Üsküdar Üniversitesi Npistanbul Beyin Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Doktor Songül Özer, kademeli normalleşme döneminde dikkat edilmesi gerekenleri sıraladı. Özer, virüsün suyla geçmediğini ancak yine de mesafe kuralına uyulması gerektiğini söylerken, "Denizde yoğunluk varsa girilmemeli. Sakin olan yerlere, tek başınıza yüzebilirsiniz. Virüsün suyla geçmediği bilgisini biliyoruz. Tuvaletle geçmediğini biliyoruz. Yeme içmeyle geçmediğini biliyoruz. Havuzda denizde maske kullanımı olmayabilir elbette ama sosyal mesafeyi korumamız gerekiyor" dedi.

Kademeli normalleşme ile restoranlar ve kafeler müşteri kabul etmeye başladı. Yazın gelmesiyle beraber tatil yörelerinde yoğunluk artmaya başladı. Uzmanlar bu dönemde de sosyal mesafe kurallarına uyulmasını tavsiye ediyor.

Üsküdar Üniversitesi Npistanbul Beyin Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Doktor Songül Özer, bu dönemde dikkat edilmesi gerekenler konusunda şu uyarılarda bulundu:

YEMEK YİYİP KALKIN: Pandeminin başından bu yana bir-bir buçuk metre mesafe kuralını ve 15 dakikadan daha kısa sürelerde virüsün bulaşma ihtimalinin düşük olduğunu biliyoruz. Ancak bir restorana veya kafeye gidip yemek siparişi verdiğimizde o yemeğin gelmesi en aşağı 15-20 dakikadır. 15-20 dakikada da yemeğin yenme süresi olarak düşünecek olursak mekanda geçirilen süre minimum yarım saat oluyor. Enfeksiyon açısından da 30-45 dakikalık süreyi aşmamak gerekiyor. O mekanlara yemek yeme için gitmek gerekiyor, yemek yendikten sonra hemen kalkılmalıdır

TEMİZLİĞE DİKKAT: Bir mekana gidildiğinde eğer oradaki servis örtüsünün veya çatalın, bardağın veya bıçağın kirli olduğu görülüyorsa oturmamak, yiyecek tüketmemek gerekiyor. Müşterinin önüne getirdiği malzemeyi bile temizlemeyen bir mekana gidilmişse mutfağının hijyen kurallarına uyduğu düşünülemez. Masa örtüsünü, bardağı, çatalı, bıçağı koronavirüsten korunmak için silmenin hiçbir faydası olmayacaktır. Koronavirüsün yüzeylerde yaşadığını biliyoruz ama cansız yüzeylerden kişiye geçme ve hastalık yapma ihtimali çok düşük. Virüsün canlılığını sürdürebilmesi için canlı bir hücre içinde olması gerekir. O yüzden tükürükle, solunum salgılarıyla, burun ve boğaz sürüntüleriyle insandan insana bulaşabiliyor. Cansız yüzeylerde uzun süre kalmaz, kalsa ve kişiye bulaşsa da etkili bir koronavirüs tablosu oluşturma ihtimali çok düşüktür. O yüzden gittiğimiz yerlerde sandalye, tabak, çatal, bardak ve masa silme gibi eylemlere koronavirüs açısından hiç gerek bulunmuyor.

İKİ METRE MESAFE KOYUN: İki metrelik masa mesafesi müşterilerin maskelerini indirip yemek yiyecekleri veya içecek tüketecekleri düşünülerek ayarlanmış bir mesafedir. Bu mesafe yeterli olacaktır. İhtimal düşük de olsa başkaları ile bir aradayken iki metrelik mesafe olsa bile yemeği yerken ya da içecek tüketilirken maske indirilmeli. Yani masaya oturulduğu anda maske çıkarılıp yemek bitene kadar maskesiz oturup da mekandan ayrılırken maskeyi takmak doğru bir yaklaşım değil. Yanımızda birileri varsa yemek gelene kadar maske ile sohbet edeceğiz. Yemek bitince de mutlaka tekrar takılmalı.

MASKE İÇİN TORBA BULUNDURUN: Maske bir yere bırakılmak zorunda ise yüze değen kısım masaya değecek şekilde bırakılabilir. En doğrusu yanımızda bir torba bulundurmak. Hiçbir şey bulunamazsa bir peçete veya bir mendil arasına maskeyi koyup masaya veya çantaya o şekilde koymak gerekiyor. Her zaman söylediğimiz gibi maskenin dış yüzü kirlidir, o yüzden dış yüzün masaya değmemesi gerekir. Masalar sürekli silindiği için maskeden masaya geçecek mikroorganizma da temizlenmiş oluyor. Orada da aşırı bir hassasiyete gerek yok ama doğrusu maskenin dış yüzünün direk masaya değil de bir poşete veya mendile değmesidir.

KAPI KOLUNDAN ALINAN VİRÜSÜN ZARARI YOK: Tuvaletlerde ve lavabolarda zaten normalde de kapı kolu ve armatür dışında hiçbir yere değmemeye çalışmalıyız. Kapı kolunu ve armatürü bir mendille tutmak gibi eylemlere gerek olmadığını söyleyebiliriz. İçerisinde çamaşır suyu olan dezenfektanlar çıktı. Çok tehlikeli ve yanlış. Kullanımının sınırlandırılması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü insanlar onu kullanınca her şey bitmiş gibi davranıyor. Oysaki yararından çok zararı var. Birçok toksik ve kimyasal maddeyi alıyoruz. İnsanlar ve hayvanlar steril bir ortamda yaşamamalı. Hem gerek yok hem de zararı var. Belli oranda mikroorganizmayı floramız için zaten almamız gerekiyor. İmmun sistemimiz alacağımız bakteriyi, virüsü ve paraziti öldürmeye yeterli. Zaten çok fazla oranda alırsak ancak hastalık meydana geliyor. Kapı kolundan veya armatürden alınan virüs hiçbir zarar vermez. Sonrasında zaten elimizi yıkıyoruz.

DENİZDE YOĞUNLUK VARSA GİRMEYİN: Bazı otellerin güneşlenirken veya denize girerken çok fazla insanın bir arada olmasını önlemek adına azaltma uygulamaları yaptığını okuyoruz. Bu çok güzel bir uygulama çünkü her ne kadar açık hava da olsa bir- bir buçuk metre mesafeyi korumakta fayda var. Şezlongları da sosyal mesafeli yerleştirmişler. Bazı oteller aileler için özel alanlar oluşturmuş. Denize girerken de fiziksel mesafeye dikkat edilmeli.  Yoğunluğun olduğu bir anda girmemek lazım. Çünkü yüzüyorsunuz mesafeyi sürekli kollamanız mümkün değil. Denizde yoğunluk varsa girilmemeli. Sakin olan yerlere, tek başınıza yüzebilirsiniz. Virüsün suyla geçmediği bilgisini biliyoruz. Tuvaletle geçmediğini biliyoruz. Yeme içmeyle geçmediğini biliyoruz. Havuzda denizde maske kullanımı olmayabilir elbette ama sosyal mesafeyi korumamız gerekiyor."

 

 

Kaynak: anka