ÖZGÜR EREN YILMAZ

Eğitim Sen Muğla Şube Başkanı Birdal Savran, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi’nde kadrolaşma yaşandığını iddia etti. Savran, “Üniversite Rektörü, kadro vereceği kişiyi kişisel kararı ve siyasal ilişkileri doğrultusunda belirlemektedir” dedi.

Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi’ndeki akademik kadroların rektörün keyfi isteklerine göre belirlendiği öne süren Birdal Savran, ANKA Haber Ajansı’na yaptığı açıklamada, “Üniversite Rektörü, kadro vereceği kişiyi kişisel kararı ve siyasal ilişkileri doğrultusunda belirlemektedir. Birimler kadro planlamalarını kendileri yapamamakta tamamen rektörün belirlediği kişiler kadrolara atanmaktadır. Şu an Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi’nde, mevcut kriterlerin çok üzerinde çalışmaları olsa da kadro verilmeyen çok sayıda akademisyen bulunmaktadır” diye konuştu.

“ÇALIŞMALARI DAHA AZ OLAN ÖĞRETİM ÜYELERİ KİŞİSEL VE SİYASİ İLİŞKİLERİ KULLANARAK HİÇ BEKLEMEDEN PROFESÖR OLUYOR”

Savran, “Örneğin şu an 3-4 yıldır profesörlük kadrosu bekleyen öğretim üyelerinin yanı sıra doçent unvanına sahip olan ancak ataması yapılmayan onlarca öğretim üyesi bulunmaktadır. Aynı zamanda çok sayıda doktor, araştırma görevlisine ders verdirilmekte ancak öğretim üyesi kadrosu verilmemektedir. Üstelik yıllardır kadro bekleyen öğretim üyelerinin varlığı ortada iken daha az süre kadro bekleyen, çalışmaları daha az olan öğretim üyeleri kişisel ve siyasi ilişkileri kullanarak hiç beklemeden profesör, doçent ya da doktor öğretim üyesi olarak atanabilmektedir” dedi.

“MUHALİF SENDİKA ÜYELERİNE ENGEL ÇIKARILIYOR”

Savran şöyle devam etti:

“Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi’nde belirli bir atama kriterlerini göz önüne almayan, liyakat gözetmeyen, siyasi unsurlardan etkilenen atamalar, çalışanları mutsuz etmekle kalmayıp bilimsel üretim yerine siyasi kurumlarda referans ve torpil arama yoluna gitmelerine neden olmaktadır. Üniversitelere getirilen norm kadro uygulaması da sadece demokrat, muhalif sendika üyesi kişilerin önüne engel olarak çıkarılmaktadır.

“BİR BASKI ARACI OLARAK KULLANILIYOR”

Üniversite yönetimine yakın kişiler ise norm sayısı ne kadar fazla olursa olsun atanabilmektedir. Kaldı ki öğretim üyeleri arasında kadrosunun bulunduğu yükseköğretim kurumunun doçent ve profesör unvanlı kadrolarına yapılacak atamalar, atama sınırlaması dışında tutulmuştur. Buna rağmen, doçentlik ve profesörlük atamaları rahatlıkla yapılabilecek iken öğretim üyesine hak ettiği kadro verilmeyerek itaat eden, kadro verilmeyeceği korkusu ile hiçbir şeye karşı çıkamayan bir öğretim üyesi kimliği yaratılmaya çalışılmaktadır. Ayrıca öğretim üyeleri kendi çalışmaları ile hak ettiği halde üniversiteden kadro dilenen bir dilenci durumuna düşürülmekte, öğretim üyeleri üzerinde ‘kadro vermeme’ bir baskı aracı olarak kullanılmaktadır.”

Kaynak: anka