İYİ Parti Milli Güvenlik Politikaları Başkanı Nuri Okutan, Dünya Uygur Kongresi Başkanı Dolkun İsa'nın Türkiye'ye alınmayarak sınır dışı edilmesine, "Türkiye maddiyat ve güç adına birileri tarafından şeytanla satı pazara sürüklenmiştir" sözleriyle tepki gösterdi.

Dünya Uygur Kongresi Başkanı Dolkun İsa, 17 Eylül'de Türkiye’ye gelerek yoğun bakımda olan Kurucu Başkan Erkin Alptekin'i ziyaret etmek istedi. Ancak İsa, hakkında Türkiye'ye giriş yasağı bulunduğu gerekçesiyle sınır dışı edildi.

Konuya ilişkin parti genel merkezinde basın toplantısı düzenleyen Okutan, olayı kınadı. Okutan, "Hangi menfaat, hangi yüksek siyaset ülkeyi zalim, karanlık, şeytan devlet Çin’in boyunduruğu altına sokup da bizi kardeşlerimize haksızlık yapmaya yönlendirmiştir. Evet, anlaşılan odur ki, Bilge Kağan’ı dinlemeyip Çin’in ipeklisine ve bilmem nesine ram ve teslim olanlar, Türk ve İslam dünyasının kalesi ve amiral gemisi büyük Türkiye’yi gaddar Çin’e tabi kılmışlardır" dedi.

Okutan, özetle şunları söyledi:

"DOLKUN İSA’NIN, ÜLKEYE ALINMAYIP SINIR DIŞI EDİLMESİYLE, İKTİDARIN KEYFİLİĞİ UTANÇ VERİCİ BİR BOYUTA TAŞINMIŞTIR"

"Türkiye her gün mevcut iktidarın kurulu düzeni hiçe sayan kuralsız, kanunsuz ve keyfi yönetim uygulamalarına tanık olmaktadır. Kuralların uygulanmadığı, üstelik devlet tarafından çiğnendiği bu durum, idare hayatında bir kaosun, dolayısıyla bir devlet buhranının göstergesidir. Son olarak, Dünya Uygur Kongresi Başkanı Sayın Dolkun İsa’nın, ülkeye giriş yasağı Ankara 1. İdare Mahkemesinin 2020/2208 E ve 2021/1104 K sayılı işlemi ile kaldırılmış ve durum İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’nün 01.09.2021 tarihli yazısıyla avukatına bildirilmiş olmasına rağmen, 3 gün sonra yeni bir giriş yasağı konulduğu gerekçesiyle ülkeye alınmayıp sınır dışı edilmesiyle iktidarın keyfiliği utanç verici bir boyuta taşınmıştır.

“TÜRKLÜK VE MÜSLÜMANLIK ADINA UTANÇ VERİCİ BİR TUTUM OLMUŞTUR”

Sayın Dolkun İsa, Doğu Türkistan davasının dünya çapında takipçiliğini yapan, Doğu Türkistan’da ve Çin’in muhtelif şehir ve bölgelerinde yaşayan Uygur kardeşlerimizin hak ve özgürlük mücadelesini sürdüren Dünya Uygur Kongresi’nin başkanıdır. Değerli bir aydın, barışçı bir sivil haklar savunucusudur. Dolkun İsa hakkında Çin’in baskısıyla konulan Türkiye’ye giriş yasağı Türk mahkemesi tarafından kaldırılmıştır. Mahkeme kararı ortadadır. Göç İdaresi’nin resmi yazısı ortadadır. Türkiye’ye giriş yapabileceğine ilişkin resmi yazısı ortadır. Öte yandan, Dolkun İsa hakkında Çin’in uydurma bir iddiayla İnterpol idaresine çıkarttırdığı aramaya yönelik Kırmızı Bülten de 2018 yılında İnterpol tarafından kaldırılmıştır. Çin’in talebiyle çıkarılan kırmızı bültene dünya demokrasileri itibar etmezken Türkiye’nin uyması zaten yakışıksız olmuştur. Ama bu defa, İnterpol’ün elbette Türkiye’ye de tebliğ edilen konuya ilişkin kaldırma kararına da uyulmaması, Çin’e tam bir teslimiyet içinde olunduğunu kanıtlamaktadır. Netice olarak, bütün bunlara rağmen, Dolkun İsa hakkında yangından mal kaçırırcasına aceleyle yeniden giriş yasağı konulup uygulanması dehşete düşürücü, Türklük ve Müslümanlık adına utanç verici bir tutum olmuştur. Dolkun İsa’nın, üstelik Uygur davasının bayrak ismi merhum İsa Yusuf Alptekin Beyin oğlu, Dünya Uygur Kongresinin kurucu başkanı Erkin Alptekin Beyi hasta yatağında ziyaret amacıyla geldiği ülkemize alınmaması, olayı daha da üzücü hale getirmiştir.

İÇİŞLERİ BAKANI’NA: “YASALARA AYKIRI BU TUTUMUNUZA SİZİ KİM MECBUR ETMİŞTİR?”

İçişleri Bakanı zata sormak gerekir; mahkeme kararı, Genel Müdürlük yazısı, İnterpol’ün aramayı kaldırma kararı ortadayken size yeniden giriş yasağını hangi irade aldırmıştır? Yasalara aykırı bu tutumunuza sizi kim mecbur etmiştir? Yoksa siz Türk Milleti-Türk Devleti, aleyhinde olmaya yeminli misiniz? Yoksa; Türkiye’yi, uluslararası hukuk kurallarına ve kendi müesses nizamına uygun şekilde yönetmesi gereken devlet kurumları değil de ecinniler mi yönetmektedir? Kim yönetiyor bu ülkeyi, sizler kimlersiniz? Bizlerden olmadığınız muhakkak ama kimlerdensiniz? Burası Türk devleti midir, Türk milletinin devleti midir? Türkiye yıllardır o hale getirilmiştir ki hiçbir kurum ve yetkili asli işini yapmamakta, buna karşılık ne kadar karanlık ve yanlış iş, hukuksuzluk varsa devlet eliyle veya devletin müzaheretiyle icra edilmektedir. 

“BİR PARTİYLE BERABER BİRTAKIM ECİNNİLER DE DEVLETİMİZİ BASMIŞ”

Suçlular için cennet haline getirilen, hudutları ve kapıları delik deşik olmuş Türkiye’nin yetkili ve kurumları kaçakçıya, kokainciye, dolandırıcıya, mafyalara, teröristlere kucak açarken; Uygur halkının hak ve özgürlük davasının sözcüsü değerli bir soydaşımızı ülkeye almayıp ona zulmeden irade kimin iradesidir? Bu tutum; Elbette ki Türk’ün, elbette ki Türk Devleti’nin iradesi değildir, olamaz! Maalesef, ucube tek adam sistemine geçildiğinden bu yana, bir partiyle beraber birtakım ecinniler de devletimizi basmış ve kurumlarımızı çökertmiştir. Evet, devleti basan ecinniler taifesi ve aparatları konumundakiler, her türlü suça ve suçluya kol kanat gererken; Dolkun İsa gibi Türk ve Türkiye dostu değerli bir şahsiyete, barışçı bir mücadele adamına, dünyaca meşru bir hak ve hürriyet davası peşindeki bir kardeşimize keyfi giriş yasağı uygulamıştır. Bu yasak kimin adına kimin hatırınadır?

"İÇİŞLERİ’NİN, UYGUR DİASPORASINA KARŞI YÜRÜTÜLEN ÇİN OPERASYONLARINA SESSİZ KALDIĞI ANLAŞILMAKTADIR"

"Öte yandan, Türkiye’de yaşayan Uygur diasporası mensuplarına yönelik muhtelif operasyonlar yapıldığı duyumları alınmaktadır. Son olarak, bir Uygur kadınının çocuğuyla birlikte kaçırıldığını ve günlerdir kendisinden haber alınamadığını öğrenmiş bulunuyoruz. İçişleri Bakanlığı’nın Türkiye’deki Uygur diasporası mensuplarına karşı yürütülen Çin operasyonlarına sessiz kaldığı, hatta çanak tuttuğu anlaşılmaktadır. Uygurlar Doğu Türkistan’da, kendi ülkelerinde, Han Çinlisi iskanı nedeniyle azınlık durumuna düşürülmeye çalışılmaktadır. Kendi ülkelerinde plantasyonlarda ve sanayi tesislerinde köle olarak çalıştırılmaktadırlar. Din özgürlükleri ellerinden alınmaktadır, ibadet hürriyetleri yoktur. Ağır dinsizleştirme uygulamalarına maruzdurlar. Irz ve namus emniyet ve özgürlükleri ellerinden alınmıştır. Uygur ailelerinin evlerine Han Çinlisi müfettiş gözetmenler yerleştirilmiştir. Uygur kızları Çinlilerle zorla evlendirilmekte, toplu tecavüzlere uğramakta, bazen de fuhuşa zorlanmaktadır.

"HANGİ MENFAAT, HANGİ YÜKSEK SİYASET..."

"Zürriyet ve üreme özgürlükleri ellerinden alınmıştır. Uygur kadınları zorla kısırlaştırılmakta, hamilelere zorla kürtaj uygulanmaktadır. Öte yandan, zalim ve barbar Çin yönetimi, Uygurlar söz konusu olduğunda kendi anayasasına dahi uymamaktadır. Nitekim Uygurlar, kendi yurtlarında, Çin Anayasasının tanıdığı eğitime, kültüre, dini inanç ve ibadete, yönetime dair her türlü haktan mahrum bırakılmışlardır. Dünyanın demokratik ülkeleri Uygurların ve diğer grupların Çin’de maruz kaldıkları insanlık dışı uygulamalara karşı tepki ve hatta kısmi yaptırımlar koyarken, Türkiye, 1952 yılından bu yana ev sahipliği yaptığı davaya sessiz kalmaktadır.

Hangi menfaat, hangi yüksek (!) siyaset ülkeyi zalim, karanlık, şeytan devlet Çin’in boyunduruğu altına sokup da bizi kardeşlerimize haksızlık yapmaya yönlendirmiştir. Evet, anlaşılan odur ki, Bilge Kağan’ı dinlemeyip Çin’in ipeklisine ve bilmem nesine ram ve teslim olanlar, Türk ve İslam dünyasının kalesi ve amiral gemisi büyük Türkiye’yi gaddar Çin’e tabi kılmışlardır."

"TÜRKİYE MADDİYAT VE GÜÇ ADINA BİRİLERİ TARAFINDAN ŞEYTANLA SATI PAZARA SÜRÜKLENMİŞTİR"

"Türkiye maddiyat ve güç adına birileri tarafından şeytanla satı pazara sürüklenmiştir. İnancımız odur ki; Kürşat’ın ruhundan ilham alan Uygur hak ve özgürlük davası her şeye rağmen zaferle taçlanana kadar devam edecektir. Bugün ecinnilerin keyfi uygulamaları altında kısılmaya çalışılan Uygurların sesi, en yakın zamanda, en gür şekilde yine Türkiye’den dünyaya yayılacaktır.

Zira Uygur kardeşlerimizin hak ve özgürlük davası; Türkiye Türk Devleti’nin bekası ile, Türkiye Türk milletinin milletliği ile, Türk Dünyası’nın Türklüğü ile doğrudan alakalı bir davadır. Hal böyle iken, Türk milliyetçiliğini koltuk ve menfaatleri adına satı pazar edenlerin Uygur davası ve Uygurlara Türkiye’de uygulanan baskılar karşısındaki sessizlikleri de kayıtlara geçmektedir. Kötüleri koruyup kollarken iyilere kötülük edenlerden yaptıklarının hesabını soracağız ama yüce Allah’ında bu hesabı soracağına inanıyoruz; Dünya Uygur Kongresi Başkanı Sayın Dolkun İsa’ya yapılan kötülüğü şiddetle kınıyor herkesi saygı ile selamlıyorum."

 

Kaynak: anka