TAMER ARDA ERŞİN

Yaptığı sosyal medya paylaşımı gerekçe gösterilerek TRT’den ihraç edilen Deniz Salmanlı, “Düşünce ve ifade özgürlüğü ne TRT’de ne de Türkiye’de şu anda yok” dedi. Salmanlı, kendisi doğmadan önce kurulmuş bir örgütle “ilgili ve iltisaklı” olduğunun öne sürüldüğünü belirterek, “Ben doğmadan önce ölmüş devrimci gençlerdi onlar. Ben 50 yıl sonra olmayan bir örgütle, olmadığı yargı tarafından tespit edilmiş bir örgütle irtibatlı ve iltisaklı kabul ediliyorum” dedi.

68 kuşağının simge isimlerinden Mahir Çayan ve arkadaşlarının ölüm yıl dönümünde yaptığı paylaşım nedeniyle TRT’den ihraç edilen Deniz Salmanlı için üyesi olduğu Basın, Yayın, İletişim ve Posta Emekçileri Sendikası (Haber-Sen), Ankara’da basın toplantısı düzenledi.

Toplantıya Salmanlı da katıldı. Salmanlı burada ANKA Haber Ajansı’na yaptığı değerlendirmede; ihracının 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun disiplin usullerine göre değil de 375 Sayılı KHK’nın geçici 35’inci maddesine göre yapıldığına dikkat çekerek, bu maddenin “kamu emekçilerinin keyfi ihracı anlamına geldiğini” söyle anlattı:

“657’ye tabi bir devlet memuru olarak 357 sayılı KHK’nın geçici 35’inci Maddesi’nin bentleri gereği işime son verildi. Amir inisiyatifiyle. Bu madde ciddi bir güvencesizlik yaratıyor. İlginç şekilde bu, amirlere adeta yargı mensubu gibi karar alma hakkı tanıyor. Görevi kötüye kullanmaya çok müsait. Yani fikrini, duruşunu beğenmediniz, muhalif ses olması sizi çok rahatsız etti. Bir devlet memurunu bu madde ile çok rahat şekilde alabilirsiniz. 31 Temmuz’da 3 yıllık çıkarılmıştı, 2018’den sonra 31 Temmuz’da 1 yıl daha uzatıldı.

“HUKUKUN ÜSTÜN OLDUĞU ÜLKEDE BU MADDE YÜRÜRLÜKTE OLAMAZ”

2018’de OHAL KHK’ları kalktıktan sonra aslında OHAL’in bitmediğinin de göstergesi bu maddeler. 2018’de 3 yıllığına çıkarıldı, 3 yılda 17 bin kamu personeli görevinden, amir ve bakanlık inisiyatifle oldular. Haklarında mahkeme kararları var mı, kesinleşmiş cezaları var mı? Bunlar belli değil. Benim tweet’imle ilgili şöyle bir değerlendirme yapıyorlar. Ben bu tweetten dolayı ‘terörle irtibat ve iltisaklı’ olduğum değerlendiriliyor. Bu konuda yargının bir kararı yok. Amirler bir değerlendirme yaptılar benim hakkımda. Bunun hukuki yollarını sonuna kadar zorlayacağız, adaleti arayacağız ve bulacağız. Çünkü bu madde hukuksuz. Hukukun üstün olduğu bu ülkede bu madde yürürlükte olamaz.

“50 YIL ÖNCEKİ ÖRGÜTLE İRTİBATLI VE İLTİSAKLI”

Salmanlı, kendisi doğmadan kurulmuş ve yargının “terör örgütü olmadığına” karar verdiği bir örgütle bağlantısının olduğuna yönelik iddiada bulunulduğunu belirterek, şöyle konuştu:

“Hakkında yargıda terör örgütü olduğuna dair bir veri yok. 50 yıl önceki THKP-C, Mahir Çayanların. Terör örgütüyle irtibatlı ve iltisaklıyım. Ben doğmadan önce ölmüş devrimci gençlerdi onlar. Ben 50 yıl sonra olmayan bir örgütle, olmadığı yargı tarafından tespit edilmiş bir örgütle irtibatlı ve iltisaklı kabul ediliyorum.”

“Düşünce ve ifade özgürlüğü ne TRT’de ne de Türkiye’de şu anda yok” diyen Salmanlı, yurttaş olarak fikir ve ifadelerini şiddet ve cebir olmaksızın rahatlıkla ifade edebilmesinin Anayasal hakkı olduğunu söyledi ve şöyle konuştu:

“Bunu kullanamıyoruz. Şu anda TRT’de belli bir propaganda aracı gibi kullanılıyor. Bunu bir tek ben söylemiyorum. Oxford’a yayımlanmış bir makale yakın zamanda okudum. Bilimsel araştırmada da TRT Word ve TRT üzerinden söyleniyor ki TRT propaganda aracı olarak kullanılıyor.”

Salmanlı işe geri dönmek için idari dava açtığını aktararak, “Ben işe döneceğimden eminim. Hukuk sürecinin işleyiş hızına bakacağız. Kesinlikle geri döneceğim, eminim” dedi.

“TEK İMZA İLE İHRAÇ EDİLDİ”

Salmanlı için yapılan basın açıklamasında ise Haber-Sen Eş Genel Başkanı Mesut Balcan, şunları söyledi:

“Bir kadın aktivist olan Deniz Salmanlı, kişisel sosyal medya hesapları bahane edilerek, tek bir müfettişin değerlendirmesi ve göreve henüz atanan TRT Genel Müdürü Mehmet Zahid Sobacı’nın tek bir imzası ile kurumdan ihraç edildi. Biz biliyoruz ki bu, keyfi, hukuksuz ve politik bir karardır. TRT Yönetimi, egemenin arkasına sığınarak, kendini yasaların üstünde görerek, yargı yerine koyarak, hukuksuz bu karara imza atarak yetkisini aşmıştır. Biz bu kararı tanımıyoruz. Düşünce ve ifade özgürlüğü çerçevesinde Deniz’in, şiddete uğrayan milletvekilleri ile ilgili paylaşımları, Kızıldere anması paylaşımı, Meclis çatısı altında da yapılmıştır. Pek çok defa yargının beraat kararı ve ‘kovuşturmaya gerek yoktur’ kararlarına rağmen, suç ve suçlu yaratılmaya, sendikal çalışmalar engellenmeye ve korku iklimi yaratılmaya çalışılıyor. Hem hukuksal olarak hem de sendikal mücadelemiz açısından bu uygulamalar yok hükmündedir. Haksız hukuksuz KHK’lar iptal edilsin.”

“İKTİDAR MUHALİF HER GÖRÜŞE ENGEL OLMAYA ÇALIŞIYOR”

KESK Eş Genel Başkanı Şükran Kaplan Yeşil ise “Muhalif olan her görüşün önüne engel oluşturmaya çalışıyor” dedi.

Salmanlı’nın feshedilen İstanbul Sözleşmesi için mücadele ettiğini vurgulayan Yeşil, “İstanbul Sözleşmesinin feshine alkış tutan iktidar ve yandaşları, bugün bu ihraçta daha sorumludurlar. Çünkü Deniz arkadaşımız kadınların özgürlük mücadelesinde en ön saflarda yer aldı. Özgür basının sesi olma noktasında mücadelesini yürütmüştür” diye konuştu.

 

Kaynak: anka