Eğitim İş Genel Başkanı Kadem Özbay, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 4-6 yaş grubu Kuran kurslarının okul öncesi zorunlu eğitimden sayılması için Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) ile görüşecek olmasına tepki göstererek, “‘Zorunlu olsun’ demek, laikliği anlamamış olmak demektir. Sanırım laik cumhuriyette olduklarını unuttular” dedi.

Eğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikası (Eğitim İş) Genel Başkanı Kadem Özbay, yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 15 bin öğretmen ataması açıklamasını, okulu bırakan öğrencileri ve Covid-19 sürecinde eğitim-öğretimi faaliyetlerini değerlendirdi. Özbay, 4-6 yaş grubu Kuran kurslarının okul öncesi zorunlu eğitimden sayılması için MEB nezdinde girişimde bulunacağını açıklayan Diyanet’e, “‘Zorunlu olsun’ demek, laikliği anlamamış olmak demektir. Görev yaptığı koltuğun sorumluluğunun bilincinde olmamak demektir. Diyanet İşleri Başkanı’nı daha sorumlu davranmaya, görev yaptığı ülkenin temel değerlerinin farkında olmaya davet ediyoruz” diyerek tepki gösterdi.

Özbay’ın açıklamasında dikkat çeken noktalar şöyle:

OKUL ÖNCESİ EĞİTİM ZORUNLU OLMALI: “Burada olması gereken şey, MEB’in uzun zamandır yapmadığı ve yapmakla mükellef olduğu şey, 4-6 yaş grubunun okul öncesi eğitiminin zorunlu olması. Asıl okul öncesi eğitiminin zorunlu eğitim sürecine katılması gerekirken, bununla ilgili tedbir alması gereken MEB, yine birilerinin tavsiyelerine muhtaç duruma düşmüştür. Kaldı ki böyle bir süreç, Diyanet’in haddine değildir. Eğitimle ilgili süreci yönetmek; bu ülkenin temel değerlerine, Cumhuriyet’in kurucu ilkelerine ve laiklik ilkesine tamamen aykırı bir söylemi, laik Türkiye Cumhuriyeti’nde ve o cumhuriyetin Diyanet İşleri Başkanlığı’nda oturan bir kişinin söylemesi haddine değildir.

SANIRIM LAİK CUMHURİYETTE OLDUKLARINI UNUTTULAR: Tabi bu zatlar, daha önce ellerinde kılıçla minbere çıkarak aslında başka bir rüya gördüklerini hissettirdiler. Sanırım laik cumhuriyette olduklarını unuttular. Laik bir cumhuriyette asla ve asla din eğitimi üzerinden bir zorunluluk süreci takip edemezsiniz. ‘Zorunlu olsun’ demek, laikliği anlamamış olmak demektir. Görev yaptığı koltuğun sorumluluğunun bilincinde olmamak demektir.

İŞİN PEDAGOJİK YANI DA VAR: İşin bir de pedagojik yanı var. Çocuklar 4-6 yaş arasında henüz soyut düşünce aşamasında olmayan, somut aşamayı bile yeni yeni geliştirmeye başlıyor.

KILIFI 4+4+4 SİSTEMLE HAZIRLADILAR: Aslında bunun sürecini, 2012’de 4+4+4 garabet sistem ve ona ilave yaptıkları yönetmelikle açtılar. Kılıfı çok daha önceden hazırladılar. Bu süreç bilime aykırı, pedagojiye aykırı, çocukların güvencelerine, geleceğe bakışlarına, duygu durumlarına ve bilişsel durumlarına aykırı. Her şeyden öte laik cumhuriyetin temel değerlerine aykırı. Diyanet İşleri Başkanı’nı bu noktada daha sorumlu davranmaya, görev yaptığı ülkenin temel değerlerinin farkında olmaya davet ediyoruz.

15 BİN ATAMA, EMEKLİYE AYRILAN ÖĞRETMENLERİN SAYISINI BİLE KARŞILAMADI: Eğitimde sorunlar adeta kronikleşti. 15 bin öğretmen ataması bugün alandan çıkan, emekliye ayrılan öğretmenlerin sayısını bile karşılamamakta. MEB’in hiçbir planlanması yokken Cumhurbaşkanı’nın aklına bir şey gelmiş, ’15 bin öğretmen atayacağız’ ifadesini kullanmış. Peki ne zaman atanacak bu öğretmenler? En erken ikinci dönem başlayacaklar. 700 binin üzerinde atama bekleyen öğretmen gencimiz var. MEB, kendisi her yıl 80 bin ücretli öğretmen aldığını söylüyor. Bir berber dükkanında asgari ücretin altında çalışan biri olsa orayı kapatırlar. MEB ve ülkemizi yöneten iktidar, 80 bin öğretmeni her yıl ücretli öğretmenliğe, köleliğe mahkum ediyor. Berber dükkanına yaptırım uygulayan devlet otoritesi, bu ülkenin atama hakkı kazanmış gençlerini sömürüyor. 15 bin atama hiçbir sorunu çözmez.

6 MİLYON ÖĞRENCİ EĞİTİME ULAŞAMIYOR: 156 bin sayısı (öğrenci sayısının 156 bin azalması) gerçeği yansıtmıyor. Yüzde 100 üzerinden hesap yapmalıyız. Yani yüzde 100 öğrencinin eğitime girmesi gerekliliğinden hesaplarsak, bu sayının bir buçuk milyonun da üzerinde olduğunu görüyoruz. 2 milyon öğrenciye ulaşamadıklarını kendileri söylüyorlar. Biz, 6 milyon öğrencinin eğitime ulaşamadığını tespit ediyoruz. OECD ülkeleri arasında yapılan araştırmada 35 ülke arasında materyal eksikliğinde Türkiye’nin birinci olduğunu görüyoruz. 18 milyonun üzerinde öğrencimiz var. 6 milyona yakını eğitime ulaşamıyor. Her üç öğrenciden birinin ulaşamadığı net verilerle elimizde.

OKULLARDA HİÇBİR TEDBİR ALINMADI: Önemli olan okulları açmak değil, okulları kapatmadan devam etmektir. Hiçbir tedbir alınmadı, sorumsuzca sürecin devam ettiğini alandan görmekteyiz. Onlarca okulda, sınıfta karantina var.”

Kaynak: anka