TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu CHP Sözcüsü Bülent Kuşoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Ben faizi savunanla beraber olmam” sözleri için; “Kendi bakanlarını beğenmiyorsa, müsaade etsinler o zaman. Böyle garip bir şey olur mu? Basın önünde kendi bakanını mı şikayet edecek? Bakanlıkları, devlet kurumlarını şikâyet eden, kötüleyen, onları doğru dürüst çalıştırmayan, görevlerini yapmaz hale getiren bir Cumhurbaşkanlığı var” dedi.

CHP Mali İşlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu CHP Sözcüsü Bülent Kuşoğlu, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Ticaret Bakanlığı’nın 2020 kesin hesabı ve 2022 bütçe görüşmeleri sürerken, ANKA Haber Ajansı’nın sorularına yanıt verdi.

“TÜRKİYE’DE PARANIN GÜVENLİLİĞİ KALMADI, TİCARET YAPILAMAZ”

Ticaret Bakanı Mehmet Muş’un yaptığı sunumdaki “Doğalgaz ve elektrik fiyatlarındaki artışlar üçüncü çeyrek itibariyle tedirgin edici seviyelere yükselmiştir” ifadeleri için Kuşoğlu, şunları söyledi:

“Sayın Bakan ‘biz her şeyi iyi yapıyoruz ama dünyadaki rakamlar emtia ve enerji fiyatları olumsuz olduğu için bazı şeyler kötü oluyor’ diyor ama böyle bir bahane yok. Geçmişteki krizlerimizin de önemli ölçüde sebeplerinden biri Türkiye’ye etkileriydi. Hükümetlerin bu konuda önlem alması lazım. Geçmişte de yanlış önlemler ya da alınmayan önlemler nedeniyle oldu. Burada da oldu. Emtia fiyatları, enerji fiyatları artıyor. Gelişmekte olan ülkeler kendi ürettikleri malların fiyatlarını artırıyor. Enerji, petrol, doğalgaz ihraç edenler de fiyatları artırıyor, yeni denge oluşuyor. Türkiye, ürettiği ürünlerle ilgili ne yapıyor, avantajlı şekilde oturtabilecek mi? Bizimkilerin tedbir almadığını görüyorsunuz. 2015’te kilogram bazında ele aldığınız zaman 1,81 dolara kadar çıkmış. Şu an 90 cent. Yani yarı yarıya düşmüş. O zaman yaptığımız ihracatın iki mislini yaparsak aynı tutarda ihracat yapmış oluyoruz. Bizim ihracatımız, mallarımızın, emeğimizin değeri kalmamış demektir. Zaten düşüktü Almanya’da 20 dolar bazında. Demek ki gereken yapılmıyor, önlem alınmıyor. Türkiye 200 milyar dolar üzerinde ihraç yapıyor, hala cari açığı, dış ticaret açığını kapatamıyorsanız ekonomik yapınızda çarpıklık var. Şurada Ticaret Bakanlığı’nı çok suçlamıyorum. Ticaret demek bir tarafıyla para demek, paraya ihtiyaç var, paranın güvenilir olması, istikrarlı olması lazım; Türkiye’deki paranın istikrarı yok, güvenirliliği kalmadı. Böyle bir Merkez Bankası böyle bir Cumhurbaşkanlığı ve Cumhurbaşkanlığı’nın verdiği talimatla yürüyor Merkez Bankası. Paranın istikrarı ve güvenirliliği olmazsa, ticaret yapılamaz. ‘Fiyat istikrarını korumak Merkez Bankası görevidir’ derken kastedilen budur. Uluslararası fiyatların Türkiye ile uyumlu olmasını sağlamak. Bunu yapamıyor Merkez Bankası. Çünkü faize takmış vaziyette bir Cumhurbaşkanı talimat veriyor Merkez Bankası’na. Döviz rakamları ve faizle uğraşılıyor sonra ticaret yapılamaz hale geliyor. Bu maalesef Türkiye için en büyük kötülüktür. Hükümetin durumu budur. Krizi tırmandırıyor sürekli.”

“KURUN ARTIŞINDAN İSTİFADE ETMEYE ÇALIŞAN BİR ANLAYIŞ VAR"

Pandemiyle birlikte birçok esnaf iflas etmesi, kur artışının devam etmesi ve peş peşe gelen zamların ticarete etkileri ile bu durumdan istifade etmek isteyenler olup olmadığına ilişkin Kuşoğlu, şunları söyledi:

“Muhakkak ekonomide ticari hayat içerisinde fırsatları kendi lehine çevirmeye çalışanlar olacaktır. Muhakkak vardır ama devletin buna müsaade etmemesi lazım. Kur çok önemli bir gösterge. Dünyada emtia ve enerji fiyatları artıyor; biz ekonomi dengelerini buna paralel düzenleyemiyoruz. Ha bire kuru artırıyoruz. Ekonomi dengelerini, fiyatları, yeni dengelere oturtamıyoruz. Bu böyle devam edecek. 2017’de kur neydi, şimdi ne oldu. Geçen cuma 9 küsurdu, pazartesi 10 oldu, şimdi Cumhurbaşkanı’nın saçma sapan demeciyle 10.50’yi geçti. Böyle bir ekonomi yönetimi olur mu? Demek ki kurun artışından istifade etmeye çalışan bir anlayış var. 128 milyar doları erittiler ya, döviz aldılar, 128 milyar liralık döviz aldılar. Onlar herhalde bayram ediyor, sürekli artan bir döviz var oturduğu yerde para kazanıyor. Öteki taraftan işçi, memur, ücretli, TL alanlar da sürekli kaybediyor. Elinizdeki servetin değerini sürekli kaybediyorsunuz. Şu anda gelip bir büyük şirket, Türkiye’nin bütün şirketlerini alabilirler. O vaziyete getirdiler, Türkiye’yi değersizleştirdiler.”

“KENDİ BAKANLARINI BEĞENMİYORSA, MÜSAADE ETSİN”

Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan’ın “Enflasyonla mücadeleyi kararlı ve bütüncül bir anlayışla sürdürdüğümüz ölçüde, döviz kuru istikrara kavuşacak ve ülke risk primimiz düşecektir. Bu sayede uzun vadeli faiz oranları da gerileyecek” açıklaması ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Bu mücadelede beraber yürüdüğümüz arkadaşlarımızdan faizi savunanlar kusura bakmasın ben faizi savunanla beraber olmam, olamam” ifadeleri ve ardından Merkez Bankası ile ilgili “Bırakın da bağımsız olarak kararını o versin” açıklaması hakkında Kuşoğlu, şöyle konuştu:

“Kusura bakmasındansa Lütfi Bey’e müsaade etsinler, bunları tasvip etmiyor. Cuma günü beraberdik. Bakan olarak bu politikaları tasvip etmediğini, ihracat artsın diye kuru artırmadıklarını, artıramayacaklarını söyledi. Merkez Bankası politikalarına ‘yanlıştır’ demedi ama en azından doğru olduğunu da söylemedi. Yaptıkları işin doğruluğunu savunmadı, haklı olarak, çok doğrusunu yaptı. Kendi bakanlarını beğenmiyorsa, müsaade etsinler o zaman. Böyle garip bir şey olur mu? Basın önünde kendi bakanını mı şikayet edecek? Ne oluyor böyle? Kendi kurumları, bakanlıkları, devlet kurumlarını şikayet eden, kötüleyen, onları doğru dürüst çalıştırmayan, görevlerini yapmaz hale getiren bir Cumhurbaşkanlığı var. Anlamak mümkün değil. Sonra ‘Merkez Bankası bağımsızmış, bırakın görevini yapsınmış.’ Herkesle dalga geçiyor herhalde. Çok ciddiyetsiz, gayri ciddi bir durum.”

 

Kaynak: anka