İzmir'de HDP İl Başkanlığı'na düzenlenen saldırıya DİSK, KESK, TMMOB ve TTB'den ortak bir bildiri ile tepki gösterildi. Bildiride, tüm kişi ve kurumlara birlik çağrısı yapıldı ve "Saldırı, iktidar-yargı-sermaye-mafya ve medya ilişkilerindeki kirli çamaşırların iç çatışmalar sonucu birer birer ortaya döküldüğü dönemde gerçekleşmiştir. Bu karanlık tablodan sorumlu olanlar, bu cinayeti soruşturamaz" mesajı verildi.

Emek ve meslek örgütlerinin yaptığı açıklamada Deniz Poyraz'ın öldürülmesiyle sonuçlanan saldırı lanetlendi. Ülke geçmişinde görülen kontrgerilla saldırılarındaki politik simgelerin bu saldırıda da aynen kendisini gösterdiği belirtildi. 

Açıklama şöyle:

"SALDIRI 'ETRAFINDA KUŞ UÇURTULMAYAN' BİR BİNADA GERÇEKLEŞMİŞTİR"

"HDP İzmir İl Binası’nı hedef alan ve Deniz Poyraz’ın öldürülmesiyle sonuçlanan, demokrasiyi, halk iradesini ve ülkemizin geleceğini hedef alan alçakça saldırıyı lanetliyor; Deniz Poyraz’ın yakınlarına, sevenlerine ve HDP’ye başsağlığı diliyoruz. Saldırganın kimliği ve saldırının biçimi, bu ülke tarihini bilenler açısından hiç de şaşırtıcı değildir. Tarihimizde hemen her kontrgerilla saldırısında gördüğümüz politik simgeler, uluslararası bağlantılar, kolluk güçlerinin 'ihmalleri', 'kimseyle bağlantısı olmayan münferit bir meczup' olarak ilan edilen failler ve bir süre sonra saldırıya uğrayanları suçlama taktikleri bu saldırıda da aynen kendini göstermiştir. İktidarın ve emrindeki medyanın kışkırtıcı, ayrıştırıcı, bölücü ve hedef gösteren söylemlerinin bu tür saldırıları azmettirici etkisi ortadadır. Ancak karşımızdaki tablo bundan daha tehlikeli bir yönelime işaret etmektedir. Bu saldırı, kapısında her an polis bekleyen, 'etrafında kuş uçurtulmayan' bir binada gerçekleşmiştir. Bu saldırgan, Suriye’de cihatçı çetelerin ve kontrgerillanın 'operasyon' ve 'egemenlik' bölgelerinde 'görev' almıştır.

"BU KARANLIK TABLODAN SORUMLU OLANLAR, BU CİNAYETİ SORUŞTURAMAZLAR"

Bu saldırı, halkın tek başına iktidara son verdiği 7 Haziran 2015 seçimleri sonrası terör döneminin hatırlatıldığı; muhalif gazetecilere ve siyasetçilere saldıranların cezasız kaldığı, hatta övüldüğü ve terfi ettirildiği; muhalefetin “Bunlar iyi günleriniz, daha neler olacak” diye tehdit edildiği; iktidar-yargı-sermaye-mafya ve medya ilişkilerindeki kirli çamaşırların iç çatışmalar sonucu birer birer ortaya döküldüğü bir dönemde gerçekleşmiştir. Manzaranın izaha gereksinimi yoktur. Bu karanlık tablodan sorumlu olanlar, bu cinayeti soruşturamaz, bu çürümüşlüğün hesabını soramaz.

"TÜM KİŞİLERİ VE KURUMLARI DAYANIŞMA İÇİNDE OLMAYA VE OMUZ OMUZA MÜCADELEYE ÇAĞIRIYORUZ"

Bütün yönleri ile çürüyen bu düzenin üzerimize çöküşünü beklemek de akılcı değildir. Çünkü bu düzen çökerken daha fazla acı, kan, gözyaşı, işsizlik, yoksulluk, adaletsizlik, savaş, baskı ve zulüm getirmektedir. Türkiye bu karanlık gidişe mahkûm değildir! Bu enkazın yıkıntıları arasından emeğin, barışın ve demokrasinin egemen olduğu bir ülkeyi, omuz omuza kardeşçe yeniden kurmak için kaybedilecek her vakit, çocuklarımızın ve ülkemizin geleceğinden çalınacaktır. En önemli güvencemiz, bu ülkenin kültürel, bilimsel birikimi ve bu toprakların köklü emek, barış, demokrasi mücadelesi geleneğidir. Ülkemizde tamamen yok edilen demokrasiyi acilen güçlü bir biçimde yeniden inşa etmek için ihtiyacımız acil birlik, acil dayanışma ve acil mücadeledir. Bizler dört emek ve meslek örgütü olarak, yarın çok geç olmadan tüm emek, barış ve demokrasi güçlerini, tüm kişileri ve kurumları dayanışma içinde olmaya ve omuz omuza mücadeleye çağırıyoruz."

Kaynak: anka