Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş, kira fiyatlarının yüksekliğine dikkat çekerek, “Ev alır gibi kira ödüyoruz. Ülkede ciddi bir terör var bu hususta. Tekelleşmiş bir piyasa var. Bugün bir konut, bir otomobil vatandaşın temel ihtiyacı ise temel de bir hakkıdır. Bu hakkı da sağlayacak olan devlettir” dedi.

BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş, katıldığı televizyon programında, konut kiralarındaki yüksekliğe dikkat çekti. Baş şunları söyledi:

“Banka kredilendirmelerinde çok söylenir: ‘Kira öder gibi ev sahibi olmak.’ Şimdi iş döndü dolaştı, bugünün şartlarında şuna geldi; ev alır gibi kira ödüyoruz. Ülkede ciddi bir terör var bu hususta. Tekelleşmiş bir piyasa var. Online pazarlar aracılığıyla piyasa tekelleşti. Öte yandan hiçbir zaman pahalı diye bir şey yoktur. Cebindeki para azdır veya çoktur. Senin paran varsa pahalı gelmez sana. Kişinin ekonomik durumu ile ilgili bir durumdur bu. Dolayısıyla vatandaşımızın parası olursa bu pahalılığın önüne geçmiş oluruz. Önce bunu çözeceğiz. Hükümetin ve devlet yetkililerinin bunu anlaması lazım.”

“İNSANLAR NEDEN EV SAHİBİ OLMAK İÇİN HAYATINI HEBA ETSİN”

Türkiye’de her ailenin bir ev sahibi olabilmesi için projelerinin ve kaynaklarının hazır olduğunu belirten BTP lideri, şöyle devam etti:

“Ben bunu çok hayal ediyorum. Her bir vatandaşımızın bir evi olsun. Her bir vatandaşımızın arabası da olsun. Ev sahibi olacak, nasıl? Devletin arazileri yok mu? Her yerde hazine arazisi var, her ilde var, her ilçede var. Bu hazine arazilerinin üzerine yapalım evleri. Bugün bir evin maliyeti ne kadara çıkıyor? Demiri, çimentosu, penceresi, kapısı vs. 100-140 bin TL arası bir maliyeti var. Yap bunu, vatandaşına da de ki: “Gel kardeşim, 20 yılda bu parayı bana öde.” Herkes ev sahibi olsun. Zor bir şey değil ki! İnsanlar neden ev kirası ödemek veya bir ev sahibi olmak için bütün hayatlarını heba etsinler?”

“HER VATANDAŞA BİR EV, BİR ARABA TEMEL HAKTIR”

Hüseyin Baş, “Bugün bir konut, bir otomobil vatandaşın temel ihtiyacı ise temel de bir hakkıdır. Bu hakkı da sağlayacak olan devlettir. Temelde devlet, bu insanların hakkını verebilecek güce sahip ve vermek zorundadır. Bunu bir âlicenaplık, bir lütuf gibi anlatmamız da doğru değil. Bu bir zorunluluktur, görevdir ve biz bu görevi ifa etmek istiyoruz. Vatandaşa da çağrımız bu. Gelelim bu görevi ifade edelim” dedi.

“AFETTEN SONRA DEĞİL, AFETTEN ÖNCE EĞİTİM VERİLMELİ”

Afet eğitiminin yetersiz olduğunu ifade eden Baş, “Depremle ilgili belli şeyler öğütlenmiştir, öğrenmişizdir bunları. Çünkü çok yakında deprem yaşanmış ve insanlara eğitim verilmeye başlanmış. Hâlbuki bu eğitimin depremden önce verilmesi gerekiyordu, sonra değil. Selde de aynısı geçerli, yangında da aynısı geçerli veya toprak kaymasında, aklınıza hangi afet geliyorsa bu durum geçerli. Sonuç olarak eğitim politikamızın içine afet yönetimlerini koymamız gerekiyor. Bugün var mı? Sözde var. Ne öğretiliyor? Hiçbir şey öğretilmiyor” diye konuştu.

KANAL İSTANBUL VE OLASI İSTANBUL DEPREMİ

Olası İstanbul depremine karşı hazırlıkların yetersiz olduğunu belirten Baş, Kanal İstanbul projesini eleştirdi:

“Bugün Türkiye’de Kanal İstanbul Projesi’nden bahsediyoruz, yüzlerce milyardan bahsediyoruz. Bu para İstanbul’daki olası bir depremde zarar görme ihtimali olan binaların güçlendirilmesi veya yenilenmesi ile ilgili olarak kullanılsa İstanbul’da bizim deprem korkumuz olmaz. İstanbul’da 8 yıl içinde deprem olabilir diyoruz. Bu, ciddi bir problem. O yüzden önceliklerimizi iyi belirlememiz lazım. 3 kuruşumuz varsa bu 3 kuruşu geleceğimize, sağlığımıza, afetlerde yok olmayacak bir dünyaya yatırmamız lazım.”

Kaynak: anka