HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, atık kağıt işçilerinin depolarına yapılan baskınlara ilişkin, "Mafya gibi kağıt işçilerinin ekmeğine çökmeye çalışıyorlar. Neymiş? Haksız kazanç varmış. Haksız kazancın da haksız zenginleşmenin de daniskası sizin iktidarınızda var. Kurduğunuz üç kağıt ekonomisi ile ülkeyi soyup soğana çeviren kağıt toplayıcıları değildir" dedi. 

Pervin Buldan, partisinin TBMM'deki grup toplantısında konuştu. Atık kağıt işçilerinin depoları basılarak malzemelerine el konulduğuna dikkat çeken Buldan, "İktidar, katı atık toplama işini yandaş şirketlere devrederek bu alanı yeni bir rant alanına çevirmenin hazırlığını yapmaktadır. Mafya gibi kağıt işçilerinin ekmeğine çökmeye çalışıyorlar. Neymiş? Haksız kazanç varmış. Haksız kazancın da haksız zenginleşmenin de daniskası sizin iktidarınızda var. Kurduğunuz üç kağıt ekonomisi ile ülkeyi soyup soğana çeviren kağıt toplayıcıları değildir. Yurt dışına para kaçıran yandaşlara bakarsanız haksız kazanç sağlayanların kimler olduğunu gayet iyi görürsünüz" dedi.

Buldan ayrıca, Altın Portakal Film Festivali’nin ödül töreninde En İyi Kadın Oyuncu ödülünü kazanan Nihal Yalçın ile ödülü kendisine veren Tamer Karadağlı arasındaki tartışmaya da değindi. Buldan, "Ödül töreninde haddini aşan bir erkek zat, kadınların başarısını hazmedemeyen bulanık bir zihin, sevgili Yalçın’a saygısızlık yaptı. Yetinmedi, ‘Demirtaş serbest bırakılmalı’ dediği için sevgili Yalçın’ı hedef göstermeye devam etti. Bu ırkçı, bu kadın düşmanı hadsiz zihniyeti şiddetle kınıyorum. Sadece bununla da sınırlı kalmadı. Benim de Sayın Yalçın’a sahip çıktığımı ifade etti. Evet sahip çıkıyorum. Biz Yalçın ve Yalçın gibi sesi kesilmek istenen bütün kadınların yanındayız, yanında olmaya da devam edeceğiz. Bu da sana kapak olsun" diye konuştu.

Buldan'ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

KARANLIĞIN ARTIK SONUNA GELİNDİ: “10 Ekim, yaşadığımız derin acının 6. yıldönümüydü. Buradan 103 canımızı yine saygıyla, minnetle anıyorum. Suruç katliamında yaşamını yitiren 34 canımızı da minnetle anıyorum. Katillerin Ankara’ya kadar gelmesine göz yumanlar, izleyenler, bu katliamın baş sorumlularıdır. ‘400 vekil’ diyenler, sınırda IŞİD’e koridor açanlar bu karanlığın ortağıdır. Bu ortaklık, sorumluların gizlenmesinde de devam etmektedir. Bunu, 10 Ekim anmasına yapılan saldırıda bir kez daha gördük. IŞİD’in lanetlenmesinden rahatsız olanlar bir kez daha suçüstü yakalanmıştır. Karanlığın artık sonuna gelinmiştir. IŞİD karanlığı nasıl sona erdiyse benzer zihniyettekiler de tarihin çöplüğüne gönderilecek. Halklarımıza sözümüzdür: Bu topraklarda katliamcılar, kumpasçılar, zalimler değil halkların barış rüyası, barış mücadelesi kazanacaktır.

HASTA MAHKUMLARA YAPILAN İDAM POLİTİKASIDIR: Cezaevlerindeki hak ihlalleri, işkence ve kötü muamele korkunç bir boyuta ulaştı. Şakran T Tipi Kadın Kapalı Cezaevi’nde 7 Ekim gece yarısı yapılan baskınla siyasi tutukluların arasına adli tutukluların yerleştirilmek istenmesine itiraz eden kadın tutukluların ışıksız depoda tutulduğu haberi yansıdı. Hilvan 2 Nolu T Tipi Cezaevi’nde koğuşlara baskın haberleri yansıdı. ‘Bakanlık kararı’ denilerek yapılan bu saldırılarda herhangi bir belge gösterilmemesi keyfiyeti göstermektedir. Hasta tutsaklara yaklaşım, tartışmasız ve şartsız bu ülkedeki siyasetin de en acil gündemlerinden biridir. Adli Tıp Kurumu, kısa süre önce belgelerle de ortaya çıktığı gibi mafya-çete ilişkilerinin, sahte raporların havada uçuştuğu bir kurumdur. İşte bu kurum, hasta tutukluları bile bile ölüme terk eden bir kurum olmuştur. Bu, çok açık bir idam politikasıdır. Yol yakınken bu provokasyon politikasından vazgeçin. Cezaevlerinden elinizi çekin. Adalet Bakanı’na da açık çağrı yapmak istiyorum. Hukuk dışılıklar karşısında görevinizi lütfen yerinize getirin.

MAFYA GİBİ KAĞIT İŞÇİLERİNİN EKMEĞİNE ÇÖKMEYE ÇALIŞIYORLAR: Asıl mesele nedir ben anlatayım. İktidar, katı atık toplama işini yandaş şirketlere devrederek bu alanı yeni bir rant alanına çevirmenin hazırlığını yapmaktadır. İktidar, hiçbir sosyal güvence olmadan 12 saatten fazla çalışarak çok cüzi bir kazançla çöpten geçinen kağıt işçilerinin ekmeğine açıkça göz dikmiştir. İşçileri ekmeksiz bırakma politikasıdır bu. Otellere, tesislere çöken mafya düzeni bunlara da ilham vermiş olacak ki mafya gibi kağıt işçilerinin ekmeğine çökmeye çalışıyorlar. Neymiş? Haksız kazanç varmış. Haksız kazancın da haksız zenginleşmenin de daniskası sizin iktidarınızda var.

YURT DIŞINA PARA KAÇIRAN YANDAŞLARINIZA BAKARSANIZ HAKSIZ KAZANCI GÖRÜRSÜNÜZ: Kurduğunuz üç kağıt ekonomisi ile ülkeyi soyup soğana çeviren kağıt toplayıcıları değildir. Yurt dışına para kaçıran yandaşlarınıza bakarsanız haksız kazanç sağlayanların kimler olduğunu gayet iyi görürsünüz. İkişer maaş alan bürokratlarınıza, bakanlığa fahiş fiyatla dezenfektan satan bakanınıza, ihale takipçilerine bakarsanız haksız kazanç sağlayanları görürsünüz. Siz de bunlara ortaksınız. Kaynakların birkaç yandaş şirkete aktığı, her yıl birkaç yasal düzenleme ile vergi borçlarının, yolsuzluğun, rantın, hırsızlığın bir yönetim biçimi haline geldiği bu ülkede, kağıt toplayıcıları bu ülkenin yüz akıdır. Çünkü onlar çalmıyorlar, alın terleri ile çalışıyorlar. Ankara’dan geri dönüşüm işçileri aramızda, kendilerine tekrar hoş geldiniz diyorum.

VERGİ KAÇIRANLAR HAYIRSEVER ÖĞRENCİLER TERÖRİST ÖYLE Mİ: Milyonların istiflendiği ayakkabı kutularından Pandora kutularına geldiler. Ayakkabı kutuları nasıl açıldıysa Pandora kutusu da açılacak, gerçekler bir bir ortaya saçılacak. İktidarları boyunca yolsuzluklarında adeta ‘rönesans’ yaptılar. Bir de vergi kaçıranları hayırsever iş adamı olarak ilan ediyorlar. Vergi kaçıranlar hayırsever, barınmak için yurt talep eden öğrenciler terörist. Öyle mi? Kimin ne olduğu çok açık ortada. Fazla söze gerek yoktur bence. Kaçırılan her bir kuruş vergi, bu ülkenin insanının alın terinden, emeğinden, yetim hakkından çalınmaktadır.

Ne diyor AKP Genel Başkanı, çalışanlar güya ücretlerinden memnunmuş. Hangi çalışanlar? Saraydaki çifter maaşlı çalışanlar mı?  Yine ‘Halk sistemden memnun’ diyor. Eğer saraydakileri halk olarak görüyorsan o zaman mesele yok. Görmeye devam et ama gerçek halk seçimlerde, sandık başında sana cezanı verdiği zaman göreceksin. Bunu da unutma.

TIKIR TIKIR İŞLEYEN TALAN DÜZENİNİZ: Markete gidiyor, halkın aklıyla alay edercesine ‘Fiyatlar gayet uygun’ diyor. Cebinde saray bütçesiyle değil asgari ücretle markete git de fiyatlar uygun mu değil mi o zaman görürsün. Ekonomi çökmüş bir de çıkmış ‘Sistem tıkır tıkır işliyor’ diyor. İşleyen sistemin ne olduğu ortadadır. Talan düzeniniz, usulsüzlükleriniz, akçeli işleriniz, yurt dışına para kaçırma işleri, otomatiğe bağlanan zamlar, vergi artışlarıdır; yandaşlara dağıttığınız kamu ihaleleridir tıkır tıkır işleyen.

YATACAK YERİNİZ YOK: Bu iktidarın helalinden rızkını kazanmaya çalışan insanlarla sorunu olduğunu biliyoruz. Çünkü bunlar haramilerin iktidarıdır. Asgari ücret açlık sınırı olmuş. İşsizlik oranı almış başını gitmiş. Dolar neredeyse 10, baraj sınırına dayanmış. Halkı kara bir kış bekliyor. Hal böyleyken ‘Halk sistemden memnun’ diyebiliyorlar. Güya Avrupa’da kuyruklar varmış. Bu kuyruk yalan kuyruğudur. Yalanlarınız öyle arttı ki buradan ta Avrupa’ya uzandı. Yazıklar olsun ya yazıklar olsun size. Bu kadar yalanı, halkı bu kadar sefalet içine sürüklemeyi kendinize politika haline getirdiniz. Açlık, sefalet, çöpten ekmek toplamak, işsizlikten intiharlar bu ülkede ama çıkmışlar cam ekranlarından her gün yalan söylüyorlar. Sizin ne bu dünyada ne öbür dünyada yatacak yeriniz kalmamıştır.

BU İKTİDARIN EĞİTİMLE SORUNU VAR: İnsanları işsiz, ekmeksiz bırakırken öğrencileri de yurtsuz bıraktılar. Yurt için sokaklarda yatan öğrencilere terörist diyecek, onları gözaltına aldıracak kadar zıvanadan çıktılar. Yetmiyor, kayyuma karşı direnen Boğaziçi öğrencilerine saldırıyorlar ve tutukluyorlar. Yetmiyor, Boğaziçi yerleşkesini ranta açmanın planını yürütüyorlar. Bu iktidarın eğitimle, öğrencilerle, akademiyle, bilimle bir sorunu var. Yazlık kışlık saraylar yerine yurt yapsaydınız. Yandaş şirketiniz Rönesans’ın yurt dışına kaçırdığı 210 milyon dolar. Sadece bu parayla bile 80 bin öğrenciyi barındıracak yurt yapılabilirdi.

UMUTSUZ BIRAKTIĞINIZ İNSANLAR SİZİ KOLTULKSUZ BIRAKACAK: Hiç merak etmeyin, yurtsuz bıraktığınız öğrenciler, işsiz bıraktığınız milyonlarca genç, umutsuz bıraktığınız insanlar da sizi koltuksuz bırakacak ve iktidardan gönderecek. Ekmeğine aşına göz diktiğiniz geri dönüşüm işçileri günü geldiğinde sizi sandıkta öyle bir gönderecek ki bir daha dönüşünüz olmayacak. O gün hızla yaklaşmaktadır. Bunu nereden anlıyoruz? Güç kaybettikçe savaşa sarılan bir iktidar var. ‘Suriye’de gerekeni yapacağız’ diyerek yine savaş çığırtkanlığına başladılar. Halk ‘seçim’ diyor, ‘geçim’ diyor, bunlar ‘savaş’ diyor. Halk sizi de istemiyor savaş politikalarını da istemiyor. ‘Edi bese’ diyor, ‘artık yeter’ diyor.

KADINLARDAN KORKUN: Gözdağlarınız, tehditleriniz, cezalarınız vız gelir tırıs gider. Kadınlar sizden korkmaz ama siz kadınlardan korkun. Sevgili Başak Demirtaş bir televizyon kanalında konuştu diye sarayın talimatıyla önce RTÜK harekete geçirildi, ardından da aşağılık organize linç grupları devreye girdi. Yıllardır çukur kanallarında Selahattin Demirtaş hakkında yapılmadık hakaret bırakılmadı ve tek bir inceleme başlatılmazken sadece bir saat Selahattin Demirtaş hakkında gerçekleri anlatma fırsatı bulan Sevgili Başak’a saldırılar açık bir nefret suçudur. Kürt düşmanları, kadın düşmanları, ırkçılar yeni provokasyonlar peşinde.

BU DA SANA KAPAK OLSUN: Buradan Altın Portakal Film Festivali’nde En İyi Kadın Oyuncu Ödülü alan sevgili Nihal Yalçın’ı da kadınlar adına tebrik ediyorum. Selam ve sevgilerimi iletiyorum. Bildiğiniz üzere ödül töreninde haddini aşan bir erkek zat, kadınların başarısını hazmedemeyen bulanık bir zihin, sevgili Yalçın’a saygısızlık yaptı. Yetinmedi, ‘Demirtaş serbest bırakılmalı’ dediği için sevgili Yalçın’ı hedef göstermeye devam etti. Bu ırkçı, bu kadın düşmanı hadsiz zihniyeti şiddetle kınıyorum. Sadece bununla da sınırlı kalmadı. Benim de Sayın Yalçın’a sahip çıktığımı ifade etti. Evet sahip çıkıyorum. Biz Yalçın ve Yalçın gibi sesi kesilmek istenen bütün kadınların yanındayız, yanında olmaya da devam edeceğiz. Bu da sana kapak olsun. Yalçın’a bir kez daha geçmiş olsun diyor, kutuluyorum.”

Kaynak: anka