Orman arazilerinde ormancılık dışı kullanım izinlerinin kapsamını genişleten, yeni yapılaşmalara izin veren yönetmelik değişikliği tepki çekti. Ormanın içinde odun kömürü tesisleri kurulmasına olanak sağlanarak orman güvenliğinin tehlikeye atılmasını da eleştiren Türkiye Ormancılar Derneği, düzenlemelerin hem Anayasa'ya hem de Türkiye'nin de taraf olduğu Paris İklim Anlaşması'na aykırı olduğunu öne sürdü.

Orman Kanunu kapsamındaki ormanlık alanlarda yapılaşmaya yönelik yönetmelik değişti. Buna göre; ormanlık alanlarda kamu yararı ve zaruret bulunması halinde ormancılık dışı yapılaşmalara izin verilecek. Yapılan değişiklikle Orman Kanunu’nun 17’nci maddesi kapsamında, ‘azot, argon ve oksijen gazlarının kullanıldığı hava ayrıştırma tesisleri’, ‘aile sağlığı merkezi’, ‘adli hizmet tesisleri’, ‘ceza infaz kurumu tesisleri’ ve ‘konaklamalı spor tesislerinin’ ormanlarda inşa edilmesinin önü açıldı.

ODUN KÖMÜRÜ TESİSİ İÇİN 4 KİLOMETRE MEFASE ZORUNLULUĞU KALDIRILDI

Orman Kanunu’nun 18’inci maddesiyle ilgili çıkarılan yeni uygulama ile de tarihi eserlerin restorasyonu ve korunması için gerekli tesislere ve giriş-çıkış kontrol noktası, tanıtım ofisi ve ziyaretçilerin zaruri ihtiyaçlarının sağlanması için gerekli geçici tesislere izin verilebilecek. Ayrıca daha önceki yönetmelikte ancak devlet ormanlarına 4 kilometre ilerisinde kurulmasına izin verilen odun kömürü tesislerine artık devlet ormanlarında izin verilebilecek.

ORMAN KANUNU'NDA 10 YILDA 11 KEZ DEĞİŞİKLİK YAPILDI

Türkiye Ormancılar Derneği'nden yapılan açıklamada, "Yeni yönetmelikte yapılan düzenlemelerle verilen izin bedelleri de düşürülmüştür. Kamu özel iş birliği modeli çerçevesinde yüklenicilere belli güvenceler verilerek yapılacak tesisler için ormanlarımız adeta arsa ofisi haline getirilmiştir" denildi. Açıklamada, sadece 2010-2020 yılları arasında Orman Kanunu’ndaki ormanlarda yapılmasına izin verilen iş ve işlemlerle ilgili maddelerde 11 kez değişiklik yapıldığına dikkat çekildi. Açıklamada, bu değişikliklerin, Anayasa'nın 169’uncu maddesindeki “Devlet ormanları kamu yararı dışında irtifak hakkına konu olamaz. Ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyet ve eyleme müsaade edilemez” hükümlerine aykırı olduğu vurgulandı. 

"ORMAN ALANLARININ BÜTÜNLÜĞÜ VE EKOLOJİK SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİ TEHLİKEYE ATILMAKTADIR"

Açıklamada, bugüne kadar 748 bin hektar ormanlık alanın bu tür kullanımlara tahsis edildiğine dikkat çekilerek şöyle denildi:

"Bugüne kadar ormanlarımızdan 748 bin hektar orman alanı bu tür kullanımlara tahsis edilmiştir. Kâğıt üzerinde orman olarak görünen bu alanlar fiilen orman niteliğini yitirdiği gibi ekosistem parçalanması yoluyla civarlarındaki orman alanlarının bütünlüğünü ve ekolojik sürdürülebilirliğini de tehlikeye atmaktadır. Tüm bu nedenlerle orman alanları, 'ormanın orman olarak korunmasından daha üstün kamu yararı üreten iş ve işlemlere, ancak mutlak zorunluluk bulunması, yani o iş ya da işlemin başka bir yerde yapılmasının mümkün olmadığı koşullarda' ormancılık dışı uygulamalara tahsis edilebilmeli, bunu sağlamak için de Anayasa’nın 169’uncu maddesinden başlamak üzere 6831 sayılı Orman Kanunu ve ilgili yönetmeliklerde değişiklikler yapılmalıdır."

“YAPILAN BU DÜZENLEMELER ÜLKEMİZİN DE TARAF OLDUĞU BU TAAHHÜDE AÇIKÇA AYKIRI”

Türkiye Ormancılar Derneği'nin açıklamasında, Türkiye'nin Paris İklim Anlaşması'nı imzaladığı ve taraf ülkelerin, 2030 yılına kadar ormansızlaşma ve arazi bozulmasını durdurmayı ve tersine çevirmeyi öngören Küresel Orman Finansmanı Taahhüdü'nü imzaladığı hatırlatıldı. Açıklama, şöyle devam etti:

"Ayrıca, Türkiye'nin de onayladığı 2015 Paris Anlaşması küresel ortalama yüzey sıcaklığındaki artışı 2 derece ile sınırlandırmayı, mümkünse 1,5 derecenin altında tutmayı hedeflemektedir. Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 26. Taraflar Konferansı’nda (COP26), 100’den fazla ülke ve dünya ormanlarının yüzde 85’inden fazlasını temsil eden liderler, 2030 yılına kadar ormansızlaşma ve arazi bozulmasını durdurmayı ve tersine çevirmeyi taahhüt eden Küresel Orman Finansmanı Taahhüdü’nü imzalamıştır. Bu tarihi taahhüt, ormansızlaşmanın yıkıcı etkilerinin sona ermesine yardımcı olacak ve dünya ormanlarının çoğunun koruyucusu olan gelişmekte olan ülkeleri ve yerli toplulukları destekleyecektir. Yapılan bu düzenlemelerin ülkemizin de taraf olduğu bu taahhüde açıkça aykırı olduğu görülmektedir."

Kaynak: anka