CHP İzmir Milletvekili Tuncay Özkan, suç örgütü lideri Sedat Peker'in yayınladığı videolar hakkında Susurluk örneğini verdi ve "Bugün bir Mercedes bir kamyona çarpmıyor da içeriden birisi televizyon yayınıyla açıklık getiriyor olaya" benzetmesini yaptı. Özkan, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun "Beni bir kararname ile görevden alabilirsiniz" sözlerini hatırlatarak "Niye o kararname çıkmıyor, iktidarın başı niye susuyor?" diye sordu.

CHP Genel Başkan Başdanışmanı, CHP İzmir Milletvekili Tuncay Özkan bu akşam KRT TV'de yayınlanan Stüdyo Ankara programına konuk oldu. Sedat Peker'in yayınladığı videolara ilişkin Susurluk benzetmesini yapan Özkan, "O gün 'Susurluk’la İlişkililer' diye MİT’in hazırladığı dosyada 58 kişilik bir liste vardı. Bugün öyle bir liste hazırlayamazsınız bile. Çünkü bugün bu listeye girecek bakanlarla mücadele edemiyorsunuz. İstifa müessesesi yok. Demokratik onur kayboldu" dedi.

Özkan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:

"BUGÜN BİR MERCEDES BİR KAMYONA ÇARPMIYOR DA İÇERİDEN BİRİSİ TV YAYINIYLA AÇIKLIK GETİRİYOR"

“Bütün bu süreçleri iyi analiz edebilmemiz için mafyayla iktidarlar arasındaki ilişkiyi çözmemiz gerekiyor. Bu ilişki paydaşlık. Susurluk’taki de paydaşlıktı bu da paydaşlık. Hatırlatmak isterim Susurluk sırasında Türk Ticaret Bankası’nın ihalesini devlet yapamaz hale gelmişti. Hatırlatmak isterim haraç, televizyonda canlı yayın cinayetler, ölümler peş peşe geliyordu. Devlet kontrolünün kaybolduğu, çürümenin kokusunun sokaklara taştığı bir dönemdi. Bugün hemen hemen paralelini görüyoruz. Bugün bir Mercedes bir kamyona çarpmıyor da içeriden birisi televizyon yayınıyla açıklık getiriyor olaya.

"SUSURLUKLA İLİŞKİLİLER DİYE MİT'İN HAZIRLADIĞI 58 KİŞİLİK LİSTEDE 56. SIRADA FETULLAH GÜLEN'İN ADI VARDI"

Susurluk’ta da mafya iktidarın ortağıydı, bugün de mafya iktidarın ortağı. Susurluk’ta mekanizma şöyle çalıştı: Sokaklarda insanlar ayaklandılar. Dönemin Cumhurbaşkanı bütün liderleri Çankaya Köşkü’nde topladı. 'Ne yapacağız', dedi. Mahkemeler kuruldu. Meclis’te soruşturma komisyonu kuruldu. Mahkemeler sonuçlandı, insanlar cezalar aldılar ve o dönem bunlar tasfiye oldular. Ama anlaşılıyor ki bu Fetullahçı çetenin olguya müdahalesinden sonra bunlar tekrar toplanmışlar. Fetullahçı çete önce bu insanların tamamını Ergenekon çuvalının içine attı. Biz o çuvalın içerisinde, mahkeme salonlarında birlikte yargılandık. Sonra Fetullahçı çetenin 15 Temmuz kalkışmasıyla beraber meydan bunlara kaldı. Bazı fotoğrafları izleyin mafya liderleriyle bakanlar, çete mensuplarıyla politikacılar birlikteler. Devletin, 'halka dağıttık' dedikleri bütün silahları çete mensupları almışlar ve o silahlar geri dönmediler. 15 Temmuz’dan bahsediyorum. Bu filmin aynısını Susurluk’ta gördük. O zaman da devletin yurt dışından getirdiği aslında hibe edilen, ama devlete satılmış gibi gösterilen ve 60 milyon doların söz konusu olduğu silahları biz çete mensuplarının elinde gördük. Ömer Lütfü Topal’ın öldürülmesinde, diğer işlerde, cinayetlerde kullandılar. O zaman devlet mekanizması harekete geçti. Kimse seyretmedi. O günkü Cumhurbaşkanı zirve topladı ve MİT’in raporlarını dağıttı orada. 'Bunlar kimdir, niçin bir araya geldiler?' O gün 'Susurluk’la İlişkililer' diye MİT’in hazırladığı dosyada 58 kişilik bir liste vardı ve o listenin 56. sırasında Fetullah Gülen’in adı vardı.

"İSTİFA MÜESSESESİ YOK, DEMOKRATİK ONUR KAYBOLDU"

Bugün ortada bulunan şeylerin yarısı kadar bilgi ve belgeyle Susurluk’ta bakanlar istifa etti, halk sokaklara döküldü, ekonomik alanda çok büyük şeyler yaşandı, ülke erken seçime gitti, CHP desteğini çekti. Bununla ilişkili devlet görevlileri mahkum oldular. Bugünkü seyretmenin hiçbirisi söz konusu bile değildi. Geçmişte 58 ilişkili kişi listesi vardı. Bugün öyle bir liste hazırlayamazsınız bile. Çünkü bugün bu listeye girecek bakanlarla mücadele edemiyorsunuz. İstifa müessesesi yok. Demokratik onur kayboldu. Halkın demokratik tepkisini gösterebilme olanağı da yok. Bunun adına korku imparatorluğu deniyor. Susurluk döneminde bu işin mücadelesi cumhurbaşkanından başlayarak yapılırdı. Bugün her şeyin gizlenmesi oradan başlayarak aşağıya doğru geliyor.

"HER BİR MİLLETVEKİLİMİZ TBMM BAŞKANLIĞI'NA BAŞVURARAK O MİLLETVEKİLİNİN AÇIKLANMASINI İSTEYECEĞİZ"

Cumhurbaşkanı bu işlerin ne olduğunu çıkıp topluma anlatmalıdır ve partisinin bu işlerin neresinde olduğunu açık açık söylemelidir. Birisi anlatıyor, siz niye susuyorsunuz. Bu ülkeye beş ton kokain girecek. Soruyoruz, kim? İzmir’de bir kimya şirketi. Kim o kimya şirketi? Bütün bunlarla ilgili olarak ilişkililer listesini niçin toplumla paylaşmıyorsunuz? İçişleri Bakanı ne dedi? ‘Bir milletvekili her ay 10 bin dolar alıyor’ dedi. TBMM Başkanı’ndan tek bir kelime duydunuz mu? CHP Genel Başkanı talimat verdi, her bir milletvekilimiz TBMM Başkanlığı’na başvurarak pazartesi günü o milletvekilinin kim olduğunun açıklanmasını isteyecek. Mafya tarafından teslim alınan bir vekil Gazi Meclis’in çatısı altında nasıl hizmet verebilir. Siz bunu bilir de nasıl o milletvekilini tutuklamazsınız?

Süleyman Soylu dedi ki 'Azdan az çoktan çok gider. Beni bir kararnameyle alabilirsiniz.’ Niye o kararname çıkmıyor. İçişleri Bakanı başına gelebilecek şeyi kabul etmiş. İktidarın başı niye susuyor? Toplumun bu kaotik ortamda, bu pisliğin tam ortasında bırakılmasının sebebi ne?

"AŞILARIN AVANSINI ÖDEYEMEDİK, AŞI ALAMADIK"

Merkez Bankamızı soydular. 128 milyar doları kastediyorum. Aşı alamadık. Bugün 120 milyon doz BionTech ile yaptığımız anlaşmanın tutarı 1,8 milyar dolar. Aşıların avansını ödemedik, aşıların avansını ödemediğimiz için aşı alamadık. Bir tek esnafımıza, bir tek işçimize, bir tek köylümüze beş kuruş para vermedik. 128 milyar dolarımızı çaldılar, Merkez Bankamızdan alıp götürdüler, hesap vermek istemiyorlar. Uğur Mumcu'nun sözüyle yanıt: 'Katiller demokrasisi, hırsızlar düzenine geldik.' Bizim bunu kabul etmemiz mümkün değildir.

"BİZ UMUTSUZLUĞU, KAYGIYI, KORKUYU YAYMAK İSTEYENLERE KARŞI UMUDUN ADIYIZ"

Umut, bakkaldan satın alınan bir şey değil. Hayatın içinden çıkartılan bir şey ve her yurttaş her gün sabah mutluluk ve umutla çıkıyor evinden. O insanların sinirini bozan şey siyaseti yönetememe, ülke iktidarını mafyaya teslim etme halidir. Biz bu hali ortadan kaldıracağız, söz veriyoruz. Bizim genel başkanımız her programında halkımıza, 'Biz bu sorunları çözeceğiz, bir iktidar süresi bizim için bu sorunları çözmek için yeterlidir' diye söz veriyor. Biz umutsuzluğu, kaygıyı, korkuyu yaymak isteyenlere karşı umudun adıyız.

"SAYIN GENEL BAŞKAN BU ÜLKENİN CUMHURBAŞKANLIĞINA EN ÇOK YAKIŞACAK İNSANDIR"

Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nu çok uzun zamandır tanıyorum. Sayın Genel Başkan, bu ülkenin cumhurbaşkanlığına en çok yakışacak insandır. İnşallah böyle bir karar verir, ben çok mutlu olurum. Sayın Genel Başkan'ın ahlakı, erdemi, onuru, sadeliği, bilgisi, birikimi ülkemizi şu an içinde bulunduğu karanlıktan çıkartacak olan ilaçtır. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nun adaylığı ve cumhurbaşkanlığı -çünkü aday olursa kesin kazanır- ülkemizin kurtuluşu olur. Ama tabii ki takdir Sayın Genel Başkan'ındır, Millet İttifakı'nın diğer bileşenlerinindir.

"8 AYDIR GARSONLAR, AŞÇILAR, KOMİLER EVLERİNE EKMEK GÖTÜREMİYORLAR"

OECD'ye göre Türkiye, dünyada Avrupa ülkeleri arasında en az destek veren ülkelerden birisi. Oranı 1,9 oysa 2,9 destek vermesi gerekiyor. 14 milyar dolar destek vermiş. Oysa toplumun beklentisi 75 milyar dolar. Bunun altından kalkılabilir mi? 8 aydır lokantalar açılmıyor, kahvehaneler açılmıyor. 8 aydır garsonlar, aşçılar, komiler evlerine ekmek götüremiyorlar."

 

 

Kaynak: anka