Haber: GAYE ŞEYMA CAN / Kamera: ANIL VEREL

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Gezi Parkı davasının tek tutuklu sanığı olan ve bin 574 gündür cezaevinde bulunan iş insanı Osman Kavala’yı yine tahliye etmedi. Mahkeme, daha önce Gezi Parkı davası ile birleştirilen Çarşı davasının yeniden ayırılmasına kararı vererek, duruşmayı 21 Mart 2022 tarihine erteledi.

Tutuklu iş insanı Osman Kavala, gazeteci Can Dündar ve oyuncu Mehmet Ali Alabora'nın da aralarında bulunduğu toplam 52 kişinin yargılandığı Çarşı ile birleştirilen Gezi davasının bugünkü dördüncü duruşması, 13. Ağır Ceza Mahkemesi salonunun küçük olması nedeniyle 27. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yapıldı.

Duruşmaya tutuksuz sanıklar Can Atalay, Ayşe Mücella Yapıcı, Tayfun Kahraman ile bazı tutuksuz sanıklar ve avukatları katıldı. Davanın tek tutuklu sanığı Osman Kavala ise duruşmaya yine katılmadı.

“FİLMİ YAPMIŞ OLSAYDIM DA BUNU TARTIŞMANIN YERİ MAHKEME SALONLARI DEĞİL, SİNEMA SALONLARIDIR”

Gezi dosyasının sanıklarından Çiğdem Mater duruşmada yaptığı savunmasında, “Gezi Parkı protestolarında, parkın park olarak kalması için yüzlerce yurttaş gibi protestolara gittim. Ayrıca bir sinemacı olarak gözlem yaptım. İddianamede yer aldığı gibi Gezi Parkı ile ilgili film yapmadım. Yapmış olsaydım da bunu tartışmanın yeri mahkeme salonları değil, sinema salonlarıdır. Tarafımdan yapıldığı iddia edilen film, Amerikalı bir kişi tarafından ve Gezi Parkı görüntülerinden oluşan ve benim de konuşmacı olarak toplamda 1,5 dakika bile görülmediğim belgeseldir” dedi.

Duruşma savcısı Çarşı davasının dosyasının ayrılmasını, tutuklu sanık Osman Kavala’nın ise tutukluluk halinin devamına karar verilmesini talep etti.

DOSYA MÜTALAA HAZIRLANMAK ÜZERE SAVCILIĞA GÖNDERİLDİ

Kararını açıklayan mahkeme heyeti Çarşı davasının dosyasının ayrılmasına ve oyçokluğuyla Osman Kavala’nın tutukluluk halinin devamına hükmetti. Öte yandan, dosya mütalaa hazırlanmak üzere savcılığa gönderildi. Duruşma 21 Mart 2022 tarihine ertelendi.

"BİRLEŞTİRME KARARI BAŞINDAN BERİ HATALIYDI"

Duruşma sonrası adliye önünde basın açıklaması yapıldı. "Birleştirme kararı başından beri hatalıydı" diyen avukat Evren İşler şunları söyledi:

"Bu dosyada daha önce verilen birleştirme kararı başından itibaren hatalıydı. Gezi'nin ne olduğunun bu kadar tartışılmaya açıldığı bir Gezi dosyasının, onunla alakası olmayan çeşitli dosyalarla birleştirilerek yürütülmeye çalışılması zaten başından itibaren hukuka aykırı bir haldi. Ancak biz birleştirmelerle ilgili tavrımızı biliyorsunuz. Şu şekilde söyleyeyim, istediğiniz dosyayla birleştirin, istediğiniz dosyadan ayırın, Gezi haklı bir direniştir, Gezi haktır, gezi umuttur. Ve siz bu umudu yargılıyorsunuz. Dolayısıyla ne şekilde yargılarsanız yargılayın biz Gezi'yi savunmaya devam edeceğiz. 'Gezi'de bir suç unsuru olmadığını nerede isterseniz size anlatırız' demiştik. Ayırma kararına ilişkin de açıkçası bu anlamıyla çok önemli değil. Temel anlamı şurada, bu dosyanın nasıl bir araç olarak kullanıldığını gösteriyor. 5 aydır bu insanlar o zaman neden birleştirilerek yargılandı? 5 aydır birleştirme adı altında yürütülen işlerle Osman Kavala neden tutuklu tutuldu? Neden bizim arkadaşlarımız açısından da bakıldığında aklanma haklarından mahrum edildiler? Asıl soru bu. Cevabı da maalesef ki duruşma salonu içinde veya hukuk sınırlarında değil. Bu sorunun cevabı bu dosyanın bir siyasi dosya olması, bir siyasi yargılama olmasında yatıyor."  

"AKLIMIZLA, HUKUKLA ALAY EDİYORLAR"

CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu da mahkemenin Çarşı davasını Gezi davasından ayırma kararıyla ilgili şu değerlendirmeyi yaptı:

"Gerçekten yani aklımızla alay ediyorlar, hukukla alay ediyorlar. Çok açık anlatmaya çalışacağım. Osman Kavala'nın tutuklu yargılandığı dosya 30. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeydi. 30. Ağır Ceza Mahkemesi sonuçta bu dava dosyasını hukuka aykırı bir biçimde 13. Ağır Ceza Mahkemesi dosyasıyla birleştirdi. Bugün itibariyle 13. Ağır Ceza Mahkemesi dedi ki ‘Çarşı dosyasıyla bu dosya arasında irtibat yoktur, ayırıyorum’ dedi. E o zaman 30. Ağır Ceza Mahkemesi'nden gelen dosyanın da tekrar 30'a geri gitmesi lazım. Mahkeme ne demiş biliyor musunuz? ‘Fotokopi makinemiz yok, Gezi dosyası, 100 klasör, Çarşı dosyası 6 klasör. Ben hiçbir klasörün fotokopisini çekip oraya gönderemem. O yüzden ben bakacağım.’ Bakın bu hukuk tarihinde görülmemiş bir iş. Şimdi ben buradan Hakimler Savcılar Kurulu’na, Adalet Bakanı'na sesleniyorum, ya biraz vicdan yok mu sizde? Türkiye'de hukuku, adaleti bu kadar yerlerde süründürmeye hakkınız var mı? Ama inanın buradan bir kez daha söylüyorum. Hepsinin hesabını hukuk kuralları içerisinde soracağız."

 

Kaynak: anka