Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Biz bundan 10 yıl önce 2023 hedeflerimizi ilan ettiğimizde, mevcut takvime göre seçim yılı 2024’tü. Fakat ilginçtir, hala ‘erken seçim, erken seçim…’ Yahu olmayacak erken seçim. Haziran 2023… Bunlar kiminle yürüdüklerinin farkında değiller. Geçti o. Onlar tarih oldu. Öyle 15 ayda bir, 20 ayda bir seçim yapmak; bunlar ilkel kabilelerin işidir” dedi.

Recep Tayyip Erdoğan, bugün partisinin Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda konuştu. Erken seçim olmayacağını ve seçimlerin 2023 yılında haziran ayında yapılacağını belirten Erdoğan, şunları söyledi:

“Ülkemizin yönetimini devraldıktan sonra bir yandan demokrasi, hak ve özgürlükler özlemine cevap vermenin, diğer yandan kalkınma alt yapımızın eksikliklerini tamamlamanın gayreti içine girdik. Yaklaşık 1-1,5 yıl sonra yapılan 28 Mart mahalli idareler seçiminde, ‘Ak eller, ak iller. Yerel kalkınma başlıyor’ sloganıyla belediyelerin önemli bir kısmını kazanarak aynı hamleyi yerele de yaydık. Bu seçimlerde oy oranımızı yüzde 42’ye çıkardık. İktidarımızın ilk döneminde, vesayetin önümüze çıkardığı engelleri aşmak için sabırlı ve kararlı bir mücadele yürüttük. Karanlık cinayetlerden, Cumhuriyet mitinglerine, gece yarısı bildirilerinden Meclis kürsüsünden yapılan tehditlere kadar nice engelle, nice kumpasla boğuştuk. Anayasa’yı, kanunları, teamülleri hiçe sayarak, Meclis’te cumhurbaşkanı seçmemizin bile önüne geçmek istediler. Biz de çareyi yeniden milletimize gitmekte bulduk. 22 Temmuz 2007 milletvekili seçimlerini hatırlayın. ‘Durmak yok yola devam’ diyerek yüzde 47 oy oranıyla kazandık. Vesayetin sandıkta uğradığı ağır yenilginin ardından hem cumhurbaşkanımızı seçtik hem ülkemizin demokrasi ve kalkınma atılımında güç tazeledik. Bu seçimin hemen ardından yapılan ve cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi dahil pek çok demokratik düzenlemeyi içeren Anayasa değişikliği halk oylamasında da milletimizin yüzde 69’luk bir desteğine mazhar olduk. Ardından 29 Mart 2009 mahalli seçimlerinde, ‘Her şey Türkiye için. İşimiz hizmet, gücümüz millet’ şiarıyla yüzde 38,4’lük bir oy oranına ulaşarak belediyelerdeki hizmet ruhsatımızı yeniledik. Partimize yönelik kapatma davasının ardından başlayan süreç, ülkemizi, 12 Eylül 2010 tarihinde özellikle yargının yapısında, işleyişinde kapsamlı değişiklik yapan bir halk oylamasına daha götürdü. Teklif ettiğimiz Anayasa değişikliği, bu halk oylamasında yüzde 58’lik bir destekle milletimiz tarafından kabul edildi. Türkiye, 2011 yılına geldiğinde, artık demokrasi ve kalkınma yolunda yeni bir sıçramanın eşiğine gelmişti. Bu seçimlerde milletimizin huzuruna ‘Türkiye hazır, hedef 2023’ diyerek çıktık. Yüzde 49,8’lik bir oy oranına ulaştık.

2023 hedeflerimizi ilan ettiğimiz ve IMF’ye olan borcumuzun son taksitini ödediğimiz 2013 Mayıs’ının hemen ardından başlayan ve bugüne kadar da kesintisiz süren bir dizi hadiseye şahit olduk. Evet, Gezi olaylarıyla ilk işaret fişeği atılan siyasi ve sosyal istikrarsızlık çıkartma, darbe girişimleriyle demokrasimizi yıkma, terör olayları ve sınırlarımızı tacizle vatanımızı işgal etme girişimlerine karşı milletimizle birlikte adeta ikinci bir milli mücadele yürüttük. Böyle bir iklimde girdiğimiz 2014 mahalli idareler seçimlerini, ‘Millet eğilmez, Türkiye yenilmez’ haykırışıyla yüzde 43’lük bir oy oranı elde ederek tamamladık. Aynı yılın ağustos ayında gerçekleştirilen ve ülkemizde ilk defa doğrudan halkın oyuyla yapılan cumhurbaşkanlığı seçimini, ‘Milli irade, milli güç’ diyerek yüzde 52 oy oranıyla kazandık. FETÖ’nün demokrasimizi yıkmaya, seçilmiş yönetimi kumpasla devirmeye yönelik 17-25 Aralık emniyet, yargı darbe girişiminden PKK’nın çukur eylemlerine kadar nice saldırıyla boğuştuğumuz 2015 yılında ardı ardına iki seçim yaşadık. Cumhurbaşkanlığına seçilerek AK Parti Genel Başkanlığı’ndan ayrılmamızın ardından yapılan Haziran 2015 seçimlerine, ‘Onlar konuşur, AK Parti yapar’ diyerek girdik. Bu seçimlerde yüzde 41 düzeyinde bir oyla birince parti olmamıza rağmen, ilk defa Meclis’te tek başımıza hükümet kuracak çoğunluğa maalesef ulaşamadık. MHP’nin kararlı duruşu ve muhalefetin çoğunluk oluşturacak bir koalisyon kuramaması sebebiyle Cumhurbaşkanı olarak Anayasa’nın bize verdiği yetkiyi kullanarak seçimleri tekrarlattık. Kasım 2015’te yapılan seçimlerde, bir kez daha ‘Tek başına iş başına’ diyerek yüzde 49,5’luk bir oy oranına ulaşmak suretiyle ülkemizi bu badireden çıkardık ve hükümeti kurduk. Türkiye’nin yakın döneminde yaşadığı en alçak saldırı olan 15 Temmuz darbe girişiminin ardından, Cumhur İttifakı’nın temellerini attığımız 2017 Anayasa değişikliği halk oylamasını gerçekleştirdik. Yüzde 51,4’lük ‘evet’ oyuyla sonuçlanan bu halk oylamasıyla tarihimizde ilk defa milli irade eliyle ve doğrudan milletimizin tercihiyle yönetim sistemimizi değiştirdik. Böylece milletimiz, demokrasimize yönelik darbe girişimine cevabını yönetim değişikliğiyle, demokrasimizin çıtasını en üst seviyeye çıkartarak vermiş oldu. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni de 24 Haziran 2018 tarihinde yaptık. ‘Vakit, Türkiye vakti’ sloganıyla milletimizin huzuruna çıktığımız bu seçimden, cumhurbaşkanlığında yüzde 52,6 oy oranına ulaştık. Meclis’te ise AK Parti olarak yüzde 42,6 ve Cumhur İttifakı olarak yüzde 53,7 düzeyinde bir oy oranı elde ettik. Son olarak, 31 Mart 2019 mahalli idareler seçimlerine ne dedik? ‘Memleket işi, gönül işi’ sloganıyla girerek yüzde 44,3 seviyesinde bir oy aldık. Bu seçimde de Cumhur İttifakı’nın oy oranı yüzde 52 düzeyine ulaşarak milletin gönlündeki yerimizi teyit ettik.

“KURULUŞUMUZDAN BU YANA GİRDİĞİMİZ HER SEÇİMDEN İSTİSNASIZ BİRİNCİ ÇIKTIK”

Görüldüğü gibi, kuruluşumuzdan bu yana girdiğimiz her seçimden istisnasız birinci çıktık. Yeni yönetim sisteminin bir parçası olan ittifaklarda da yüzde 50’nin altına hiç düşmedik. Şu anda ana muhalefet niye bu kadar yırtınıyor? Niye bu kadar çılgına dönüyor? Çünkü gelecekleri yerin ne olduğunu çok iyi biliyorlar. Onun için de AK Parti ve MHP’nin sağladıkları bu başarının önüne geçemeyeceklerini çok iyi biliyorlar.

AK Parti, bu başarısıyla dünya demokrasilerinde bu kadar uzun süre, bu kadar yüksek oy seviyesini ve iktidarını koruyabilmiş istisnai örneklerin en başında geliyor. İnşallah 2023 Haziran seçimlerinde hem cumhurbaşkanlığını yeniden kazanarak hem Cumhur İttifakı olarak Meclis’te çoğunluğu elde ederek bu rekoru çok daha ileriye taşıyacağız. Esasen, biz bundan 10 yıl önce 2023 hedeflerimizi ilan ettiğimizde, mevcut takvime göre seçim yılı 2024’tü. Fakat ilginçtir, hala ‘erken seçim, erken seçim…’ Yahu olmayacak erken seçim. Haziran 2023… Bunlar kiminle yürüdüklerinin farkında değiller. Geçti o. Onlar tarih oldu. Öyle 15 ayda bir, 20 ayda bir seçim yapmak; bunlar ilkel kabilelerin işidir. Biz, modern bir yapının, modern bir dünyanın şu anda uygulamalarını ortaya koyan bir partiyiz ve Cumhur İttifakı’yız. Yaşanan gelişmeler, seçimleri 2023’e, yani tam da 2023 hedeflerimizle kesişen yıla denk getirdi. Türkiye ve bizim için elbette her seçim önemlidir. Her seçim, hayatidir.

“DÜNYANIN VE ÜLKEMİZİN İÇİNDEN GEÇTİĞİ ŞU KRİTİK SÜREÇ, 2023 SEÇİMLERİNİ ÇOK DAHA ÖNEMLİ HALE GETİRDİ”

Dünyanın ve ülkemizin içinden geçtiği şu kritik süreç, 2023 seçimlerini çok daha önemli hale getirdi. Bu seçimleri kazanarak, ülkemizi 2002 Kasım’ından beri kurduğumuz eser ve hizmet altyapısı üzerinde büyük ve güçlü Türkiye’nin inşasında yeni bir safhaya inşallah çıkarmış olacağız. Önümüzdeki seçim sonuçları, vesayetle, ihtiraslı çıkar odaklarıyla, terör örgütleriyle, darbecilerle mücadelenin ötesine geçen, bölgemizin ve dünyamızın geleceğini şekillendirecek ehemmiyete sahiptir. Salgının tetiklediği küresel siyasi ve ekonomik sistemdeki değişimin, milletimizle birlikte bölgemizin tamamı, İslam alemi, Türk dünyası, tüm mazlumlar ve mağdurlar üzerinde ne gibi sonuçlar doğuracağını yakın gelecekteki gelişmeler belirleyecektir. Türkiye’nin 2023 ve sonrasındaki siyasi, insani, ekonomik, askeri duruşu, bu belirleyici faktörlerin ilk sırasında yer almaktadır.

“TUZAKLARI BOZACAĞIZ VE İNŞALLAH HEDEFLERİMİZE DE ULAŞACAĞIZ”

Ülkemizin son 8 yılındaki hiçbir gelişme, kendi tabii mecrasında ortaya çıkmış siyasi, sosyal, ekonomik vakalara dayalı değildir. Hepsinin de gerisinde bir senaryo, bir kurgu, bir tuzak, bir oyun vardır. Bu süreci yönlendirenlerin Allah’ın yardımı ve milletimizin feraseti sayesinde bugüne kadar başaramamaları, vazgeçtikleri anlamına gelmiyor. Türkiye kendi duruşunu korumakta ve ilerletmekte ısrar ettikçe, kurulan tuzakların çapı ve yol açtığı sonuçlar da artıyor. Bin yıldır bu toprakları vatanı yapmak ve korumak için bedel ödeyen bir millet olarak, verdiğimiz bu mücadelenin de gerektirdiği fedakarlıkları da yapmaktan çekinmedik, çekinmeyeceğiz. Ama milletimiz şundan emin olsun ki bu mücadeleyi başarıyla tamamladığımızda, kendimiz ve evlatlarımız için yepyeni ve aydınlık bir döneme adım atmış olacağız. Geçtiğimiz 19 yılda ülkemize kazandırdığımız tüm eser ve hizmetler; okullar hastaneler, yollar, köprüler, tüneller, barajlar, fabrikalar, savunma sanayi ürünleri, teknoloji geliştirme çalışmaları ve diğer her şey, işte bu günlere, bu büyük atılıma hazırlık içindi. Şimdi var gücümüzle mücadelemizi vereceğiz. Önümüzdeki engelleri aşacağız. Tuzakları bozacağız ve inşallah hedeflerimizi de ulaşacağız.

“EKONOMİSİ GÜÇLÜ, SOSYAL VE KÜLTÜREL ETKİ ALANI GENİŞ TÜRKİYE’SİNE İKİ ASIRDIR HİÇ OLMADIĞIMIZ KADAR YAKINIZ”

Bölgesinin ve dünyanın siyasette sözü dinlenen; üretimiyle, ihracatıyla, istihdamıyla ekonomisi güçlü, sosyal ve kültürel etki alanı geniş Türkiye’sine, iki asırdır hiç olmadığımız kadar yakınız. Sizler, işte bu büyük misyonun, işte bu büyük hedefin kendi şehirlerinizdeki uç beyleri olarak sadece bugüne değil, geleceğe de istikamet verecek bir yerde duruyorsunuz. AK Parti, milletimiz tarafından kurulan, milletimizin gösterdiği istikamette milletimizle birlikte yol yürüyen bir partidir. Milletimizden aldığımız destekle geldik. Bunun için 2023’e giden süreçte 84 milyon vatandaşımızın her birisinin kapısına gideceğiz. Elini tutacağız. Gönlünü kazanacağız. Onun için yan gelip durmak yok.

Ülkemizi CHP’nin yalanlarına, iftiralarına terk edemeyiz. Türkiye’yi, ‘helalleşme’ deyip de haleldar etmeye çalışan, yani bozmaktan, lekelemekten, fesat çıkarmaktan başka iş bilmeyen Kılıçdaroğlu’nun kifayetsizliğine terk edemeyiz.”

Kaynak: anka