Mülkiyeliler Birliği ve İletişimliler Vakfı, Prof. Dr. Metin Kazancı’nın Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ndeki derslerine son verilmesini kınadı. Mülkiyeliler Birliği, Kazancı hakkındaki bu kararı “yargısız infaz” olarak niteleyerek, “Üyemiz ve hocamız Metin Kazancı’nın maruz kaldığı yargısız infazı, linçi ve derslerinden el çektirilmesini kınıyoruz” açıklamasını yaptı.

Mülkiyeliler Birliği Yönetim Kurulu ve İletişimliler Vakfı, Metin Kazancı’nın Siyasal Bilgiler Fakültesi’ndeki derslerine son verilmesi kararı üzerine bugün ayrı ayrı açıklama yayınladı. Mülkiyeliler Birliği'nin yazılı açıklaması şöyle:

“Türkiye üniversiteleri uzun süredir yoğun bir denetim ve baskı altında varlıklarını sürdürmeye çalışıyor. Demokrasinin, eleştirel düşüncenin, akademik özgürlüğün ve özgürce tartışma ortamının mekanları olması gereken üniversiteler, hukuka aykırı biçimde yürütülen disiplin mekanizmalarına, muhbirlik pratiklerine, doğrudan işten çıkarma, sözleşme yenilememe ya da ihraç uygulamalarına sahne oluyor.

Bu durumun son örneği ne yazık ki Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde yaşanmıştır. Üyemiz ve hocamız Prof. Dr. Metin Kazancı’nın dersinde başörtülü bir öğrenciyle yaşadığı iddia edilen diyalog nedeniyle Ankara Üniversitesi yönetimi, hiçbir soruşturma yürütmeden, savunma hakkını yok sayarak, yargısız infaz pratiği sergileyerek Prof. Dr. Metin Kazancı’nın ders vermesini engellediğini duyurmuştur.

Üniversite’nin web sayfasında yayınlanan duyuruda, ‘Üniversitemizin hiçbir birimine öğrencilerimizin ve çalışanlarımızın giyim tercihleri ve düşüncesinin tartışma konusu yapılmasına izin verilmeyeceğini kamuoyuna saygıyla duyururuz’ denilmiştir.

"ÜNİVERSİTELERDE HER TÜRLÜ DÜŞÜNCE BARIŞÇIL VE DEMOKRATİK BİR ORTAMDA ÖZGÜRCE TARTIŞILABİLMELİDİR"

Halbuki üniversiteler, siyasi iktidar başta olmak üzere, toplumun geniş kesimlerini rahatsız etme pahasına her türlü düşüncenin barışçıl ve demokratik bir ortamda özgürce tartışılabildiği yerler olmalıdır. Elbette bu özgürlük, nefret suçu, ötekileştirme, cinsiyetçilik ve ırkçılık içermeden kullanılmalıdır. Ancak asıl sorun tam olarak burada başlamaktadır.

“NE SAVUNMA HAKKI TANINDI NE DE İDDİALARA AÇIKLIK GETİRMESİNE İMKAN VERİLDİ”

Çünkü Ankara Üniversitesi yönetimi, siyasi iktidarın borazanlığını yapan bir kişinin Prof. Dr. Metin Kazancı’yı hedef gösteren yazısını, hocamızın ders vermesinin iptal edilmesine gerekçe yapmıştır. Ne kendisine savunma hakkı tanınmış ne de iddialara açıklık getirmesine imkan tanınmıştır.

Halbuki aynı üniversite yönetimi, elinde bıçakla fakültelerde kol gezen, eğitim öğretim hayatını engelleyen ve öğrencilerin, akademisyenlerin can güvenliğini tehdit eden kişileri cesaretlendiren bir yönetim süreci izlemektedir.

“SİYASİ VE KEYFİ BİR KARARLA ÖĞRETİM ÜYESİNİN EMEĞİ DEĞERSİZLEŞTİRİLİYOR”

Her iki durum birlikte değerlendirildiğinde, Ankara Üniversitesi yönetiminin siyasi ve keyfi bir kararla bir öğretim üyesinin emeğini nasıl değersizleştirebildiği bir kez daha gözler önüne serilmiştir.

"BU OLAYDAN SONRA AKADEMİSYENLER KENDİLERİNİ ÖZGÜR HİSSETMEYECEK"

Yaşanan bu olay sonrasında, üniversite öğretim elemanlarının muhbirlik baskısı altında kendilerini özgür hissetmeyecekleri de ortadadır. Bir akademisyenin dersindeki tartışma konularının hem siyasi iktidarın hem de üniversite yönetiminin ne kadar sinir uçlarına dokunacağını, iktidara yedeklenen hangi aktörlerin hedefi haline geleceğini, hangi öğrencisinin kendisini ihbar edebileceğini sorgulamak zorunda kalmasının üniversiteyi üniversite yapan ilkelerle bağdaşmadığı da açıktır.

"MAKAMINI SİYASİ İKTİDARA BORÇLU OLANLAR ÜNİVERSİTEYE DAİR BİR DERT TAŞIMIYOR"

Mülkiyeliler Birliği olarak, sahip oldukları makamları siyasi iktidara borçlu olan üniversite yöneticilerinin üniversiteye dair bir dert taşımadıklarını, siyasi iktidarın gözüne girme çabasında olduklarını çok iyi biliyoruz. Ancak bir gerçeği daha çok iyi biliyoruz: Haksızlıkla, hukuksuzlukla, iftiralarla, ihbarcılıkla ve siyasi çıkar hesaplarıyla yöneticilik yaptığını sananların bu meziyetleri(!), onların peşini asla bırakmayacaktır.

Bu nedenle üyemiz ve hocamız Prof. Dr. Metin Kazancı’nın maruz kaldığı yargısız infazı, linçi ve derslerinden el çektirilmesini kınıyoruz. Siyasal Bilgiler Fakültesi’nin farklılıklarımızı koruyabildiğimiz, eleştirel, demokratik, özgürlükçü ve eşitlikçi bir öğrenme iklimine yeniden kavuşması için yoğun gayret gösterdiğimizin ve göstereceğimizin bilinmesini istiyoruz."

İletişimliler Vakfı da Metin Kazancı için şu açıklamayı yaptı:

"Fakültemizde uzun yıllar hizmet etmiş, bölüm başkanlığı görevini yürütmüş, TBMM’de, Polis Akademisi’nde, Basın İlan Kurumu’nda görevler üstlenmiş, dersler vermiş, Türkiye’de halkla ilişkiler alanının duayenlerinden Prof. Dr. Metin Kazancı Hoca’nın Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde lisans düzeyinde vermekte olduğu Kamusal İlişkiler dersi kapsamında meydana geldiği iddia edilen bir olay gerekçe gösterilerek içine düşürüldüğü durum hepimizi üzmüştür.

Hocamızın, saygın bir İLEF’li olmanın ötesinde, lisans eğitimini aldığı Mülkiye’ye bağlılığı, dolayısıyla emekli olsa da akademik camiaya, üniversite öğrencilerine yakınlığı da herkesçe malumdur.

Hocamızın ders esnasında kullandığı ifadenin siyasi malzeme yapılması, bilimsel ve akademik özgürlüğü zedelemektedir. Bu durumu ve hocamızın linç girişimine uğramasını kabul edilemez buluyoruz.

Hocamız bu durum karşısında her zamanki gibi metanetini ve soğukkanlılığını koruyor olsa da onu yakından tanıyanlar olarak, Metin Kazancı’yı tanımayan, akademik çalışmalarından habersiz, niteliği, niyeti ve maksadı hakkında hiçbir fikri olmayan kişilerden kaynaklı bu davranışları hocamızın hiçbir şekilde hak etmediğini düşünüyoruz.”

Kaynak: anka