CEM HAYAT

Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü, Hatay'da bir kadının kedisini satırla darp eden erkek arkadaşından şikayetçi olmaması ve tavla oyanların tanık oldukları halde olaya müdahale etmemesi üzerine başlayan tartışmalara ilişkin, "Niçin o kadınlar çok uzun yıllardır karakollara gittiklerinde şikayetlerini geri çektiler? Arkalarında devletin korumasını hissetmedikleri için, arkalarında ailelerinin korumalarını hissetmedikleri için ve toplumun korumasını hissetmedikleri için" dedi.

Hatay’da O.K. isimli bir şahıs, kız arkadaşı E.D.’yi tavla oynayan kişilerin önünde satırla darp etmiş; erkek arkadaşından şikayetçi olmayan E.D., adliye sevki sırasında O.K.’ya sarılmak istemiş ve polis memurlarına, “Kurban olayım lütfen. Hakimle görüşmem lazım. Tutuksuz yargılansın” demişti. O.K. tutuklanarak cezaevine konulmuştu. Tavla oynayan vatandaşların tanık olmalarına rağmen olaya müdahale etmemesi kamuoyunda tartışmalara neden olmuştu.

Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü, ANKA Haber Ajansı'na yaptığı açıklamada; TV kanallarında kimi yorumcuların bu konuyla ilgili yaptığı yorumların, insanların beynine ‘O kadın kaçtı, onu koruyanlara bir şey olsaydı, kendini yere atıp çırpınan kadın için ölmeye değer miydi’ sorusunu işlediğini belirterek bunun çok tehlikeli olduğunu vurguladı.

Güllü, şunları söyledi.

"NORMAL GİBİ GÖRÜNSE DE BU İŞTE BİR ANORMALLİK VARDIR"

"Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu olarak bir acil yardım hattı işletiyoruz. O kadınların korunma aşamasında, birilerinden destek istediğinde müdahale etmenin sıkıntılarını yaşadığımız bazı vakalar oldu. Birileri yanınızda kadını katletmeye çalışırken dört kişinin orada ‘Ben öleceğim’ diye kendi canını düşünmesi, ailesini düşünmesi normal gibi görünse de bu işte anormallik vardır. Belki o dört kişi, kadının kaçmasına yardım edebilecek sürecin ötesinde bir tanesi kolluğu arayabilir, bir tanesi acil yardım hattını arayabilir, bir tanesi ambulansı arayabilir.

"İSTANBUL SÖZLEŞMESİ OLSA İŞ, TAVLA SEANSINA GELMEDEN BİTEBİLECEKTİ"

Belki de en önemlisi; İstanbul Sözleşmesi kaldırılmasaydı bu kadınlar bilinçlendirilecekti. Cep telefonlarında KADES sistemi ya da bizlerin acil yardım hattının uygulamaları olacaktı. Düğmeye bastığı anda bu kadar bağırmaya çağırmaya gerek kalmadan kolluk tarafından tutuklanacaktı. Yani iş, dört kişinin oturduğu tavla seansına gelmeden bitebilecekti.

"NİÇİN O KADINLAR ŞİKAYETLERİNİ GERİ ÇEKTİLER? TAM DA BU YÜZDEN"

Tutuklanma kararı alındığında o kadının kendi ölüm fermanının imzalandığını kimse bilmiyor. Niçin o kadınlar çok uzun yıllardır karakollara gittiklerinde şikayetlerini geri çektiler? Tam da bu nedenden. Arkalarında devletin korumasını hissetmedikleri için, arkalarında ailelerinin korumalarını hissetmedikleri için ve tam da şu anda toplumun da korumasını hissetmedikleri için.

"HER AĞZI OLAN TV'LERDE KADINA ŞİDDET, KADIN POLİTİKALARI HAKKINDA KONUŞMASIN"

Her ağzı olanın TV’lerde kadına karşı şiddet, kadın politikaları ve kadının insan hakları konularında konuşmamasını rica ediyorum. Çünkü söylenenler, onun yansımalarının, çarpan etkisinin ne olacağının farkında olmadıklarını ortaya koyuyor. Bu ülkede bir sorun vardır. Eylül ayında 37 kadın öldürülmüştür; öldürülme nedenleri korumasız kalmalarıdır, sözleşmelerden vazgeçilme algısıdır. Böyle bir algının yaygınlaşması üzerine hâlâ bazı siyasi partilerde de ‘Kadına şiddet sorunu yoktur, birileri abartıyor’ söylemlerinin balon gibi ortalıkta uçuştuğu bir noktada doğru bilgilerle gidelim. O kadın arkadaş, kendini koruyabileceği bir devletinin, kendini koruyabileceği bir toplumun, müracaat anında yasaların onu nasıl koruyacağına dair uygulamaların bilgisiyle donatılmalıydı."

Kaynak: anka