Tarımsal Gelişme, Eğitim ve Sosyal Dayanışma Vakfı (TARGEV) Başkanı Sami Doğan, “Girdi fiyatlarının sürekli artması, girdi desteklerinin çok düşük kalması, piyasada oluşan ürün fiyatlarının istenilen düzeyde artmaması ve TMO'nun destekleme alımı yapmaması buğday ekim alanlarının azalmasına neden olmuştur. Boş bırakılan alanlardan dolayı yılda ülkemizin en az 3 milyon ton buğday üretim kaybı söz konusudur” dedi.

Tarımsal Gelişme, Eğitim ve Sosyal Dayanışma Vakfı (TARGEV) Başkanı Sami Doğan, tarımda yaşanan sorunlarla ilgili açıklama yaptı. Doğan, şu değerlendirmelerde bulundu:

 “3 MİLYON TON BUĞDAY ÜRETİM KAYBI SÖZ KONUSU”

“2000'li yıllardan sonra girdi fiyatlarının sürekli artması, girdi desteklerinin çok düşük kalması, piyasada oluşan ürün fiyatlarının istenilen düzeyde artmaması ve TMO'nun destekleme alımı yapmaması buğday ekim alanlarının azalmasına neden olmuştur. Ülkemizde en az 1 milyon hektar buğday ekilebilecek alan boş bırakılmaktadır. Boş bırakılan alanlardan dolayı yılda ülkemizin en az 3 milyon ton buğday üretim kaybı söz konusudur.

Türkiye'nin son yedi yıllık ortalama buğday üretimi 20,2 milyon ton olmuştur, bu üretim miktarıyla dünyanın sayılı buğday üreticisi ülkeleri arasında yer almaktadır. Türkiye, 2021 yılında dünya buğday üretiminin yaklaşık yüzde 2,2'sini, dünya buğday ekim alanının ise yüzde 3,1 ini oluşturmuştur.

Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre 2021 yılında ülkemizde toplam 67.446.660 dekar alanda buğday ekimi yapılarak yaklaşık 17,7 milyon ton buğday elde edilmiştir. Toplam buğday ekim alanının 12.013.690 dekarında makarnalık buğday ekilerek yaklaşık 3,2 milyon ton makarnalık buğday elde edilmiştir.

“SADECE EKMEK İHTİYACI İÇİN EN AZ 12 MİLYON EKMEKLİK BUĞDAYA GEREKSİNİM VAR”

Buğday, ülkemizde temel gıda maddesi olan ekmeğin ham maddesi olması ve ekmeğin tüketim alışkanlığın çok fazla olması nedeniyle son derece stratejik bir üründür. Değerlendirmemizi TMO'nun kişi başına ekmek tüketim miktarını kullanarak yaptığımız hesaplamada; TÜİK verilerine göre nüfusumuz 84,7 milyon kişidir.  İçişleri Bakanı’nın verdiği bilgiye göre de Suriyeliler dahil Türkiye'de 5 milyon 75 bin sığınmacı ve göçmen dahil edildiğinde toplam nüfusumuz 90 milyon kişiyi geçmektedir. Bu nüfusun sadece ekmek ihtiyacının karşılanması için en az 12 milyon ton kaliteli ekmeklik buğdaya gereksinimi vardır.

“TÜRKİYE’NİN BUĞDAY ÜRETİMİ 30 MİLYONA ÇIKMALI”

Diğer taraftan kişi başına yaklaşık 6,5 kg makarna, 12 kg bulgur, 5,5 kg bisküvi ve 2 kg irmik tüketimimiz dikkate alındığında söz konusu bu ürünleri elde edebilmek için en az 3 milyon ton kaliteli buğdaya ihtiyacımız bulunmaktadır. Dolayısıyla sadece yurt içi gıda talebinin karşılanması için 15 milyon ton buğdaya ihtiyacımız bulunmaktadır. Bunun yanında 1,4 milyon ton tohum, 2,5 milyon tonda yem ihtiyacı dikkate alındığında toplam yurt içi talebin karşılanması için en az 19 milyon ton buğdaya ihtiyacımız bulunmaktadır. Diğer taraftan 7,5-8 milyon tona yaklaşan yıllık un, makarna, irmik, bisküvi gibi işlenmiş ürün ihracatımız da dikkate alındığında Türkiye'nin buğday üretimini mutlaka 30 milyon tona çıkarması gerekmektedir.

“BUĞDAY EKİM ALANLARININ YÜZDE 90’INDA SULAMA YAPILMAMAKTA”

Türkiye'nin yedi bölge ve tüm illerinde üretilen buğday, yaklaşık 2,5 milyon çiftçi ailesinin geçim kaynağını oluşturmaktadır. Türkiye'de buğday ekim alanlarının yaklaşık yüzde 90'ında sulama yapılmamaktadır. Buğday kuru koşullarda yağmur rejimine bağlı olarak yetiştirildiğinden buğday verimi düşüktür.

“2021 YILINDA 560 BİN HEKTAR BUĞDAY ALANI BOŞ KALMIŞTIR”

24 Ocak 1980 de uygulamaya konan ‘İstikrar Kararları’, 5 Nisan 1994 tarihinde uygulamaya konulan İstikrar Programı ve 1999 yılı aralık ayında Uluslararası Para Fonu ile imzalanan stand-by anlaşması ülkemiz tarımının çökmesine neden olmuş ve sektörden kaçış hızlanmıştır.

AK Parti hükümetleri ilk dönemlerinde çiftçi yanlısı gözükerek bazı yıllar TMO buğday alım fiyatlarını dünya fiyatlarına yakın hatta dünya fiyatlarının biraz üstünde açıklamış, ekim alanları önceki yıllara göre sabit kalmıştır. Buğday alım fiyatları iç ve dış piyasaların altında kalınca, üretici buğday ekiminden vazgeçer hale gelmiş ve 2018 yılına göre 2021 yılında 560 bin hektar buğday alanı boş kalmıştır.

“DÖVİZ KURLARI ARTTIKÇA GİRDİ FİYATLARI DA ARTMAKTADIR”

Tarımsal yapıdaki olumsuzlukla birlikte, Türkiye'de buğday üretiminin yapıldığı alanlardaki iklim, toprak ve topoğrafik özellikler de buğday üretimini ve verimi kısıtlamaktadır. Tarımsal üretimde amaç, birim alandan yüksek verim elde ederek, geliri maksimum kılmaktır. Bu da gübre, ilaç, tohum, sulama suyu, mekanizasyon ve mazot gibi girdi kullanımıyla mümkündür. Ülkemizde kullanılan girdilerin tamamına yakını ithalatla temin edilmektedir, dolayısıyla girdi fiyatları döviz endekslidir. Döviz kurları arttıkça girdi fiyatları da artmaktadır.

2021 Ekim ayında bir litre mazot 7,87 TL iken, 17 Mayıs 2022 tarihinde yüzde 181,5 artışla 22,15 TL; 2021 yılında bir ton amonyum sülfat 3 bin 300 TL iken 2022 Mayıs ayında yüzde 119,7 atışla 7 bin 250 TL; tonu 5 bin 628 TL olan üre gübresi yüzde 118,2 artışla 12 bin 280 TL ve tonu 6 bin 50 TL olan DAP gübresi yüzde 107,6 artışla 12 bin 562 TL'ye yükselmiştir. Ortalama kimyasal gübrenin fiyatı yüzde 115,3 oranında artmıştır. Bir kamu kuruluşu olan TİGEM tarafından üretilen buğday tohum fiyatı da aynı dönemde yüzde 43,5 oranında artmıştır. DSİ İşletme ve Bakım ücreti ile su ücreti aynı dönemde yüzde 25 ile yüzde 94,9 oranında artmıştır. Traktör ve diğer makine ekipmanların fiyatlarındaki artışlarda yüzde 100’ün üzerinde olmuştur.

“TMO BUĞDAY İTHAL EDEREK YERLİ ÜRETİCİLERİ MAĞDUR ETMİŞTİR”

Türkiye'de 2022 yılında dekara buğday maliyeti yaklaşık 1600 TL olarak hesaplanmıştır. Mazot, traktör, biçerdöver ve işçilik fiyatlarında olağan üstü bir artışın olmaması durumunda 2022 yılı ürünü buğdayın kilogram maliyeti en az 5,3 TL olacağı tahmin edilmektedir.

17 Mayıs 2022 tarihinde Polatlı Ticaret Borsası’nda 1.derece kırmızı sert buğdaylar 6 bin 245 TL/Ton dan, 2. grup ekmeklik buğdaylar ise 6 bin 65 TL/Ton’dan işlem görmektedir. Yine aynı tarihte Konya Ticaret Borsası’nda durum buğdaylar 6 bin 287 TL/Ton’dan, 2. derece kırmızı sert buğdaylar ise 6 bin 91 TL/Ton’dan işlem görmektedir.

2021-2022 üretim ve pazarlama sezonunda TMO yerli üreticilere ekmeklik buğday için 2 bin 250 TL/Ton, makarnalık buğday için 2 bin 450 Ton fiyat belirlemiş, birkaç ay sonra 4500-5000 TL/tondan buğday ithal ederek yerli üreticileri mağdur etmiştir.

“BUĞDAY İÇİN FARK ÖDEME MİKTARI 1000-1500 TL OLMALIDIR”

2022 yılında buğday üretiminde, üreticinin gerekli gübreyi tarlasına atamaması nedeniyle önemli bir değişmenin olmayacağı tahmin edilmektedir. 2022 yılında buğdaya verilen mazot, gübre, sertifikalı tohum ve fark ödemesi toplamı kilogram başına sadece 29 kuruştur. 2022 yılı buğday taban fiyatları açıklanırken buğday üretim maliyetleri, dünya piyasalarındaki buğday fiyatları, yurtiçi borsa fiyatları ve çiftçinin geçmiş yıllardaki kayıpları dikkate alınarak belirlenmesi ve 2022 yılında beyaz ve kırmızı sert buğdayların en az 6 bin 500 TL/Ton, makarnalık buğdayların 7 bin 500 TL/Ton fiyattan TMO tarafından alınması gerekmektedir.

TMO'nun alım nedeniyle görev zararı oluşturmaması ve sanayicilere uygun fiyattan buğday verebilmesi için Tarım Kanunu’nda yer alan fark ödeme desteğini devreye sokarak, 2022 yılında buğday için fark ödeme miktarının 1000-1500 TL/Ton olarak belirlenmesi uygun olacaktır.

Buğday üretimini artırmaya yönelik politikalar acil olarak alınmaz ise önümüzdeki yıllarda başta ekmek olmak üzere diğer buğdaya dayalı mamul ürünlerin temininde de ülkemizde büyük sorunlar yaşanacaktır."

 

Kaynak: anka