve emeklilikte yaşa takılan vatandaşların durumu için 2018 de ne diyordu Erdoğan? ‘Yani çift dikiş. Böyle bir şey olamaz. Buna hak, adalet denmez’. Peki 2019 Kasım ayında ne demişti? ‘Bu hesap, yanlış hesaptır. Seçim kaybetsek de ben bu işte yokum. Biz, bunu politik hesaplarla yapmayız ve yapmayacağız da. Arkadaşlarıma söylüyorum, beni bu yola asla teşvik etmeyin.’ Şimdi bu sözleri yalayıp yuttular ve ‘bir umut seçimi kazanmamızda etkisi olur mu’ diye yasayı düzenleyecekler ki oda kendi içinde haksız bir düzenleme oluyor.

“SANA, BANA, İŞÇİYE, EMEKLİYE, MEMURA, ÇİFTÇİYE, ESNAFA PARA YOK”

‘Bizler, geçinemiyoruz. İnsan onuruna yaraşır bir ücret istiyoruz’ dediğimizde ne diyor para babaları? ‘Yok ki verelim’ diyorlar. Oysaki para var. Sana, bana, işçiye, emekliye, memura, çiftçiye, esnafa para yok. Ama para kimlere var? Başta kendileri olmak üzere yandaşlara, Beşli Çete’ye var. Bakın; çiftçi, esnaf, memur, işçi vergi borcunu ödeyemediği zaman söke söke alan AKP iktidarı, iş yandaşlara geldiğinde vergi borçlarını bir kalemde silebiliyor. Bütün kamu kurumlarına doldurulan liyakatsiz yandaş ve kandaşlara, çeşitli unvanlar adı altında üçer beşer maaş ödüyorlar. Kaçak sarayın günlük masrafı 10 milyonu aşmıştır. 

“AKP’NİN ÜLKEMİZE VE HALKIMIZA VERDİĞİ ZARARLARDAN HANGİ BİRİNİ ANLATALIM”

AKP’nin ülkemize ve halkımıza verdiği zararlardan hangi birini anlatalım? Yanlış dış politika yüzünden ülkemizin yaşadığı sorunları mı, doğa-hayvan katliamlarını mı, tarımı-çiftçiyi bitiren politikalarını mı, yap-işlet-devret modeliyle yapılan yolcu, hasta, araç garantili yapılar için bizim vergilerimizle Beşli Çete’ye ödenen avantaları mı, kur korumalı mevduat hesap ile Hazine’nin içinin boşaltılmasını mı, her gün yağmur gibi gelen zamları mı? Hangi birini anlatalım? Artık anlatmaya nefesimiz yetmiyor.

Seçimi kazanma olasılığı azaldıkça kesenin ağzını iyice açan AKP’giller, ne yaparsa yapsın hayat pahalılığını azaltamaz. Bu nedenle ne kadar zam yaparlarsa yapsınlar, yine pahalılık cehenneminde yanıyoruz, geçinemiyoruz. Darphane sürekli para basıyor. Bankamatiklerden çektiğimiz tüm paralar gıcır gıcır, hiç kullanılmamış. Böyle olunca ne enflasyon düşer ne pahalılık azalır. Üstüne üstlük, yeni yılla birlikte iğneden ipliğe her şeye gelen zamlar, alım gücümüzü daha da azaltarak halkımızı pahalılık, yoksulluk cehenneminde inim inim inletiyor. Yeni yılla birlikte birçok kalemin zam oranını belirleyen yeniden değerleme oranını, tarihi bir rekorla TÜİK, yüzde 122,93 olarak açıkladı. Yani vergilere, harçlara ve cezalara yüzde 122,93 oranında rekor bir zam geldi. Et, süt gibi birçok gıda ürününe ise zaten her ay zam geliyor.

“TÜM SORUNLARIMIZDAN KURTULMAMIZIN TEK YOLU ÖRGÜTLENMEK VE HALK İKTİDARINI KURMAKTIR”

İşsizliğin, pahalılığın, yoksulluğun, açlığın sebebi, ABD-AB emperyalizmi ve onun yerli işbirlikçisi AKP’lilerdir. Bu kan emiciler, mazlum halkımızın kanını, iliğini sömürmekte, cennet ülkemizi işsizlik ve pahalılık cehennemine çevirmektedirler. Tüm sorunlarımızdan kurtulmamızın tek yolu, örgütlenmek ve halk iktidarını kurmaktır. Halkın Kurtuluş Partisi olarak, halk iktidarını kuracağız. O zaman bu zulüm politikaları sona erecek ve emekçi halkımız refah içinde yaşayacak. Halk iktidarını kurduğumuzda, parti programımızda da belirttiğimiz gibi, asgari ücret yoksulluk sınırının altında olmayacak. Halkımız kira, ısıtma, aydınlatma, su ve iletişim masraflarını içine alan barınma giderleri için gelirinin en çok onda birini; yiyecek, içecek masrafları için en çok beşte birini; devlet masrafları ve vergiler için en çok onda birini harcayacak. Geri kalan geliriyle refah içerisinde yaşayacak.”

Kaynak: anka