Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Genel Başkanı Nejla Kurul, AKP’nin Öğretmenlik Meslek Kanunu teklifine ilişkin, "Cumhurbaşkanı’nın 'Kadrolu ve sözleşmeli öğretmenler arasındaki ayrımı kaldırıyoruz' sözlerine rağmen sözleşmeli öğretmenlere sadece ‘sağlık ve can güvenliği’ durumunda tayin hakkı tanınmış, eşi özel sektörde çalışan sözleşmeli öğretmenlere tayin hakkı verilmemiştir" dedi. Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası Başkanı Eren Edebali de “Taban maaş uygulamasını onaylayan bir meslek kanunu talep ediyorduk. Ama gelinen noktada bu meslek kanunu, eğitim emekçisine yönelik sömürünün yeni bir yazılı belgesi oldu" diye konuştu.

Eğitim Sen ve Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası, TBMM Genel Kurulu’nda 1 Şubat 2022 tarihinde görüşülmeye başlanacak olan Öğretmenlik Meslek Kanunu teklifine ilişkin bugün Eğitim Sen Genel Merkezi’nde ortak bir basın toplantısı düzenledi.

Eğitim Sen Genel Başkanı Nejla Kurul, kanun teklifinde özel okul, kurs ve özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde öğretmenlik yapan eğitimcilerin ekonomik ve sosyal hakları, ücret ve çalışma koşulları ile ilgili hiçbir düzenleme bulunmadığını belirterek şöyle konuştu:

“Yapılan düzenleme bir meslek kanunu niteliği taşımadığı gibi sadece birinci derecedeki öğretmenlere verilecek olan 3600 ek gösterge başta olmak üzere, ekonomik düzenlemelerle ilgili maddelerin 15 Ocak 2023 tarihinden sonra yürürlüğe girecek olması, çalışmanın seçime yönelik olduğunu açıkça göstermektedir. MEB’e bağlı faaliyet yürüten özel öğretim kurumlarında görev yapan öğretmenlerin ağır sömürü koşulları altında çok uzun çalışma saatleri, düşük ücretler, güvencesiz ve birçok kurumda kayıt dışı çalıştırılmaları önemli eğitim sorunlarından birisidir.

Sınavın işlevinin bir değerlendirme komisyonuna devredilmesi, öğretmenlerin adaylığının kaldırılmasında bugünlerde yoğun olarak tartışılan mülakat-torpil uygulaması üzerinden yaygın bir ayrımcılığın yaşanabileceği izlenimini vermektedir. ‘Nitelikli okul-niteliksiz okul’ ayrımında olduğu gibi, kariyer basamakları üzerinden ‘nitelikli öğretmen-niteliksiz öğretmen’ algısı yaratılarak öğretmenlik mesleğinin saygınlığının daha da düşmesi kaçınılmaz olacaktır. Kariyer basamaklarını ‘kademe ilerleme cezası almamış olmaya’ bağlamak, eğitim emekçilerinin sendikal örgütlenmeden uzak tutulmasına, yanlış uygulama ve tutumlara itiraz etmemelerine yönelik tehlikeli bir adımdır.”

Başkan Kurul, Öğretmenlik Meslek Kanun teklifi gündeme geldiğinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın söylediği “Kadrolu ve sözleşmeli öğretmenler arasındaki ayrımı kaldırıyoruz” sözlerine rağmen bu yönde bir düzenleme yapılmadığını, “Sözleşmeli öğretmenlere sadece ‘sağlık ve can güvenliği’ durumunda tayin hakkı tanınmış, yıllardır ciddi bir sorun olarak devam eden eşi özel sektörde çalışan sözleşmeli öğretmenlere tayin hakkı verilmemiştir. Siyasi iktidar eğer bir meslek kanunu yapmakta samimi ise yapması gereken tek şey öğretmenlik mesleği açısından uluslararası düzeyde kabul gören en önemli belge olan ‘Öğretmenlerin Statüsüne İlişkin Tavsiye Kararı’na uygun bir düzenleme yapmaktır” dedi.

"MEVSİMLİK TARIM İŞÇİSİ GİBİ ÇALIŞTIRILMAK İSTEMİYORUZ" 

Milli Eğitim Bakanlığı’nda çalışan, ataması Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yapılan Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası Başkanı Eren Edebali de sendikanın genel talepleri arasında belli süreliğine yapılan sözleşmelerin kaldırılması gerektiğini söyledi.

“Mevsimlik tarım işçisi gibi çalışmak istemiyoruz. Asgari ücretle çalışmak istemiyoruz. Hiçbir özlük hakkımız yok. 10-12 aylık sözleşmelerle kıdem hakkımız gasp ediliyor” diyen Edabali, temel taleplerinden bir tanesinin güvenceli çalışmak olduğunu ifade ederek şöyle devam etti:  

“Taban maaş uygulamasını onaylayan bir meslek kanunu talep ediyorduk. Ama gelinen noktada bu meslek kanunu bizim haklarımızı ifade etmediğini gibi, eğitim emekçisine yönelik sömürünün yeni bir yazılı belgesi. Eğitimde patron olsun istemiyoruz. Meslek kanunuyla sektör üstü kapalı şekilde kamusal alana davet ediliyor. Meslek kanunu, eğitim emekçisine karşı başlatılan bir savaşın ilk işaretidir, geri çekilmelidir. Özel öğretme kurumlarında çalışan eğitim emekçilerinin sorunları eşit haklar temelinde güvence altına alınması gerekmektedir.”

"SİZ YÜZBİNLERCE KİMLİK KARTINA SAHİP OLAN ÖĞRETMENLERİ YOK SAYAMAZSINIZ"

Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı özel öğretim kurumları personel kimlik kartını gösteren eğitimci Edibali, “Görev tanımı öğretmen yazıyor. Siz, yüzbinlerce kimlik kartına sahip olan öğretmenleri yok sayamazsınız. Siz, sadece kurum temsilcilerinin, bir sektörün çıkarları doğrultusunda eğitim politikası belirleyemezsiniz” dedi.

Kaynak: anka