Saadet Partisi Konya Milletvekili Abdulkadir Karaduman, “Bir vatandaşımızın cep telefonuna gelen SMS’lerde fatura detayları şöyledir: Kasım ayında 972 TL gelen elektrik faturası, aralık ayı içerisinde bin 90 lira olmuş, çıkan kanunla birlikte ocak ayında 3 bin 310 TL. Dile kolay. Bu, soygun düzeninin bizatihi kendisidir” dedi.

Abdulkadir Karaduman, bugün TBMM’de düzenlediği basın toplantısında elektrik zamlarını eleştirdi. Karaduman, özetle şunları söyledi:

"Kış mevsiminin en ağır şartlarını yaşıyoruz. Yollar kapandı, trafik durdu, insanlarımız saatlerce yollarda mahsur kaldı. Meteoroloji’nin günler öncesinden uyarmasına rağmen merkezi hükümet de yerel yönetimler de en ufak bir hazırlık yapmamış, en ufak bir önlem almamıştır. Bu, kabul edilebilir bir şey değildir. Kar yağışı birçok şeyin üzerine örtmüş, bu ülkede yönetici olanların adeta maskelerini düşürmüştür. Karayolları’nın sorumluluğundaki yollarda yaşananlar rezaletten başka bir şey değildir. Milyonlarca liraya yapılan yollarda işletici şirketlerin hiçbir önlem almaması da idare açısından fiyaskodur. Afet olan, karın ve yağmurun yağması değil; afet olan, bu ülkede kötü yönetimin kendisidir. İstanbul’da Mahmutbey yolunda araçlar bir metreye kadar karın altında mahsur kaldı, insanlar saatler boyu bir santim bile ilerleyemedi. Çok övülen Kuzey Marmara otoyolunda da farklı bir tablo söz konusu değil. Vatandaşlarımız niçin mağdur edilmiştir?

Bu süreçte bizim durduğumuz yer, karın altında mahsur kalan insanlarımızın tarafıdır. Hangi yol hangi kurumun, emin olun ki bu soru bizi ilgilendirmiyor. Bizi ilgilendiren şey vatandaşlarımızın yaşadıklarıdır. Öve öve bitiremediğiniz 3. havalimanı kar altında kaldı, çatısı çöktü, yolcular esir kaldı. Şimdi bu sorun şirketlerin, Karayolları’nın, belediyenin suçu mu; emin olun bu bizi ilgilendirmiyor. Kimse kimseyi suçlamaya kalkmasın. Merkezi yönetimlerden yerel yönetimlere kadar sorumluluğunu yerine getirmeyen herkes sınıfta kalmıştır. Olası bir İstanbul depreminde hangi neticeyle karşı karşıya kalacağımızın adeta bir göstergesi ile karşı karşıya kaldık.

“YAKLAŞIK 30 MİLYON İNSAN SOSYAL YARDIMLARA MUHTAÇTIR”

Bugün ülkemizde 70 bini aşkın insan sokaklarda hayatını sürdürmek zorundadır. İnsanlar, faturalarını ödeyebilmek için belediyelerin yardımına muhtaçtır. Sadece İstanbul ve Ankara’da askıda fatura hizmet ile 51 milyon 593 bin liralık fatura ödenmiş vaziyette. Bu tablo, yoksulluğun boyutlarını anlamamız için yeterlidir. Bu sayıların artışı, vahametin boyunlarını gözler önüne sermektedir. 5 kişiden hesapladığımız zaman, yaklaşık 30 milyon insan sosyal yardımlara muhtaçtır. Sosyal devletin yapması gereken, yardıma muhtaç insanların azaltılmasıdır. Mili Görüş yönetim anlayışının gereği olarak biz, yardıma muhtaç insanların sayısının artmasını başarı olarak gösteremeyiz. Sosyal yardım alan insanların artmasını bir övünç olarak değil bunu utanç olarak kabul edeceğiz. Sırça saraylarda oturanlar, halkına tepeden bakanlar anlamasa da durum bundan ibarettir.

“SOYGUN DÜZENİN BİZATİHİ KENDİSİDİR”

Geçen aralık ve ocak ayında kademeli elektrik ve doğal gaz kanunu TBMM’den geçti. Bir soygun düzenine daha fazla alan açılmıştır. Bu düzenleme, sadece elektrik şirketlerinin insanlarımızı daha fazla sömürmesine zemin hazırlamıştır. İki tane faturayı sizlerle paylaşmak istiyorum. Aralık ayı içerisinde 145 TL gelen elektrik faturası, aynı tüketimle hesaplandığında ocak ayı içerisinde 195 TL seviyesine çıkmıştır. Bir vatandaşımızın cep telefonuna gelen SMS’lerde kasım ayında 972 TL gelen elektrik faturası, aralık ayı içerisinde bin 90 lira olmuş, çıkan kanunla birlikte ocak ayında 3 bin 310 TL. Dile kolay. Bu, soygun düzenin bizatihi kendisidir.

“HAZİNE VE MALİYE BAKANI DAHİ ENFLASYONUN YÜZDE 40’IN ÜZERİNE ÇIKACAĞINI İTİRAF ETMİŞTİR”

İktidar, faizle mücadele iddialarının aksine piyasanın ve vatandaşın daha fazla borçlanmasına zemin hazırlanmıştır. Bu yapılanlar krize çözüm olmamış, istihdam genişlememiştir. Hazine ve Maliye Bakanı dahi enflasyonun yüzde 40’ın üzerine çıkacağını itiraf etmiştir. İktidarın insanlarımıza söyleyecek hiçbir sözü kalmadığını hep beraber görüyoruz. En temel ürünlerde, kira, gıda, giyim, eğitim ve sağlık gibi ihtiyaçlarda yaşanan artışlar vatandaşlarımızın geçinemediğini ortaya koymuştur.  Geçtiğimiz bir yılda ekmek, un, bulgur ve makarnadaki artış yüzde 80, süt ve süt ürünlerdeki artış yüzde 70, yağda yüzde 80, meyvede yüzde 96, sebzede yüzde 167, bakliyatta yüzde 94, diğer ürünlerde de yüzde 52 olarak karşımıza çıkmaktadır. İktidar ekonominin iyiye gittiğini iddia etse de durum hiç iç açıcı değildir. Ekonomide adil bir düzen kurulmadıkça bir takım uydurma cümlelerin yaşadığımız bu krize pansuman olması bile mümkün değildir. Artık ülkemizin kaybedecek zamanı ve vakti kalmamıştır.”

Kaynak: anka