Saadet Partisi Genel Başkanvekili Sabri Tekir, "2019'da sosyal yardım alan hane sayısı 3 milyon 282 bin 975 idi. Bu da sosyal yardıma muhtaç hane sayısının bir yılda yüzde 102 oranında artığının göstergesidir. İnsanları yoksullaştırıp, 'Biz yoksullara bu kadar yardım yapıyoruz' demek marifet değildir. Asıl marifet, yoksulluğu ortadan kaldırmaktır. Asıl marifet, geliri adil dağıtmaktır. Asıl marifet, refahı yaygınlaştırmaktır" dedi.

Sabri Tekir, partisinin haftalık basın toplantısında konuştu. Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu'nun KKTC'ye yaptığı ziyareti hatırlatan ve 15 Kasım 1983'te kurulan KKTC'nin 38 kuruluşu yıldönümünü ve Cumhuriyet Bayramı'nı kutlayan Tekir, şunları söyledi:

"KIBRIS KONUSUNU HER ZAMAN MİLLİ BİR MESELE OLARAK GÖRDÜK”

"Saadet Partisi olarak biz, Kıbrıs konusunu her zaman milli bir mesele olarak gördük, görmeye de devam edeceğiz. Annan Planı ve benzeri plan ve oyunlarla Türkiye’ye Doğu Akdeniz havzasını kaybettirecek, ülkemizin güney kesimini, dolayısıyla kısmen veya bütününü kaybetme tehlikesiyle karşılaşmamıza neden olacak hiçbir girişimi kabul etmedik ve etmeyeceğiz. Bu arada, hükümetin Annan Planı oylaması yanlışlıklarından rücu edip, şimdilerde takip etmeye çalıştığı Kıbrıs politikasını tasvip ettiğimizi de belirtmek istiyoruz. Bu nedenle KKTC'nin 38. kuruluş yıldönümünü ve 15 Kasım Cumhuriyet Bayramı’nı kutluyor, Kıbrıs Türk halkına gönül dolusu selam ve sevgilerimizi iletiyoruz.

"BÜTÇE YAMALI BOHÇA GİBİ"

2022 Mali Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Tasarısı TBMM’ye sunulmuş, Bütçe ve Plan Komisyonu'nda müzakeresi devam etmektedir. Merkezi Yönetim Bütçe Tasarısı, milletin derdine derman olacak nitelikte değildir. Bütçe, yamalı bohça gibidir, borç ödeme bütçesidir. Yatırım yapmak, istikrarı sağlamak yerine günü kurtarma ve garantili yol, köprü ve hastane işletmelerine kaynak sağlama, kaynak aktarma amaçlı ve yeni istikrarsızlıklara zemin hazırlayacak bir bütçedir. Uygulanmakta olan 2021 yılı bütçesinin açıklarını kapatacak, yeni ve daha büyük açıklara neden olacak bir bütçedir. Nitekim Hazine’nin aralık ayı borçlanma takvimi bunu açıkça göstermektedir. 

"2021 YILI BÜTÇESİ EKİM SONUNDA 78 MİLYAR 499 MİLYON LİRA AÇIK VERMİŞTİR"

2021 bütçesi ile ilgili şu verilere bir baktığımız zaman, bunun böyle olduğu açıkça görülecektir. 2021 yılı bütçesi, 2021 Ekim ayı sonunda 78 milyar 499 milyon lira açık vermiştir. Ocak-ekim döneminde bütçeden ödenen faiz miktarı 156 milyar 573 milyon liraya ulaşmıştır. Geçen yılın aynı döneminde ödenen faiz miktarı ise 119 milyar lirayı aşmıştı. TBMM’de müzakere edilmekte olan 2022 yılı Merkezi Yönetim Bütçesi'nde faiz giderleri, 240,4 milyar TL olarak tespit edilmiş durumdadır. Faiz giderlerinin bu düzeyde kalacağını da kimsenin garanti etmesi mümkün değildir.

"SOSYAL YARDIMA MUHTAÇ HANE SAYISI BİR YILDA YÜZDE 102 ARTTI"

3 Y ile savaşma iddiasıyla iktidara gelen hükümet, 19 yıllık iktidarı sonrasında yoksullukla mücadele etme ve yoksulluğu ortadan kaldırma yerine yoksulluğu derinleştiren politikalar uyguladı. Bu politikaların sonunda, 2020 yılında, Türkiye'de 6 milyon 630 bin hane sosyal yardım aldı. 2019'da sosyal yardım alan hane sayısı 3 milyon 282 bin 975 idi. Bu da sosyal yardıma muhtaç hane sayısının bir yılda yüzde 102 oranında arttığının göstergesidir. Yine 2019 yılında sosyal yardımlara ayrılan kamu kaynağı 55 milyar TL iken 2020 yılında bu rakam ancak 69 milyar TL olmuştur. 2020'de 1 milyon 154 bin 418 hanede yaşayan 4,5 milyona yakın insan, toplam 629 milyon tutarında gıda yardımı alırken 2019'da ise toplam 688 bin haneye gıda yardımında bulunulmuş ve 343 milyon TL ödenmişti. Bu da gıda yardımı alanların sayısında yaklaşık yüzde doksanlık bir artış demektir. Avrupa Birliği (AB) İstatistik Ofisi’nin verilerine göre de 2015-2019 arasını kapsayan 4 yıllık süreçte, Avrupa’da yoksulluk ve sosyal dışlanma riskinin en fazla arttığı ülke Türkiye olmuştur. Bu rakamlar, birileri tarafından 'sosyal yardımları artırdık' şeklinde övünç kaynağı olabilir. Herkes bilir ki sosyal devlet elbette önemlidir. Ama aslolan yaygın, etkin refah toplumu oluşturacak üretime dayalı refah devletidir.

"İNSANLARI YOKSULLAŞTIRIP 'BİZ YOKSULLARA BU KADAR YARDIM YAPIYORUZ' DEMEK MARİFET DEĞİLDİR"

Şunu hatırlatmakta yarar vardır. İnsanları yoksullaştırıp, 'Biz yoksullara bu kadar yardım yapıyoruz' demek marifet değildir. Asıl marifet, yoksulluğu ortadan kaldırmaktır. Asıl marifet, geliri adil dağıtmaktır. Asıl marifet, refahı yaygınlaştırmaktır. Hiç kimse endişe etmesin; biz, bu sosyal yardımları kesintisiz ve siyasi görüş farklılığı gözetmeksizin adil bir şekilde elbette dağıtacağız. Fakat bizim esas hedefimiz, bu ülkede yoksulluğu ortadan kaldırmak, istihdamı genişleterek alın teri ile geçinmenin huzurunu yaşayan, adaletli, dengeli ve yaygın bir refah toplumu oluşturmaya çalışmaktır.

"ÜCRETLER RAKAMSAL OLARAK ARTIYOR OLABİLİR AMA O ÜCRETİN ALIM GÜCÜ HER GEÇEN GÜN DÜŞÜYOR"

'Eskiden insanlar 500 lira alıyorlardı, biz onu 3 bin lira yaptık' ifadesi, rakam illüzyonu veya illüzyonist politikadan başka bir şey değildir. Ücretler rakamsal olarak artıyor olabilir ama o ücretin alım gücü her geçen gün düşüyor. Örneğin 2003 yılının eylül ayında 4 kişilik bir aile, günlük minimum 15,7 liraya sağlıklı beslenebilirken bugün ancak 98,49 liraya sağlıklı beslenebilmektedir. AK Parti iktidarının 18 yıllık döneminde açlık sınırı, 6,3 katına çıkmıştır. Aynı dönemde enflasyon ise 5,63 katına yükselmiştir. Buna göre açlık sınırındaki artış, genel enflasyonda yaşanan artışın üzerinde gerçekleşti. Yani milletimiz, farkına varılmayacak şekilde uzun dönem fakirleştirme politikasına tabi tutulmaktadır. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı tüketici fiyat endeksi (TÜFE) ise Aralık 2002’den Kasım 2020'ye kadar yüzde 409 arttı. Bu veri, Aralık 2002’de 100 liraya alınan bir mal sepetinin Kasım 2020'de 509 TL'ye alınabildiği anlamına gelmektedir. Asgari ücretin sadece 1 yılda 100 dolar civarında değer kaybettiğini herkes gözlemektedir. Doların da 6,6 katına yükseldiğini herkes görmektedir. BDDK verilerine göre vatandaşlarımızın toplam kredi borçları 4 trilyon TL’yi aşmış bulunmaktadır. İhtiyaç ve tüketici kredileri toplam 1 trilyon 174 milyarı aşmaktadır. Toplam dış borçlarımızın 500 milyar dolar dolayında olduğu bir ortamda, borç bataklığına saplanmanın giderek artan etkilerini çok daha net şekilde hissedeceğiz."

Kaynak: anka