Haber: BURCU KAHRİMAN - Kamera: ÜNAL AYDIN

Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, “DEVA Partisi’nin ilk mitingini 21 Mayıs Cumartesi günü Gaziantep’te yapıyoruz inşallah” dedi. Mitinglerinin engellenmek istediğini söyleyen Babacan, izin ve iptal belgelerini göstererek, “Demokrasi Meydanı için önce ‘uygun’ dediler, sonra da evrakta karalama yaparak vazgeçtiler. Sonuç olarak bunlar, Demokrasi Meydanı’nda demokrasiyi katlettiler” diye konuştu.

Ali Babacan, DEVA Partisi Genel Merkezi’nde bugün düzenlediği haftalık değerlendirme toplantısında konuştu. Babacan, özetle şunları söyledi:

“DEMOKRASİ, ATILIM, DERHAL, BUGÜN: Türkiye, özgürlük istiyor. Türkiye, zenginlik istiyor. Türkiye, adalet istiyor. Bakın milletimiz ne diyor: Yüksek sesle tekrar ediyorum: ‘Demokrasi, atılım, derhal, bugün.’ Peki neden derhal bugün? Çünkü Erdoğan-Bahçeli-Perinçek ittifakı, halkı sefalete mahkûm etti. Çünkü Türkiye, yoksulluğun, işsizliğin ve açlığın ülkesi oldu. Çünkü milletin sabır taşı artık çatlamak üzere. Çünkü ülke barut fıçısına döndü. Herkes çok gergin. Onun için ‘Demokrasi, atılım, derhal, bugün’ diyoruz. Türkiye’de tam 50 milyon insan, yılda bir hafta bile tatil yapamıyor… On milyonlarca insan, beklenmedik, ani harcamalarını karşılayamayacak durumda. Gençler, ay sonunu getiremiyor. Onun için ‘Demokrasi, atılım, derhal, bugün’. Mevcut siyaset ülkeyi perişan etti. Siyaset, mafya dizisi haline döndü. Tehditler, küfürler, hakaretler… O yüzden ‘Demokrasi, atılım, derhal, bugün’ diyoruz. Ülkede adalet kalmadı. Ayrımcılık, kayırmacılık, neredeyse bir kurala döndü. Bir delile dayanmayan, uydurma, ispatlanmamış iddialarla insanlar ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum ediliyor şu anda ülkemizde. Onun için ‘Demokrasi, atılım, derhal, bugün’ diyoruz.

DEVA PARTİSİ’NİN İKTİDARDA OLMADIĞI BİR TÜRKİYE’NİN SORUNLARINI ÇÖZMESİ MÜMKÜN OLMAYACAK: Boş işlerle uğraşmıyoruz. Onunla bununla kavga etmiyoruz. Kürsüye çıkıp kabadayılık da yapmıyoruz. Ortaya somut ve gerçekçi planlar koyuyoruz. İktidara gelince yapacağımız her şeyi şimdiden taahhüt ediyoruz. Ekonomi, tarım, eğitim, dijital dönüşüm, sosyal politika, yerel yönetim… Aklınıza ne gelirse hepsini biz bugünden hazırlıyoruz. Biz, iktidara, elimizdeki çözümlerimizle yürüyoruz. Şunu da buradan açıkça ifade etmek istiyorum. DEVA Partisi’nin iktidarda olmadığı bir Türkiye’nin sorunlarını çözmesi mümkün olmayacak. Bunu her geçen gün daha iyi anlıyoruz. Türkiye’de herkes bunu daha iyi anlıyor.

EĞİTİM OLMADAN, ADALET OLMADAN EKONOMİYİ DÜZELTEMEZSİNİZ, YOKSULLUĞU BİTİREMEZSİNİZ: İşte dün, 50 maddelik yeni bir eylem planı daha açıkladık. Yükseköğretim Eylem Planı’mızı ortaya koyduk. Mesela ne dedik? ‘Eğitimde fırsat eşitliğini biz sağlayacağız’ dedik. ‘Doğu-batı, kuzey-güney hiç fark etmez. Zengin-yoksul, şehir-köy hiç fark etmez. Nitelikli eğitim bu ülkenin pırıl pırıl çocuklarının hakkıdır. Üniversitelerde idari özerkliği ve akademik özgürlüğü sağlayacağız. Ülkenin en köklü eğitim kurumlarını kimin yöneteceğine Beştepe’deki bir odadan karar verilmeyecek. Akademisyenler fikirlerini söylemekten, yazmaktan korkmayacak’ dedik. Bunların hepsini yapacağız. Siyasete ilk adım attığım günlerden beri söylediğim gibi; eğitim olmadan, adalet olmadan ekonomiyi düzeltemezsiniz, yoksulluğu bitiremezsiniz. Bizim hedefimiz net: Sosyal adaleti mutlaka sağlayacağız.

SEÇİM GÜNÜ HEP BERABER MÜHRÜ DAMLAYA VURDUĞUMUZDA, BEŞTEPE’DE BİRİLERİ YERİNDEN ZIPLAYACAK: Şu andaki iktidar ne diyor? ‘Az sayıda varlıklı insan mağdur olmasın, yoksullar da başının çaresine baksın’ diyor. Erdoğan, eskiden Keçiören’de bir apartman dairesinde otururdu. Konu komşusu vardı. Kendisini hapsettiği Beştepe koridorlarında ise halkın gerçek durumunu görmüyor, göremiyor. Milleti mahkum ettiği yoksulluğun acısını anlamıyor. ‘Ben ekonomiyi, her şeyi çok iyi biliyorum’ diyor. Etrafında da tek bir bilen yok. Beştepe’de sağına soluna bakınca haklı tabii. Popüler dizideki repliği şöyle bir hatırlayalım. ‘Kimsenin hiçbir şey bilmediği bir yerde, bir insan her şeyi bilebilir.’ Ama tüm bu yaşananların sonuçlarını çok yakında görecekler, anlayacaklar. Seçim günü hep beraber mührü damlaya vurduğumuzda, Beştepe’de birileri yerinden zıplayacak, yerinden. İşte o gün geldiğinde, tüm dünya Türkiye’yi konuşacak. Tüm dünya DEVA Partisi’ni konuşacak.

DEVA PARTİSİ’NİN İLK MİTİNGİNİ 21 MAYIS CUMARTESİ GÜNÜ GAZİANTEP’TE YAPIYORUZ: Şimdi bugün buradan tüm Türkiye’ye bir duyuru yapmak istiyorum. DEVA Partisi’nin ilk mitingini 21 Mayıs Cumartesi günü Gaziantep’te yapıyoruz inşallah. Şimdiden hayırlı olsun diyorum.

VALİLİKTEN TALEP ETTİĞİMİZDE ONAY VERDİKLERİ MİTİNG ALANINI, 3 GÜN SONRA ALELACELE İPTAL ETTİLER: Bakın, daha ilk mitingimizde bize engeller çıkartmaya çalışıyorlar. Valilikten talep ettiğimizde onay verdikleri miting alanını, üç gün sonra alelacele iptal ettiler. Elimizde ilgili yazışmaların hepsi var. Alın size evrak.

KİMDEN NE TELEFON ALDINIZ, NASIL BİR BASKI GÖRDÜNÜZ Kİ BUNU YAPTINIZ: Biz, Gaziantep’teki mitingimizi, ‘Demokrasi Meydanı’nda -ki meydanın resmi adı bu- yapmak için valilikten talepte bulunuyoruz. Ne zaman? Tarih 29 Nisan. Gaziantep Valisi, kendi el yazısı ile ‘uygun’ notunu düşüyor. Sonra arkadaşlarımız, bu yazıdan üç gün sonra, 2 Mayıs tarihinde, bayram mesajımızla birlikte, mitingimizin tarihini ve mitingin yapılacağı meydanı tüm Gaziantep’e duyurmaya başlıyor. Ve bu duyuru, il genelinde büyük ses getiriyor. İşte ne oluyorsa bu duyurudan sonra oluyor. Korku dağları sarıyor. Bu duyurunun hemen ardından birilerinin elleri ayakları birbirine dolaşmaya başlıyor. Şimdi ikinci evrakı göstereceğim. Tarih 2 Mayıs. İlk yazının üzerinden üç gün geçmiş. Bakın, biz duyuruyu yaptık ya Gaziantep genelinde, hemen sonra aynı evraka ne yazmışlar? ‘Uygun’ ifadesinin yanına ‘değil’ kelimesini eklemişler. Yazı olmuş ‘Uygun değil’. Öyle görünüyor ki el yazısı aynı kişinin. Ancak kalem farkından, ‘değil’ ifadesinin daha sonradan eklendiğini açık seçik burada görüyorsunuz. Bu ne zaman yapılmış? Bizim miting duyurumuzdan hemen sonra. Yahu kendi verdiğiniz yazıyı, ne oldu da değiştirdiniz? Kimden ne telefon aldınız, nasıl bir baskı gördünüz ki bunu yaptınız? Bir devletin valisi bu hale düşürülür mü yahu? Gelip geçici iktidarların elinde oyuncak edilir mi bu vali? Yazık.

BUNLAR DEMOKRASİ MEYDANI’NDA DEMOKRASİYİ KATLETTİLER: Bir evrak daha göstereceğim. Bu gösterdiğim de yapılan saçmalıkların tam resmi. Tarih 5 Mayıs. Bu evrağa göre ise ilk talep ettiğimiz meydanı, yani Demokrasi Meydanı’nı kabul etmişler. Başta ‘uygun’ dedikleri, sonra vazgeçtikleri o Demokrasi Meydanı için komiteye onay vermişler. Hani o meydan uygun değildi? Meydan uygun değil ama o uygun olmayan meydanda yapılacak miting için heyet uygun. Gerçekten bunlar ne yapacaklarını şaşırmışlar. Sonuç itibariyle yaptıkları şu: Demokrasi Meydanı için önce ‘uygun’ dediler, sonra da evrakta karalama yaparak vazgeçtiler. Sonuç olarak bunlar, Demokrasi Meydanı’nda demokrasiyi katlettiler.

GAZİANTEP’TE TALEP ETTİĞİMİZ DÖRT ALANIN DÖRDÜNÜ DE REDDETTİLER: İşte bir ülkenin Cumhurbaşkanı, çıkıp Meclis kürsüsünden ‘görevimi tarafsızca yapacağım’ diye yemin edip, daha sonra da bir partinin genel başkanı olursa; taraflı, partili bir cumhurbaşkanı olarak görev yaparsa devletin içine düşeceği durum bu olur. Meydan, iktidardaki partiye açık, bize kapalı. Partili, taraflı cumhurbaşkanına bağlı çalışan devletin valilerinin içine düştüğü durum da bu. Bunlar ne yaptıklarını biliyorlar ne de yapacaklarını. Akılları fikirleri, ‘aman DEV Partisi görülmesin, aman DEVA duyulmasın’. Gaziantep’te talep ettiğimiz dört alanın dördünü de reddettiler. Şimdi de bize, sözüm ona ulaşımı zor, daha önce hiçbir siyasi organizasyonun yapılmadığı bir meydanı uygun görüyorlar. Sonuç olarak, Gaziantep’te yaşayanların bile çoğunun bilmediği ve uzun uzun tarif edilmesi gereken bir meydanı bize veriyorlar. Bari ben de buradan Gaziantepli arkadaşlarıma, Gaziantep’te yaşayan tüm vatandaşlarımıza meydanı tarif edeyim ki duymayan kalmasın. Gaziantep mitingimiz Kalealtı'nda. 14 Şehit Anıtı arkasında. Tur otobüslerinin park alanında.

İLK MİTİNGİMİZİN YERİYLE İLGİLİ ZORLUK ÇIKARARAK BİZİ YILDIRACAKLARINI ZANNEDİYORLAR: Ne dedik? ‘Elinizden geleni ardınıza koymayın. Seçim, masa başında hazırlanan entrikalarla kazanılmaz. Seçim, meydanlarda kazanılır’ dedik, ‘meydanlarda’. ‘Hodri meydan’ dedik. Hemen ardından da önümüzdeki seçimlere DEVA Partisi kendi adımızla, sanımızla, kendi şanımızla, namımızla, kendi logomuzla, bayrağımızla gireceğimizi açıkladık ve bu işi bitirdik. Şimdi de bu ilk mitingimizin yeriyle ilgili zorluk çıkararak bizi yıldıracaklarını zannediyorlar. DEVA’ya gönül verenlerin zahmetini artırmaya çalışıyorlar.

GAZİANTEP’TE ÖYLE BİR TEŞKİLATIMIZ VAR Kİ BIRAKIN KALEALTI'NI, ‘GİDİN MİTİNGİNİZİ FİZAN’DA YAPIN’ DESENİZ BİZİM TEŞKİLATIMIZ BUNU DA YAPAR: Bizim Türkiye genelinde öyle teşkilatlarımız, Gaziantep’te öyle bir teşkilatımız var ki bırakın Kalealtı'nı, ‘Gidin mitinginizi Fizan’da yapın’ deseniz, bizim teşkilatımız bunu da yapar. DEVA Partisi’ne gönül vermiş arkadaşlarımız, vatandaşlarımız da gider, oradaki mitinge katılır.

SİZİN DIŞINIZ KALAYLI, İÇİNİZ VAYVAYLI OLABİLİR. ÇOK ŞÜKÜR BİZİM İÇİMİZ DE KALAYLI, DIŞIMIZ DA KALAYLI: Demokrasi Meydanı’nda miting yapmamızı engelleyenler şunu iyi bilsin: Antep’in her yeri anamızın aşı, tandırımızın başıdır. Biz, o mitingi, verdikleri en ücra köşede bile en geniş katılımla yapacağız. Öyle meydanlarda nutuklar atıp içeride başka başka işler tuttuğunuzu gönlü güzel milletimiz görmüyor mu sanmayın. Sizin dışınız kalaylı, içiniz vayvaylı olabilir. Çok şükür bizim içimiz de kalaylı, dışımız da kalaylı… Ben buradan Beştepe’ye sesleniyorum. Boşuna valilere baskı yapmakla uğraşmayın. Buyurun işte ben buradayım. Ne istiyorsanız yüzüme söyleyin.

GAZİANTEP SOKAKLARINI ‘DEMOKRASİ, ATILIM, DERHAL, BUGÜN’ DİYE İNLETECEĞİZ HEP BERABER: DEVA Partisi’nin sel olmuş damlalarını durduramayacaklar. Demokrasiye engel olamayacaklar. Atılıma engel olamayacaklar. Biz, 21 Mayıs’ta inşallah Antep’teyiz. Gaziantep sokaklarını ‘Demokrasi, atılım, derhal, bugün’ diye inleteceğiz hep beraber. Size en iyi cevabı önce Gaziantep halkı, sonra da tüm Türkiye verecek. Çünkü biz, Antep’in tüm meydanlarını ‘demokrasi meydanı’ yapacağız. Türkiye’nin tüm meydanlarını ‘demokrasi meydanı’ yapacağız. Bundan sonra DEVA Partisi’nin olduğu her meydan, ‘demokrasi meydanı’dır. Bütün Gaziantepli hemşerilerimizi de şimdiden mitingimize davet ediyorum. ‘Buyurun, hodri meydan’ diyorum.

DOLARA ENDEKSLEYİN GETİRİN BUGÜNE, EN DÜŞÜK MEMUR MAAŞININ 13 BİN LİRA OLMASI LAZIM. ŞU ANDA 8 BİN KÜSÜR: İktidardakiler ülkeyi uçurumdan yuvarlarken, küçük bir azınlığın çıkarları uğruna çalışırken halkımız ev kirasını dahi ödemekte güçlük çeker hale geldi. Evden bahsediyorum. En temel ihtiyaçlardan bahsediyorum. Konut fiyatları gerçekten aldı başını gitti. Gelin, bir karşılaştırma yapalım. 2010 yılında İstanbul’da kaç paraya ev satın alınabiliyordu, biliyor musunuz? Birkaç örnek vereyim. Gaziosmanpaşa; ortalama bir konutun fiyatı 100 bin lira. Ataşehir, Ümraniye, Fatih; ortalama 140 bin lira. Kadıköy, Şişli, biraz daha fiyatların yüksek olduğu semtler; ortalama 200 bin lira. Üstelik konut kredisi faizlerinin aylık yüzde 0,6 olduğu dönemleri yaşadık hep beraber. Bakın, aynı 2010 yılında dolar kuru ortalama 1 lira 50 kuruş. Bugün 15’i geçti. En düşük memur maaşı o gün bin 300 lira. Dolara endeksleyin getirin bugüne, en düşük memur maaşının 13 bin lira olması lazım. Şu anda 8 bin küsur.  

ETRAFLARINDAKİ ÜÇ BEŞ MÜTEAHHİT PARA KAZANACAK DİYE EN TEMEL İHTİYAÇ OLAN BARINMAYI BU ÜLKEDE BİR LÜKS HALİNE GETİRDİLER: O zamanlar, bahsettiğim yıllarda, orta gelirli vatandaşlarımız, muhitine göre 5 yıllık, 10 yıllık maaşıyla bir ev sahibi olabiliyordu. Hani şimdi Sayın Erdoğan ‘konut paketi’ açıklıyor ya. Biz, onun açıkladığı pakete sığmayacak hayalleri gerçekleştirdik. Milletimizin de bundan faydalanmasını sağladık. İnsanlar uygun fiyatlara ev sahibi, araba sahibi oldu. Ama şimdi hayal. Üstelik şu son Erdoğan’ın açıkladığı paket, konut fiyatlarını daha da artıracak bir paket. Nitekim paket açıklandığı anda, konut fiyatlarında ciddi bir sıçrama oldu bütün Türkiye’de. İnanın yeter. Bunlar, etraflarındaki üç beş müteahhit para kazanacak diye en temel ihtiyaç olan barınmayı bu ülkede bir lüks haline getirdiler.”

Kaynak: anka