MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, suç örgütü lideri Sedat Peker’in tartışma yaratan videoları hakkında "Biz mafyayı tanımayız, mafyayı takmayız, mafyadan da anlamayız” dedi. İsrail’e sert tepki gösteren Bahçeli, “Eğer böyle giderse, vahşet durmazsa, inanç ve insan haklarına kategorik saldırılar ısrarla devam ederse ya küresel ya da bölgesel bir savaş son tercih olarak karşımıza çıkacaktır… Çağrı olursa biz gidelim, biz koşalım, hızır gibi yetişelim, gücümüzün yettiği yere kadar girelim, nihai olarak akan kanı durduralım…Şayet ABD bunun önünde engelse NATO üyeliğini derhal tartışmaya açalım, Küreciği de İncirliği de boşaltalım” dedi.

MHP Genel Başkanı Bahçeli, partisinin TBMM grup toplantısında konuştu. Bahçeli’nin konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

MİLLETİMİZ 2023 HAZİRAN AYINDA BOZGUNCULARI SANDIKTA BOZUK PARA GİBİ HARCAYACAKTIR: Hakikatleri gizleme telaşının sonu karanlık bir uçurumdur. CHP bu uçurumun dibindedir. Toplumun her kesiminin doğal olarak beklentisi vardır ve bu beklenti makuldür. Salgından dolayı mağdur olan insanlarımızın sesini duymak esas olmalıdır. Gerçi mağdur olan işin özünde tüm insanlıktır. Türkiye’yi yöneten irade devletin bütün imkânlarını seferber ederek esnaflarımızın, dar ve sabit gelirli insanlarımızın, yoksul ve muhtaç kardeşlerimizin, emekli, dul ve yetimlerimizin, toprağına ümitlerini eken çiftçilerimizin taleplerini peyderpey karşılamaktadır. Sırtında yumurta küfesi olmayan CHP Genel Başkanı’nın tüm iddiaları boştur, dayanıksızdır. Nasıl olsa boşa sallayıp dolu tutmanın peşine düşmek kolaydır. Covid-19 hepimizin, herkesin ana meselesidir. Bu yükün kaldırılması için samimi ve sağduyulu duruş sergilemek varken; yapıcı, olumlu ve olgun muhalefet etmek duruyorken yalanı siyaset rotası haline getirmek su katılmamış bozgunculuktur. Nitekim CHP yönetimi bozguncudur, milletimiz 2023 haziran ayında bozguncuları sandıkta bozuk para gibi harcayacaktır. Türkiye normalleştikçe zillet anormalleşecek ve kaybedecektir.

TÜRKİYE’NİN SIRTINI YERE GETİRMEK İÇİN KUYRUĞA GİRENLER: Hastalıklı politikalarıyla Türkiye’nin sırtını yere getirmek için kuyruğa girenleri yarın çok geç olmadan, azami feraset ve ahlaki duyarlılıkla hareket etmeye çağırıyorum. Büyük Türk milletinin, üzerine oynanan bütün oyunları, birlik ve dayanışma ruhu, geleceğine sahip çıkma iradesi bozup atacaktır. Buna dair inancımız tamdır. CHP ve işbirlikçileri bu tehlikeli yolda ilerlemekte ısrar ederlerse, bu sapmanın çok ağır olacak vebalini tarih huzurunda taşımak ve bunun siyasi bedelini de göze almak durumunda kalacaklarını üstüne basa basa hatırlatmak istiyorum. Kılıçdaroğlu’nun HDP’yi siyasal yaşamın vazgeçilmez bir unsuru olarak ifade etmesi yalnızca akıl tutulması veya anlık bir gaflet haliyle tarif edilemez. Bununla da yetinmeyen Kılıçdaroğlu’nun terörist Demirtaş’ın haksızlığa uğradığını ileri sürmesi bir dil sürçmesi olarak da değerlendirilemez. CHP Genel Başkanı HDP’nin adeta eşbaşkanlığına taliptir. Ahı gitmiş vahı kalmıştır. HDP’yle yatmış, PKK’yla uyanmıştır. Bu utanç, bu pespayelik, bu terör sevicilik Kılıçdaroğlu’nun alnına kazınmıştır. Bugünkü CHP yönetimi, HDP’nin arka bahçesi, Kandil’in ana kademesi, Türkiye düşmanlarının can suyudur. İP’in başkanının HDP ile Kürt kökenli kardeşlerimizi bir ve aynı görme densizliği ise kılavuzu CHP olanın ne hallere düşeceğinin ayan beyan göstergesidir. Bu meczup değerlendirme HDP’yi Kürt siyasi hareketi olarak tanımlama fesadının başka bir anlatımıdır. İP, siyasetini mağara deliklerinde aramaya başlamıştır. Aynı şahsın HDP üzerinden Kürtlere hakaret edildiğini iddia etmesi ise hem ayıplı, hem sakıncalı, hem de bölücü bir dildir. Türk milleti bu zillet diline müstahak değildir. İP’e oy veren kardeşlerim bu zehirli dilden de ziyadesiyle muzdariptir. CHP ile İP, HDP’nin acil servisine, ilk yardım çadırına dönüşmüştür.

MALUMUN İLANIDIR: (Eski) CHP’li Dursun Çiçek’in, ‘Millet İttifakı seçimi kazanırsa HDP’lilere bakanlık veririz’ sözleri, bize göre malumun ilanı, karanlık maksadın kesin ilamıdır. Zillet ittifakının omurgası HDP’dir. HDP’ye peşinen bakanlık müjdesi veren CHP, PKK’yı devlet yönetimine taşımayı düşünecek kadar bu ülkeye, bu millete yabancılaşmıştır. HDP, PKK’nın ileri karakolu olarak siyasi hayattan tasfiyesi acil ve elzem olan bölücülük odağıdır. HDP’ye kıyak yapmak için ayağa düşmeyi göze alanları aziz milletimiz affetmeyecektir. Terörle mücadelenin kararlılıkla icra edildiği bir dönemde, HDP’ye destek çıkılması PKK’nın kanlı emellerine onaydır, vatana ise kastetmektir. CHP’nin buna hakkı yoktur. İP’in böyle bir tercihi demokrasi adına bile olsa düşünülemeyecektir. Zulüm yapanla, zulme suskun kalan zalimdir.

BİZ MAFYAYI TANIMAYIZ, MAFYAYI TAKMAYIZ, MAFYADAN DA ANLAMAYIZ: Cumhur İttifakı’nın üçüncü ortağının mafya olduğunu söyleyen CHP Genel Başkanı, bize kalırsa önce kendine bakmalı, irtibatlarını gözden geçirmelidir. Terör örgütüyle ittifak kuran bir partinin mafyadan dertlenmesi yüzsüzlüktür. Biz mafyayı tanımayız, mafyayı takmayız, mafyadan da anlamayız. Cumhur İttifakı, cumhurla birliktedir. Cumhur İttifakı, cumhuriyetin kuruluş felsefesiyle bezenmiştir. Çeteler CHP’nin yoldaşı, uyuşturucu baronları CHP’nin yandaşı, DHKP-C, PKK, FETÖ CHP’nin fiili ortağıdır. Türkiye terörle mücadelede mesafe kaydettikçe CHP çılgına dönmektedir. İP’in ağzını bıçak açmazken, HDP şok üstüne şok yaşamaktadır. Yurt içinde ve yurt dışında Türkiye’ye silah doğrultan caniler bu cüretlerinin bedelini sonuna kadar ödeyeceklerdir. Nerede terörist varsa orası meşru hedefimizdir. Nerede hainler yuvalanmışsa orayı imha etmek kahramanlarımızın görevidir...

BÖYLE GİDERSE KÜRESEL SAVAŞ KARŞIMIZA ÇIKACAKTIR: Artık bir karar aşamasına, bir yol ayrımına gelinmiştir. İsrail terörü taşınması, kaldırılması, hazmedilmesi imkansız bir sınırdadır. Eğer böyle giderse, vahşet durmazsa, inanç ve insan haklarına kategorik saldırılar ısrarla devam ederse ya küresel ya da bölgesel bir savaş son tercih olarak karşımıza çıkacaktır. Kudüs konusu, sadece Filistinlilerin sorunu olmayıp bütün Müslümanların, aynı şekilde adalet ve hakkaniyet kaygısı taşıyan herkesin sorunudur. İsrail yönetiminin yayılmacı politikaları, tek taraflı, keyfi, dayatmacı ve hukuka aykırı uygulamaları yalnızca bölgesel barış ve istikrarı değil, kural ve norm esaslı küresel sistemi de direkt tehdit etmektedir. Öngörülmesi çok zor olan vahim bir süreç önümüzdedir. İsrail’in gayri meşru güç kullanımı insanlığı felakete sürüklemektedir. İslam ülkelerindeki çarpıklıklar, kökleşen ihtilaflar, ortak bir irade göstermedeki kayıtsızlıklar İsrail’in eline koz vermektedir.

FİLİSTİN’E ÇAĞRI OLURSA BİZ KOŞALIM, NATO ÜYELİĞİNİ TARTIŞMAYA AÇALIM: Kudüs, küresel barış ve huzurun anahtarıdır. Bu anahtar doğru kullanılmazsa tetiklenen kaos Ortadoğu’yu vurmakla kalmayacak, tüm dünyayı kasıp kavuracaktır. Sayın Cumhurbaşkanımız yoğun diplomatik temaslarıyla, dürüst ve gerçekçi tutumuyla ülkemizin her seçeneğe hazır olduğunu göstermektedir. Kudüs’ün geleceği herkesi ilgilendirmektedir. MHP’nin bu çerçevedeki düşünce ve önerileri ana hatlarıyla şunlardan ibarettir: İsrail hunhar saldırılarına derhal son vermeli, işgal ettiği yerlerden geri çekilerek ateşkes rejimi tesis edilmelidir. Kudüs’te her dinin, her kültürün, her etnik yapının ortak paylaşım ve yönetimini esas alacak bir idare yapısıyla kalıcı ve kapsayıcı yeni bir siyasi denkleme ihtiyaç ertelenemez düzeydedir. Kudüs’e özel statü verilmeli, oluşacak bu statünün siyasi muhtevasını 3 semavi dinin mensupları ve temsilcileri eşgüdüm halinde ve mutabakat içinde belirlemelidir. Bölgede eşit, adil ve iki devletli sistemin kurulması için Birleşmiş Milletler harekete geçmeli, inisiyatif üstlenmeli, caydırıcılığını kullanmalıdır. 1967 öncesi sınırları dikkate alınarak başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız Filistin Devleti uluslararası camiada tanınmalıdır. Nihai amaç, huzur ve güvenlik içinde yaşayan, barış ve kardeşlikle perçinlenmiş Kudüs’ün tezahürüdür. Birleşmiş Milletler veya İslam ülkeleri öncülüğünde oluşturulacak bir koruyucu gücün çatışma ve gerginlik alanlarına konuşlandırılarak saldırıların engellenmesi acilen gündeme alınmalıdır. Kudüs’e Birleşmiş Milletler veya İslam ülkelerinin katılımıyla teşekkül edecek bir koruyucu güç planlanmıyorsa, o zaman tarihin sesine kulak verilmeli, medeniyetler şehri Kudüs’ün ruhunu ve dokusunu bilen Türk milleti yeni bir nöbet için devreye girmelidir. Çağrı olursa biz gidelim, biz koşalım, hızır gibi yetişelim, gücümüzün yettiği yere kadar girelim, nihai olarak akan kanı durduralım; huzur, istikrar ve güvenliği el birliğiyle, güç birliğiyle temin edelim. Kudüs’ün her karışında izimiz ve eserlerimiz vardır. Kudüs bizi bilir, biz Kudüs’ü biliriz. Şayet ABD bunun önünde engelse NATO üyeliğini derhal tartışmaya açalım, Küreciği de İncirliği de boşaltalım. Onlardan korkan en az onlar gibi olsun.”

 

Kaynak: anka