MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Türkiye döviz sabotajlarına yenilmeyecektir. Türkiye, küresel sermaye çetelerine, terör örgütlerine pes etmeyecektir. Türkiye faiz lobisine eğilmeyecektir. Türkiye, hayat pahalılığına boyun eğmeyecektir. Türkiye, zilletin uçurumuna asla çekilemeyecektir” dedi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin Merkez Yönetim Kurulu ve Merkez Disiplin Kurulu ortak toplantısının ardından, açıklama yaptı. Bahçeli’nin açıklamaları şöyle:

“Gündemdeki sıcak konu başlıkları kapsamlı olarak görüşülmüştür. Bir yanda TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda müzakere edilen ve son aşamaya gelen 2022 yılı Merkez Yönetim Bütçe Kanun Teklifi, diğer yandan da partimizin siyasi çalışmaları ele alınmıştır. Bunların yanı sıra, Covid-19 salgınıyla ilgili mücadele başta olmak üzere, ekonomik temeli olmayan bütünüyle spekülasyona dayalı döviz fiyatı artışlarıyla birlikte faiz ve enflasyondaki son gelişmeler de değerlendirilmiştir. Ayrıca, 30 Ekim 2021 tarihinden itibaren başlayan, adım adım 2023 il il Anadolu temasıyla yaygınlaşan siyasi faaliyetlerimiz, şu ana kadar 55 ilimizde hayırlı ve verimli sonuçlara tezahür etmiştir. Yurdumuzun dört bir yanında vatandaşlarımızla yüz yüze temas ve diyaloğun kararlılıkla sürdürülmesi hususunda görüş birliği sağlanmıştır. Önümüzdeki hafta sonu yapacağımız çalışmalarla üstelik bir ay bile dolmadan toplam 70 ilimizde MHP’nin samimi mesajlarını insanımıza duyduğu eşsiz muhabbetini, sahip olduğu yüksek hedeflerini inanç ve gönül enginliğiyle taşımış olacağımız herkesçe bilinmelidir. Bu çalışmalarda emeği geçen her arkadaşıma teşekkür ediyorum.

“TÜRKİYE EKONOMİSİNİN MALUM BAZI YAPISAL ZAAF VE AÇMAZLARI VARSA DA BUNLAR DÖVİZDEKİ TIRMANIŞIN BAHANESİ DEĞİLDİR”

Tarih ve millet huzurunda yeni bir ahlak ve vicdan imtihanı ile sınandığımız, haysiyetimize ve hücrelerimize kadar nüfuz etmiş dava ve vatan sevgisinin gereğini, yerine getirmekle sorumlu olduğumuz çetrefilli bir dönemin içindeyiz. Bu dönemde her zamankinden daha fazla dikkatli, dirayetli, dengeli, hazırlıklı, uyanık, ihtiyatlı, sabırlı ve şuurlu bir duruşla ihtiyaç duyulduğu yalın ve yakın bir gerçek olarak karşımızdadır. Türkiye’yi karıştırmak, karanlığa çekmek ve kaosa sürüklemek maksadıyla fırsat kollayan, eylem zemini yoklayan, işgal bahanesi arayan çevrelerin proaktif tahrikleri sahneye ve sokağa tutunmak için tetikte beklemektedir. Bunların hüviyetlerini milletimiz tarafından malumdur. Bu tahrik sürecinin öncüsü ve önde gideni, CHP ve HDP başta olmak üzere zillet ittifakının hastalıklı paydaşlarıdır. İlave olarak bazı STK’lar, bir kısım satılmış aydın, bir avuç devşirilmiş akademisyen, üç beş kiralık kalem ve onların sponsoru olan Türkiye düşmanlarıdır. Özellikle döviz kurundaki temelsiz ekonomik gerekçelerle bağdaşmayan dalgalanmaları sokak diliyle yorumlayıp siyasi tepkiyle buluşturmak isteyenler azgınlaşmıştır. Bu suretle toplumsal huzursuzluğu kamçılayarak anarşinin değirmenine su taşımayı hedefleyen odakların ateşle oynadıkları abartılı ve afaki bir tespit sayılmamalıdır. Böylesi bir yanlışın kim ya da kimler failiyse, halkı kin ve düşmanlığa sevk eden onlardır. Aynı zamandan sokakların terörizme teslimini alçakça düşleyen sefiller ve serserilerdir. Ülkemizin bugünkü gerçek meselesi, ekonomiyi çoktan aşmıştır. Kaldı ki, var oluş, yok oluş noktasında düğümlenmiştir. Türkiye ekonomisinin malum bazı yapısal zaaf ve açmazları varsa da bunlar dövizdeki tırmanışın bahanesi değildir, olamayacaktır.

Tehdit saçan gelişmeler karşısında devlet, milletiyle kenetlenmiş milli duruş iç ve dış komploya karşı direnç ve dik duruş göstermiş, göstermeye de devam edecektir. Ekonomik darbecilere canlı döviz bombalarına, faiz, rant ve çıkar lobilerine sonu cefa da olsa sefa da olsa eyvallah etmeyeceğiz. Biz döviz kuruyla kurulmadık, bu yolla da devrilmeyeceğiz. Finans oligarşisinin çürük azı dişlerini teker teker söker, sahiplerinin avucuna bırakmayı da biliriz. Türkiye’yi küstahça hizaya getirmek için tertip içine girenler, Irak ve Suriye’nin kuzeyinde, Libya’da, Karabağ’da, Mavi vatanda ve terörle mücadelede elde edilen kazanımlardan taviz vermemizi dayatıp, tarihin gerisine düşmemizi gözlemektedir. Buna sessiz ve seyirci kalmamız hayatın ve fikriyatımızın doğasına tamamıyla aykırıdır. Biz milletimizin yanındayız. Devletimizin arkasındayız. Döviz piyasasında olağan dışı istikrarsızlıklar üzerinden Türkiye’yi düşürmeyi projelendiren köksüz bir siyaset anlayışı, maalesef gemi azıya almıştır. Kur, faiz, fiyatlar genel düzeyindeki dengesizlikleri, ülkemize karşı silah gibi kullanan sorumsuz ve şuursuz muhalefet partileri, bir kaşık suda fırtına koparmak suretiyle siyasi ikbal arayışlarına kilitlenerek tarihi bir hatanın içine sürüklenmişlerdir.

“BU HAKİKATİ İNKAR ETMEK EĞER CAHİLLİK DEĞİLSE, KESİNLİKLE ART NİYETLİLİKTİR”

Covid-19 salgını, küresel ekonominin dengesini, küresel ticaretin işleyişini, makro ekonomik parametrelerin istikrarını, ülkelerarası ilişkilerin insicamını ciddi ölçüde sarsmıştır. Türkiye bu türbülanstan en az hasarla çıkmayı başarmış bir ülke olarak sivrilmiş, öne çıkmıştır. Bu hakikati inkar etmek eğer cahillik değilse, kesinlikle art niyetliliktir. Ekonomik büyümedeki göz kamaştırıcı artış, ihracat performansındaki rekor düzeyde yükseliş, sanayi üretimindeki dikkat çekici tırmanış, ülkemizin salgından kaynaklı tehlikeli girdabından daha da güçlenerek kurtulduğuna işarettir. Döviz kurlarındaki iniş, çıkışları siyasi istismar konusu haline getirip, adeta Türkiye’nin iflasını ilan ettiğini iddia ve ifade eden mayası bozuk bir zihniyetin varlığı, rezaletin devlet ve millet karşıtlığının somut örneğidir. Bu kapsamda CHP fırsatçıdır, faziletsizdir. Türk siyasetinin ayıplı yüzü, utanç vesikası, riyakarlık numunesidir. Erken seçimden başka söylediği, hatta söyleyeceği bir şeyi bulunmayan zillet ittifakının ana ve yan ortakları, Türkiye aleyhine planlı, pişkin, tahrikkar ve dış destekli mütecaviz bir hareketlenme içindedir. Türk milleti bu iğrenç ve ilkel gelişmeleri yakından izlemekte, lazım gelen demokratik notlarını hassasiyetle almaktadır. Dövizin fiyatı, serbest piyasa şartlarında oluşurken, zillet ittifakının etiket fiyatı da yabancı başkentlerde belirlenmiştir.

CHP Genel Başkanı’nın helalleşme çağrısına terörist elebaşlarının özerklik ve öz yönetiminin kabul edilmesi, Kürt kimliğinin ve dilinin tanınması şartıyla tamam demeleri, hain bir pazarlığın gerisinde devam ettiğine bariz kanıt ve karine teşkil etmiştir. Terörist Demirtaş’ın, Kılıçdaroğlu’nun helalleşme pasını alarak, iç barış açısından önemseyip desteklediğini beyan etmesi, kimin kimlerle ilişki halinde olduğunu belgelemiştir. Maalesef terörizmin zillet ittifakının üst aklı haline gelmiştir. Özellikle HDP’nin ikizi CHP’nin var olan siyasi iradesi, bir tarafta terörist Demirtaş’a, diğer tarafta da PKK’ya eşit paylar halinde bölüştürülmüştür. Bu acı verici tablonun gizlenecek, saklanacak, örtbas edilecek bir yanı kalmamıştır. Öyle bir vahim aşmaya gelinmiştir ki terörist Demirtaş’ın sabah saatlerinde cezaevinden yayımladığı karanlık talimatlar, akşamına Kılıçdaroğlu tarafından heyecanla telaffuz edilerek, siyasi bir program haline dönüştürülmüştür. Bir terörist bir suçlu, bir bölücü, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nu alenen yönetmeye, yön vermeye ve ona akıl hocalığı yapmaya başlamıştır. Terörist Demirtaş’ın 24 Kasım 2021 tarihinde Meclis’te grubu bulunan partilerinin başkanlarını ortak bir basın toplantısıyla hükümeti istifaya çağırmalarını, dahası 7 bölgede ortak miting yaparak derhal seçim istemelerini dayatması, günün sonunda Kılıçdaroğlu tarafından benimsenmiş ve kabullenilmiştir. Cumhuriyet tarihinde böyle bir eziklik ve erdemsizlik hiç görülmemiştir. Kılıçdaroğlu’nun 24 Kasım 2021 tarihinde partisinin olağanüstü MYK toplantısından sonra yaptığı, kokuşmuş açıklamaların referansı HDP’dir, terörist Demirtaş’tır, PKK’dır. Ekonomik sorunları bahane gösterterek haydi meydan diyen 4 Aralık günü Mersin’de ilk mitingi yapacaklarını duyuran Kılıçdaroğlu, teröristleri hararetle selamlamıştır. Onların dikte ettiği ne varsa sahiplenerek sahaya inmeye karar vermiştir. Nitekim Türkiye’nin kaosa sürüklendiğini iddia eden müfteri Kılıçdaroğlu, asıl kaosu kendi içinde, kendi ittifakında, kendi vicdanında, kendi partisinde yaşadığını görmeyecek kadar körleşmiştir. Bize dilini yutmuş küçük ortak diyen Kılıçdaroğlu’nun ağzı, teröristlerin günahkar ağzıdır. Aynı anda akıl hatırlatması yapması ise, tamamıyla mantık kazası, makuliyet krizidir. Aklı tutuk, ahlakı uçuk, ar damarı çatlak siyaset köhneliği belidir. Bu şahsın, kimin diline sözcülük, kimin aklına refakatçilik yaptığı her şeyiyle belirgindir.

“TÜRKİYE DÖVİZ SABOTAJLARINA YENİLMEYECEKTİR”

Kararlılık ve ikazla hatırlatırım ki, Türkiye döviz sabotajlarına yenilmeyecektir. Türkiye, küresel sermaye çetelerine, terör örgütlerine pes etmeyecektir. Türkiye faiz lobisine eğilmeyecektir. Türkiye, hayat pahalılığına boyun eğmeyecektir. Türkiye, zilletin uçurumuna asla çekilemeyecektir. Cumhur İttifakı, alayını birden göğüslemeye, Türk milletinin bağımsızlık onurunu yere düşürmemeye yeminlidir. İçinde bulunduğumuz nispi süreç, siyasi ve ekonomik beka mücadelesinin kahramanca, vatan ve millet sevdasıyla icrasını şart koşmaktadır. Sokaklara inerek hükümeti istifa ettirmeye, terörizmin ve yabancı güçlerin tetikçiliğine soyunarak ülkemizi felaket dolu bir mecraya taşımak isteyenler asla izin, asla icazet verilmeyecektir. Demokrasi, sokakta değil, milletimizin iradesindedir. Sandığın içindedir. Yasadışı sol ve marjinal grupları sokağa sürüp, milletimizin duyarlılıklarını ve sabrını test etmeyi aklından geçirenler, bu gafil tezgahın, bu lekeli kumpasın sonuçlarına ağır şekilde katlanacaklardır. Türkiye sokakta bulunmamış, sokak meraklısı zillet ittifakına bırakılmayacaktır. CHP Genel Başkanı nereye giderse gitsin milli nefesimiz, ensesinde olacaktır. Darbe teşebbüsüyle yapamadıklarını, döviz ile başaramayacaklardır. Kılıçdaroğlu ve terörist yandaşlarının erken seçim ezberleriyse sonuçsuzdur. Cumhurbaşkanı ve 28. Dönem milletvekili seçimleri, 2023 yılının haziran ayında yapılacak, mandacılarla, vesayetçilerle, stokçularla, hainlerle, millete tepeden bakan kimliksizlerle hesaplaşma bu tarihte olacaktır.”

Kaynak: anka