Çocukluğundaki bayramları özleyen CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, Niğdeli çocukların bayramda topladığı paralarla gazoz aldığını ve saydırmaca oynadığını anlatarak, “Gazoz saydırmacada tutuyordunuz gazozun kapağını. Sen diyordun 5 sayayım, ben diyordum 10 sayayım. Sen 5, ben 10 derken. En yüksek kalan razı oluyordu, aç diyordu. Sayıyordun. Kapağı açtın, taştı. Parayı kaybeden ödüyordu” dedi.

CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, Ramazan Bayramı’nın birinci gününde “Ah nerede o eski bayramlar” sözünü hatırlatacak çocukluğu döneminde bayramlarda yaşadıklarını ANKA Haber Ajansı'na anlattı. Niğde’de doğup büyüyen Gürer, her bayram öncesinde esnafta yoğun hareketliliğin olduğunu söyleyerek, “Bayramdan bayrama ayakkabı, bayramdan bayrama takım elbisenin hazırlanması gibi bir hareketlilik vardı. Terzilerde sıra alınırdı. Ayakkabılar çocukların yastığını baş ucuna konularak sürpriz yapılırdı” dedi.

“BAYRAMLIK ÇOK ÖZELDİ, ÇİKOLATA ÇOK ENDER OLURDU”

Evin temizlenmesi, bayram tatlısının hazırlanması derken bayram sabahının geldiğin belirten Gürer, bayramlara açılan ev odalarının özenle temizlendiğini ve çocukların buraları sadece bayramda görebildiğini dile getirerek, bayram sabahı yapılanları şöyle aktardı:

“Bayram namazına gidilir, namaz çıkışı cami önündeki kamyonlara binilirdi. Kamyonlarla gidilen mezarlıkta aileden vefat etmiş olanlar ziyaret edilir, sonra mezarlıkta bayramlaşılırdı. Sonra evlere gelinip, bayramlıklar giyilirdi. Bayramlık çok özeldi. Çocuklar için ise bayram şenlik gibiydi. Elde bir torba şeker toplamaya çıkılırdı, bazı evlerde mendil, çorap gibi hediyeler verildiği için o evler bilinir, kapılarında yoğunluk oluşurdu. Çikolata çok ender olarak bazı evlerde olurdu.”

Niğde’de sadece küçüklerin büyüğe gitmediğini “küçüğün büyüğe, büyüğün de küçüğe bayramlaşmaya gittiğini” belirten Gürer, “Niğde’de herkes birbirine giderdi, yolda karşılaşır, şakalaşırlardı. Kimde tatlı hangi türden yapılmış, onlar sorulur. Tatlı bitmesin diye espriler yapılırdı” dedi.

NİĞDE GAZOZU SAYDIRMACA

Gürer, çocukların Niğde’de en çok sevdiği şekerin “cıncık şekeri” olduğunu söyleyerek, çocukların bayramlarda neler yaptığını şöyle anlattı:

“Yöresel gazozlarımız ünlüydü. Ayak altıyla vurulup, saydırmaca yapılırdı. Bayramlarda para da alınca sağdan soldan, 10 kuruş, 15 kuruş. Gazoz saydırmacada tutuyordunuz gazozun kapağını. Sen diyordun 5 sayayım, ben diyordum 10 sayayım. Sen 5, ben 10 derken. En yüksek kalan razı oluyordu, aç diyordu. Sayıyordun.  Kapağı açtın, taştı. Parayı kaybeden ödüyordu.”

Günümüzde bayramın tatil gibi algılanmaya başladığını belirten Gürer, artık her şeyin hazır alındığını ve bayram öncesi heyecanın ortadan kalktığını dile getirdi. Koronavirüs ortamında kimsenin birbirine gidemeyeceğinin de hatırlatan Gürer, “Dünden geriye kalanları da bu virüs geçen yıldan bu yana daralttı” dedi.  

Niğde’de büyük pazarlar da kurulduğunu söyleyen Gürer, “Geçti Bor’un pazarı, sür eşeğini Niğde’ye” sözünün hikayesini şöyle anlattı:

“O zamanlar köyden şehre atlarla, merkeplerle geliniyor. Vatandaş da alışverişini yapacak ya da satacağı ürünü satacak, yolda gelirken birazcık güneşin varlığında uykusu geliyor. Ağacın dibinde uyuyayım diyor. Uyku süresi uzuyor. Uyanıyor, biniyor merkebine. Bor’a geliyor ki pazar dağılıyor. Akşama doğru gelmiş. O zaman diyorlar ki ‘Geçti Bor’un pazarı, sür eşeğini Niğde’ye’. Çünkü Bor’dan iki gün sonra da Niğde pazarı var.”

 

Kaynak: anka