CHP İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu, memleketi Kars’taki köyüne gitti ve “Türkiye’nin sosyolojik hikayesi bu köylerde başlar. Bir tek hane kalmadı. Buralar olduğu gibi ormandı. Allah hepimizin sonunu hayretsin. Hep birlikte el ele verirsek ancak bu memleketi kurtarabiliriz” dedi. 

CHP İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu, memleketi Kars’taki köyüne gitti ve geçmişte yaşadığı anılarını anlattı. Köyündeki eski evinin yıkıntılarına oturarak konuşan Erdoğdu, şunları söyledi:

“Köyümüzden kalan son, artık harabe mi dersiniz, yıkıntı mı dersiniz… Burası benim dedemin eviydi. Dedem kendi çapında bir ağaydı. Bu köyü ilk kurandı. Tek kalan yer, bizim bu harabeler kalmış. Burası 100-150 hanelik bir köydü. Altı, yedi yaşındaydım, dedem at almıştı. Burada düğünler yapılırdı, kadınlar erkekler iç içe… Böyle bir taassubu hiç olmayan medeni bir toplumdu.

Türkiye’nin sosyolojik hikayesi işte bu köylerde başlar. Şimdi görüyorsunuz burada, bir tek hane kalmadı, herkes büyük kentlere gitti. O kentleşmeyle birlikte büyük bir sosyolojik dönüşüm yaşandı. Eskiden en büyük ahırda düğün yapılırdı. Akordeonlar çalınır, kemanlar çalınır. Şimdi geldim buraya, her şeyden önce ormanları kesmişler.  Buralar olduğu gibi ormandı, şimdi öbek öbek ağaçlar kalmış. Buradan çay akardı, biz çay derdik. Şimdi neredeyse göze boyutuna inmiş. Çok daha kötüsü, biz elimizle alabalık yakalardık. Öyle kötülükler başlamış ki, kireç atıyorlar suya yavru alabalıklar bile ölüyor. Bizim burada öküz otu denilen bir ot vardır. Onu suya vuruyorlar, suda balık uyuşuyor ölüyor. Bizim zamanımızda kimsenin aklına böyle hileler yapmak gelmezdi. Elimizle tutardık.

Ormana sahip çıkardık, kışın soğuktan donacak olsak ağacın dalı kesilirdi sadece. Diyorum ya, Türkiye’nin dönüşüm öyküsü buralarda başladı ve o kentleşmeyle birlikte bu Anadolu’nun kırsal, çiftçi, hayvancı, tarımcı toplumunun kentleşmesi süreci başladı. Tabi o büyük bir çürümeyi getirdi. Bu bir sosyolojik dönüşüm. Kentleşme tamamlandıktan sonra kentleşme, kent kültürü de sağlanacak ama, tabi bir nostalji oluyor böyle 35-40 sene öncesinden inşallah daha iyi günler görürüz. İnşallah doğamıza daha iyi bakarız. Şu gün, kasım ayının sonunda Türkiye’nin en yüksek yerindeyiz. Neredeyse Antalya havası var. Bu da iklim krizinin bir sonucu. Allah hepimizin sonunu hayretsin. Hep birlikte el ele verirsek ancak bu memleketi kurtarabiliriz.”

 

Kaynak: anka