Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, "Yanlış kararlar al; aklın, bilimin dışında işler yap, akraba bakanla beraber Merkez Bankası’nın 130 milyar dolarlık döviz rezervlerini cayır cayır sat; Merkez Bankası’nın rezervlerini eksi 52 milyar dolara düşür; dövizin kontrolünü elinden kaçır; ondan sonra ‘Fiyatlarla, etiketlerle mücadele edeceğiz’ de, esnaf ile vatandaşı karşı karşıya getir. Bu dürüst bir yaklaşım değil. Aldatan olmayacaksın. Maliyet artışlarının da fahiş fiyatların da sebebi yüksek kurdur. Kurun kontrolünü elinden kaçıran hükûmettir, bu hükûmetin başındaki kişidir" dedi.

Ali Babacan, partisinin Ankara Polatlı ilçe kongresinde konuştu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın öğrenci kredilerine ilişkin açıklamasına tepki gösteren Babacan, "Bir ülkenin Cumhurbaşkanı o ülkenin toplumundan, halkından, gençlerinden bu kadar kopabilir mi? Bu kadar koptuysa da artık görevinden ayrılma zamanı geldi demek. Artık yorgun bir iktidar var. Artık yorulmuş bir iktidar var" diye konuştu.

Babacan, özetle şunları söyledi:  

ERDOĞAN GÜNÜN SONUNDA AYNAYA BAKMIŞ: “Sayın Erdoğan, nihayet günün sonunda aynaya bakmış; bizim ülkemizde de yoksul toplum kesimlerinin salgın karşısında kaderlerine terk edildiğinin itirafında bulunmuş. Bu, Türkiye’nin, salgın döneminde vatandaşına milli gelire oranla en az destek sağlayan ülkelerden birisinin olduğunun itirafıdır. Salgın döneminde vatandaşı borçlandırmakla övünülemeyeceğinin de itirafıdır. Vatandaşa doğrudan destek, hibe vermeyip, borcu faiziyle geri almanın ayıp bir şey olduğunun da itirafı olarak bunu görmemiz lazım.

BÜTÇEYİ FAİZ VE RANT TRANSFERİNE ÇEVİRDİLER: Salgın dönemi boyunca ‘Çiftçiyi, esnafı, işçiyi borçlandırmayın. Gelirini kaybeden veya geliri ciddi anlamda düşen vatandaşlara doğrudan destek verin. Gündelik kazanıp geçinen vatandaşlarımıza destek olun. Esnafımıza destek olun’ dedik. Pandeminin ortasında dahi şu Kanal İstanbul’u kaç kere gündeme getirdiler? Alelacele pandeminin ortasında, olmayan kanalın üzerinden geçecek köprünün ayağının temelini attılar. Bu ne acele? Acaba paçalar mı tutuştu? Acaba gitmekte olduklarını anlayıp da ‘Gitmeden önce büyük ne kadar ihale varsa bunların hepsini verelim, bu ihalelerle ilgili rantları bir an önce dağıtalım. Bu rantlar bir an önce paylaşılsın’ mı diyorlar? Fakat hiç kimse endişe etmesin, bütün bunların hepsi idari ve yargı denetimine tabi tutulur. Yangından mal kaçırırcasına büyük proje ihale derdine girmek, bir şeylerin işareti. Anlıyorlar. Artık müsait bir yerde inmeleri gerekeceklerinin farkındalar. Bütün ülke, kötü yönetimin yakıcı bedelini artık ödüyor. Bütçeyi faiz ve rant transferine çevirdiler. Öyle bir noktaya geldiler ki artık borç borçla da dönmüyor.”

Takibe düşen bireysel kredilerdeki artışın grafiğini de gösteren Babacan, sözlerini şöyle sürdürdü:

BU YOLUN SONU YOK: “Sadece son üç ayda yeni takibe düşen kredilerin rakamı tam 2 milyar 246 milyona çıkmış durumda. Patlamayı görüyorsunuz. Takibe düşen bireysel krediler, bu yılın ikinci çeyreğinde geçen yılın aynı dönemine göre kaç kat artmış? 122 milyondan çıkmış 2 milyar 246’ya. Yani geçen senenin nisan, mayıs, haziran ayı ile bu yılın nisan, mayıs haziran ayını karşılaştırdığımızda 18 kat artış var. Demek ki artık kredilerde artık yolun sonuna geliniyor. Bireysel kredisini ödemeyen vatandaşlarımızın sayısındaki artış, tam altı kat. Kredi pompalamasının yansıması bu. Ekonomideki çarpık zihniyetin sonucu bu. Vatandaşlarımız geçinmek için borçlanıyor. Normalde ev alırsınız, araba alırsınız borçlanırsınız ama borcunuzun karşısında bir varlık olur. Ama sürekli tüketmek, harcamak için borçlanıyorsa bizim vatandaşımız, bu yolun sonu yok.

BOYNUMUZUN BORCU: DEVA Partisi’nin de bu millete bir borcu var. Yoksulluğun, işsizliğin ve enflasyonun üstünden gelmek bizim boynumuzun borcudur. Türkiye’de açta ve açıkta kimseyi bırakmamak için gece gündüz çalışmak bizim boynumuzun borcudur. Haysiyetli bir yaşam, insan onuruna yaraşır bir hayatı bu topraklardaki insanlar hak eder. Bu nedenle DEVA iktidarına olan ihtiyaç artıyor. 

ON BEŞ YERDEN HUZUR HAKKI ALANLARIN HUZURUNU KAÇIRACAĞIZ: Kamu kaynaklarını kendilerine bağlayan, on yerden, on beş yerden huzur hakkı alanlara kötü bir haberimiz olacak. O on yerden, on beş yerden huzur hakkı alanların huzurunu kaçıracağız. Çünkü biz 84 milyonun hepsi için çalışacağız. 

ARTIK YOLUN SONUNA GELDİLER: Artık yolun sonuna geldiler. Onlar da çok iyi biliyorlar, onun için panik yapıyorlar. Mevcut iktidar, panik halde hemen çekmeceleri karıştırıp, dosyalara bakıp ‘Zamanında biz iyi bir şeyler yaptık galiba, onlar neydi’ diye bulup çıkarıp, eski defterlerle, eski başarılarla övünüyorlar. Bizim başarılarımızla göz boyamaya çalışıyorlar.

ARTIK YORULMUŞ BİR İKTİDAR VAR: Bir ülkenin cumhurbaşkanı, o ülkenin toplumundan, halkından, gençlerinden bu kadar kopabilir mi? Bu kadar koptuysa da artık görevinden ayrılma zamanı geldi demek. Artık yorgun bir iktidar var. Artık yorulmuş bir iktidar var.

ALDATAN OLMAYACAKSIN: Yanlış kararlar al; aklın, bilimin dışında işler yap; akraba bakanla beraber Merkez Bankası’nın 130 milyar dolarlık döviz rezervlerini cayır cayır sat; Merkez Bankası’nın rezervlerini eksi 52 milyar dolara düşür; dövizin kontrolünü elinden kaçır; ondan sonra ‘Fiyatlarla, etiketlerle mücadele edeceğiz’ de esnaf ile vatandaşı karşı karşıya getir. Bu dürüst bir yaklaşım değil. Aldatan olmayacaksın. Maliyet artışlarının da fahiş fiyatların da sebebi yüksek kurdur. Kurun kontrolünü elinden kaçıran hükûmettir, bu hükûmetin başındaki kişidir.”

Kaynak: anka