YUSUF KILIÇ-JİYAN CİN

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, “Çözüm sürecini bitiren HDP değildi, HDP olmadı, HDP olmamıştır. Süreçte yaptıklarımızı, tekrar yapmaktan asla tereddüt etmeyiz. Onlar pişman olabilirler, biz bu sürecin içinde olduğumuzdan dolayı asla pişmanlık duymuyoruz” dedi.  

HDP, kapatma davası ile ilgili “Savunma Kampanyası” kapsamında Gaziantep’te halk buluşması düzenledi. Buluşmanın yapıldığı HDP İl Başkanlığı’nın bulunduğu alana HDP bayrakları ve partinin İzmir İl Başkanlığı’nda düzenlenen saldırıda yaşamını yitiren Deniz Poyraz’ın fotoğrafının bulunduğu “Deniz Poyraz ölümsüzdür” yazılı pankart asıldı. Alanda, “HDP halktır, halk burada” sloganları da atıldı. HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, burada yaptığı konuşmada, özetle şunları söyledi:

“HDP ÜLKENİN İRADESİDİR”

“HDP’ye kapatma davasının ilk sürecini burada arkadaşlarımızı gözaltına alıp tutuklayarak başlattılar. Onun arkasından diğer illerde, ondan sonra da HDP’ye açılan kapatma davasıyla bu süreci bugüne kadar getirdiler. Onlar, zannediyorlar ki; HDP kapanırsa, HDP fikriyatı da biter. İnsanlar evlerine çekilir diye düşünüyorlar. Onlar bilmiyorlar ki, HDP milyonlardır. HDP yeldir, bu ülkenin iradesidir. Halkların cesaretidir, umududur. Bu topraklarda filizlenen, yeşeren, kök salan HDP’yi bitireceklerini düşünenler, HDP’yi kapatacaklarını düşünenler, yanılıyorlar. HDP’nin kapanmasına Türkiye halkları ve Kürtler asla ve asla izin vermeyecekler. 

“KÜRT SEÇMENİN OYUNA GÖZLERİNİ DİKTİLER”

Seçimler yaklaşırken, bu ülkeyi yönetenler, özellikle Kürt seçmenin oyuna gözlerini diktiler. Bunu şimdiden başlattılar. İşte bu ülkenin Cumhurbaşkanı, iki gün önce Diyarbakır’a giderek, seçimlerin yaklaştığını, Kürtlerden oy istediğini bir kez daha ilan etti. Her sıkıştıklarında, Karadeniz’e gidip, yalandan gaz çıkaranlar, aynı zamanda her sıkıştıklarında Diyarbakır’a gidip, Kürtlerden oy isteme cesaretini kendilerinde buluyorlar.

Oysa şunu bilsinler, Kürtlere zulmedenlere, Kürtleri yok sayanlara, hakaret edenlere, her gün dava açanlara, seçme ve seçilme hakkını tanımayanlara, iradesini, seçilmiş milletvekillerini ve belediye başkanlarını cezaevine koyanlara, şuradan bunu hatırlamak isteriz; sizin Kürtlerden oy istemeye ne hakkınız, ne de haddiniz var.

Evet, Kürt halkının temsilcilerini, belediye başkanlarını, kayyumla zorla gasp edeceksin, görevlerine son vereceksin, temsilcilerini cezaevine göndereceksin, Kürde ne seçme ne de seçilme hakkını tanımayacaksın, milletvekillerini cezaevinde tutacaksın, bu ülkede Cumhurbaşkanı adayı olarak halkın önünde çıkan Selahattin Demirtaş’a hüküm vereceksin, son seçimlerde bu ülkede yüzde 10’un üzerinde oy alan bir partiye kapatma davası açacaksın, eş başkanlarına her gün meydanlarda hakaret edip ‘terörist’ diyeceksin, ondan sonra da Diyarbakırlıların gözlerinin içine bakarak, bana oy ver diyeceksin, hadi oradan, hadi oradan. 

“EN GÜZEL CEVAP SEÇİM SANDIKLARINDA OLACAKTIR”

Kürtlerin sizin bu yalanlarınıza, dolanlarınıza karnı tok. Kürtler hiçbir zaman hiçbir süreçte bu tür yalanların arkasına kapılmadı. Kürtler her zaman kendi iradesine sahip çıktı. Bu dönemde aynı geçmişte olduğu gibi bir kez daha önümüzde sandık konulursa, biz sandıkta Kürtlerin de demokrasi güçlerinin de Türkiye halklarının da tercihlerini biliyoruz. Şimdi bizi öcü gibi, sanki bu ülkede yüzde 10’nun üzerinde oy almamış bir parti gibi, bir iradeye sahip değilmişiz gibi kriminalize etmeye çalışan iktidar ve ortağına vereceğimiz en güzel cevap elbette seçim sandıklarında olacaktır. 

“ÇÖZÜM SÜRECİ İÇİNDE OLMAKTAN GURUR DUYUYORUZ”

Diyarbakır’da çözüm süreci başta olmak üzere, bu ülkede HDP'nin katkı sunduğu, içinde olduğu, bütün kıymetli süreçlerden onur ve gurur duyuyoruz. Ama şunu herkes iyi bilsin, çözüm sürecini bitiren HDP değildi, HDP olmadı, HDP olmamıştır. Dolmabahçe Mutabakatı’ndan hemen sonra ‘Ben tanımıyorum’, ‘Ben bu süreci başlatmadım’ diyerek, 7 Haziran ve 1 Kasım tarihleri arasında bu ülkede zulüm ve baskı uygulayan, herkesi tutuklatan, bu ülkenin iradesine saygısızlık yapan, Kürtlerin iradesine saygısızlık yapan bir iktidardan, Cumhurbaşkanı’ndan beklenen ancak budur. O sürecin içerisinde olan biri olarak, çözüm sürecinde, üç yıllık süreçte, o kıymetli süreçte, eğer bu ülkeye cenazeler gelmediyse, anneler ağlamadıysa, burada en büyük pay bu sürecin aktörlerindedir, en büyüğü de HDP’dedir. Bu sürecin içerisinde olanlardadır. 

“ASLA PİŞMANLIK DUYMUYORUZ”

Sadece süreci bitirmekle kalmadılar. Bu süreci toprağın altına gömdüler. Öyle bir yaptılar ki o süreçte bizler görev aldık diye bizleri yargılamaya kalktılar. Kendileri sarayda otururken, o dönem bu süreç içerisinde çalışma yürütenlere davalar açtılar, yargılamaları başlattılar. Çözüm süreci bu ülkenin en kıymetli süreciydi, bu süreçte yaptıklarımızı, bundan sonra da önümüze gelirse, tekrar yapmaktan asla tereddüt etmeyiz. Onlar pişman olabilirler, biz bu sürecin içinde olduğumuzdan dolayı asla pişmanlık duymuyoruz. 

“AYNI TAVRI BEKLEMEYİN”

Bizler AKP hükümetinin de küçük ortağının da işçinin, emekçinin, kadının, gençlerin geleceğini nasıl karattığını iyi biliyoruz. Bir dahaki seçimde elbette görev ve sorumluluğumuzu yerine getireceğiz. Ancak sadece bir taraf için söylemiyorum, diğer taraf da ‘diğer taraf’ derken, elbette Millet İttifakı’nı kastediyorum. Bu ülkede kim iktidar olmak istiyorsa, ülkenin en büyük sorunu olan Kürt sorununu çözmek zorundadır. Bu sorun çözülmeden bu ülkeye demokrasi gelmeyecektir.

Hiç kimse Kürtlerin, Kürt halkının oylarını cebinde kesin olarak görmesin, çantada keklik olarak görmesin. Kürtler kimseye mecbur değildir, kimseye mahkum değildir. Biz kimseye mecbur değiliz, mahkum da değiliz. Bu ülkede eğer demokrasinin gelişmesini, özgürlüklerin, adaletin, hakkın, hukukun gelişmesini istiyorsanız, o zaman HDP’yi ve Kürtleri esas almak zorundasınız. Öyle kolay bir lokma olarak görmeyin. Geçmişte özellikle son seçimlerde, İstanbul seçimlerinde Ankara, İzmir, Adana, Mersin, Antalya seçimlerinde desteklediğimiz demokratik güç birlikleri elbette önemliydi. Ancak bundan sonraki süreçlerde hiç kimse bizden aynı tavrı beklemesin, aynı tavrı göstermeyeceğimizi de herkes bilmelidir.”

Kaynak: anka