HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, “Doların yükselişinin tek sebebi, cumhurbaşkanının her gün konuşmasıdır. Konuştukça kendi ülkesinin yönetimini batıran tek adam yönetimi varken, dış güçlere hiç gerek yok” dedi.

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, partisinin grup toplantısında konuştu. HDP’nin bugünkü grup toplantısı, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında, kadın derneklerinin, sivil toplum örgütlerinin temsilcileri, Cumartesi Anneleri ile Deniz Poyraz’ın annesi ve kız kardeşinin katılımıyla yapıldı. Buldan, konuşmasında, iktidarın ekonomi politikalarını eleştirdi, kadına yönelik artan erkek şiddetine tepki gösterdi, katledilen kadınları andı.

Buldan, “İktidar, ‘Türkiye ekonomisi rekor kırdı’ diyor. Biz kadınlar, işsizlikte kırılan rekorları, doların yükselişinde kurulan rekoru, ocağımıza düşen yoksulluk rekorunu en gerçek haliyle yaşıyoruz. Biz kadınların kuracağı bir rekor var ki bu rekorların en ihtişamlısı olacak. AKP-MHP iktidarını rekor düşüşle göndereceğiz” dedi.

Buldan’ın konuşması özetle şöyle:

“KADINLAR, TEKÇİ ERKEK İKTİDAR TARAFINDAN HALA HEDEF ALINMAKTADIR: Bizim mücadelemizle kadınlar kazanacak barış kazanacak. 25 Kasım’a ismini veren Mirabal Kardeşler’in direnişinin üzerinden 65 yıl geçti. Bugün hala dünyanın ve ülkemizin en önemli gündemi toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve erkek eliyle gerçekleşen kadın cinayetleridir. Bu totaliter rejimin zulüm politikalarını, bugün AKP iktidarı, kadınların statüsünün geriletildiği, geri ve erkek sistemleri model almaktadır. Kadın kimliğini hedef alan politikalar üretmektedir AKP. Kadınlar ve farklı cinsiyet kimliklerine sahip bireyler bugün itibariyle tekçi erkek iktidar tarafından hala hedef alınmaktadır. Bu ülkede kadınların yasal statüleri eşitmiş gibi davranılıyor. Seçme seçilme hakkına sahip hür bir birey gibi gösteriliyorlar. Bir asırlık sürecin sonunda emeği, yaşamı sömürülen kadınlar, bedeni üzerinden tartışma yaratılan kadınlar, erkek şiddetiyle katledilenler yine bizleriz. Demokratik muhalefetin en önemli ve en öncü kesimi biz kadınlarız. Bu ülkenin geleceği için umut olan, biz kadınlarız.

SON BİR YILDA 466 KADIN KATLEDİLDİ: Son bir yıl içerinde 466 kadın erkek şiddeti ile bu ülkede katledildi. Biz kadınlar iyi biliyoruz ki katledilen kadınlar birer istatistik verisi, rakam değildir. Katledilen kadın sayısı 466 olsa da bir tek kadın da olsa bizim için o tek bir kadının yitirilmiş olması aynı anlamı ifade etmektedir. Her bir kadının katledilmesine karşı duyduğumuz öfke aynıdır. Katledilen her bir kadın durdurulmuş bir dünyadır. Bir kadına erkek eliyle yöneltilen her türlü suç, bütün kadınlara ve kadın kimliğine yöneltilmiş bir saldırıdır. Kaybedilen Gülistan Doku, katledilen Başak Cengiz, ölüme sürüklenen İpek Er, Nadira Kadirova, Pınar Gültekin ve daha niceleri bu ülkeden çalınmış bir bireydi. Katledilen her bir kadını onlara olan mücadele sözümüzle selamlamak istiyorum.

BAŞAK CENGİZ’E ÇEKİLEN KILIÇTAKİ EL İLE KADINLARA SAPKIN DİYEN EL AYNIDIR: Bu ülkede her gün kadınlar katledilirken AKP iktidarının yaptığı, bu katliamları önlemek yerine kadınların yaşam anayasası olan İstanbul Sözleşmesi’nden keyfi bir şekilde çekilmek oldu. Yetmedi, İstanbul Sözleşmesi’ne sahip çıkan kadınları ‘sapkın’ ilan etme haddini de kendilerinde gördüler. Buradan açık şekilde ifade ediyorum; Başak Cengiz’e çekilen kılıçtaki el ile kadınlara ‘sapkın’ diyen el aynıdır. Aynı zihniyete sahiptir. Kadına karşı şiddetin dili, iktidarın en tepesinden kurulmakta. Bu dile güvenen erkek eli kadına kurşun sıkmakta, kılıç çekmekte hiç çekinmemektedir. İktidarın en tepesinden kurulan bu dilin kadına karşı saldırıda çoklu erkek ortaklarının olduğunu biliyoruz. Erkek yargı, erkek kolluk, erkek medyadır erkek bürokrasidir. Kadını aşağılayan, eşit görmeyen erkek Diyanet’ten, kadınların taleplerini görmezden gelen Aile Bakanlığı’na varıncaya kadar erkek zihniyetini görüyoruz. Siz de kadınları iyi tanıyın, onlardan korkun.

ÖZEL SAVAŞ POLİTİKASI DEVREYE SOKULMUŞTUR: Saray’ın muhafız gücüne dönüştürdükleri erkek yargı, kadın katillerinin cesaret kaynağı olmuştur. Açılmayan soruşturma, yargılamaya dönüşmeyen dava kadınların yaşamına karşı süreklileşen bir saldırının kapılarını sonuna kadar açmaktadır. Nevin, Çilem, Nimet gibi ölmemek için kendi canını savunmak zorunda kalan kadınlara bir başka şiddeti de erkek yargının uyguladığını görüyoruz. Kendisini öldürülmekten koruyan kadını cezalandıran bir sistemle karşı karşıyayız. Özellikle Kürt kadınlar başta olmak üzere, kadınlara karşı iktidarın resmi gücüne yaslanarak saldırıda bulunan resmi kimlikli erkek failler özel bir şekilde bu iktidar tarafından korunmaktadır. Son olarak Hakkari’de de ortaya çıktığı üzere, bir korucu çetesinin kadınları para karşılığı cinsel istismar batağına çekmeye çalışılan organize suç yapılanması yine Kürt kadınlara yönelik özel savaş politikası olarak devreye sokulmuştur.  Boyun eğdirilmeyen kadınlar en kirli yollarla yok edilmeye çalışılmaktadır. Kürt kadınlarına karşı işlenen bu suçların hiçbirisini asla unutmayacağız, unutturmayacağız, affetmeyeceğiz. Hukuk karşısında bu suçların hesabının sorulması için sonuna kadar mücadele edeceğiz. Çok iyi bilinsin ki bu ülkede kadınlara karşı işlenen her bir suçun hesabını soran mücadelemiz, erkek iktidarın şiddet düzenine karşı geliştirdiğimiz direniş ve kadınların özgür yaşam ittifakı bu şiddet düzenini mutlaka bitirecektir.

KADINLAR, YOKSULLUĞU EN YAKICI HALİYLE YAŞAMAKTADIR: Bizler şu gerçekliği çok iyi biliyoruz ki bu ülkede kadınlar yoksulluğu en ağır en yakıcı haliyle yaşamaktadır. Patrondan, yandaştan, erkek ekonomiden yana olan AKP iktidarı, ekonomi politikası ile kadınlara daha çok sömürü daha çok işsizlik, daha çok yoksulluk ve açlık vadetmektedir. Tarlada mevsimlik işçi olarak çalışan kadın da makinelerin başında saatlerce üretim yapan kadın da ataması yapılmadığı için midye temizlemek zorunda kalan genç kadınlar da kayısı toplayarak, kuru üzüm ayıklayarak parmaklarında derin yaralar açılan kadınlar da, parça başı işlerde saatlerce çalışarak günün sonunda eline sadece 10 TL geçen kadınlar da aynı şeyi söylemektedir. ‘Geçinemiyoruz’ diyor kadınlar. Kadınlar gün boyu çalışıyor, günün sonunda aldığı para ile yağ alsa salça alamıyor, salça alsa ekmek alamıyor. Kişisel ihtiyaçlarını karşılamayı ise lüks görüyor.

ERKEKLERİN YÖNETTİĞİ EKONOMİ, BATMAYA MECBURDUR: İktidar bütün bu acı tablonun karşısında, ‘Türkiye ekonomisi rekor kırdı’ diyor. Yolsuzluk ve vurgun rekorları, üçlü beşli maaş rekorları, kara para aklama, vergi kaçırma rekorları, bütçeden Saray’a aslan payı rekorları kırarken, halka sıfır bütçe rekorları kırarken, yoksulluk altında ezilen kadınlar, AKP’nin yalan rekorlarını görüyor. Biz kadınlar işsizlikte kırılan rekorları, doların yükselişinde kurulan rekoru, ocağımıza düşen yoksulluk rekorunu en gerçek haliyle yaşarken bizim karnımız bunların yalan rekorlarına tok. Biz kadınların kuracağı bir rekor var ki bu rekorların en ihtişamlısı olacak. AKP-MHP iktidarını rekor düşüşle göndereceğiz. Rekor kaybediş ne demektir biz kadınlar bunu erkek iktidara en yakın zamanda göstereceğiz. Erkeklerin yönettiği bir ekonomi batmaya mecburdur.

DOLARIN YÜKSELİŞİNİN TEK SEBEBİ, CUMHURBAŞKANININ HER GÜN KONUŞMASIDIR: Büyük düşünür, büyük ekonomi yazarı dün yine konuştu. Batırdığı ekonomiyi her zamanki gibi yine dış güçlere bağladı. Konuşmasa dolar daha az fırlayacak ama yerinde duramayan, her gün konuşan bir cumhurbaşkanı var. Doların yükselişinin tek sebebi cumhurbaşkanının her gün konuşmasıdır. Konuştukça kendi ülkesinin yönetimini batıran tek adam yönetimi varken, dış güçlere hiç gerek yok. ‘Ekonomik Kurtuluş Savaşı’ yapıyorlarmış. Günlerdir bunun reklamını yapıyorlar. Bu ülkede 7’den 70’e herkesin tek bir kurtuluş mücadelesi var o da sizin soygun düzeninizden bir an önce kurtulma mücadelesidir. Bunu hep birlikte başaracağız.  Bunların başka bir ekonomisti daha var, o da iki gün önce çıkmış ‘Enflasyon 10’dan 20’ye çıktı sadece 2 kat arttı ama ABD’de 7 kat arttı’ diyor Binali Bey… 7 değil 8 kat artan, 31 Mart ile 24 Haziran arasındaki farktır. Bunlar hesap, matematik, çarpma, bölme bilmiyor ama şunu bilsinler ki Türkiye halklarının zekası bir dahaki seçimlerde sizi göndermeye yetecektir."

 

Kaynak: anka